Ne ara bu hale geldim

Psikolog bi arkadaşım yas tutmanın beş evresi olduğundan bahsetmişti: İnkar, öfke, pazarlık, depresyon ve kabullenme.

Haberin Devamı

Ben bu beş evreyi geçen gün bi mağazanın soyunma kabininde 10 dakika içinde yaşadım.
36 beden kot pantolon aldım, kabine girdim.
Bacakları soktum, kendimden emin bi şekilde yukarı çekti...çekk...çekgggğğ...çekemedim.
İşte burada inkar başladı.
“Yok daha neler” deyip bir iki kere daha denedim, olmuyor.
Sonra öfke evresi geldi. Olduğum yerde zıplamak suretiyle kotu sinirli bi şekilde çekmeye devam ettim.
Sonra çat fermuar yırtıldı.
Ve pazarlık. “Allah’ım n’olur kalıpları dar olmuş olsun, söz veriyorum detoksa giricem. Söz veriyorum eve bi daha Nutella sokmicam. Of canım çekti. Ha pardon. Her gün Bebek’te yürüyüp magazincilere boy boy pozlar vericem. Yeşil çayın dibine vurucam, hatta istiyosan yeşil çayı demlemicem direkt mideye sallandırıcam. Atlar gibi kafama yem torbası bağlayıp samanla beslenicem.”
Bunları düşünürken dışardan gelen bi ses: “Hanımefendi nasıl oldu kotunuz? İsterseniz bi küçüğünü de getireyim, kalıpları geniştir bu kotların...”
Depresyon... “Neden böyleyim?”, “Ne ara bu hale geldim?”, “Neden kilo işini bi türlü beceremiyorum?”, “Neden ya çok zayıf, ya çok şişman oluyorum?”, “O araya n’oldu?” derken kotu usulca çıkarıp kabullenişle birlikte görevliden 38’ini istedim.
İşte o günden beri diyet yapıyorum (tamam dün başladım), evdeki bütün abur cuburu attım (belki bi iki tane gözümden kaçmış olabilir), sadece yeşil çay içiyorum (içine şeker atınca yeşil çay onu enzimliyodu di mi), altıdan sonra bi şi yemiyorum (he ölelim) ama hâlâ aynı kilodayım.
Abur cuburu bilmiyorum ama fast food yememeniz için size bi önerim olabilir. Önce “Super Size Me” belgeselini seyredin. (Belgeselde 30 gün boyunca 3 öğün fast food yiyen bi adamın vücudunda günden güne nelerin değiştiğini izliyorsun.)
Bi de üzerine “Fast Food Nation”ı çakın (eleman müşterinin hamburgerine tükürüyor filan filmde)...
1 ay garanti veriyorum.

 

Yazarın Tüm Yazıları