Belli ki fakirsin beni oyalama

Perşembe günü alışverişte yaşanan gerginliklerden bazılarını yazmıştım. Buyrun devamı...

Haberin Devamı

Denediği kıyafetin kendisine yakışmadığı konusunda tezgahtarı ikna etmek: Arkadaşlar neden? Neden ben çalışan birini ikna etmeye çalışıyorum? Yani ona kalsa ben Adriana Lima’yım, her giydiğim aman tanrım nasıl güzel oluyor.
Yaklaşık herkesle şu tarz diyaloglar yaşıyorum:
- Iımmm ya bunun burasından etlerim şey oldu... 
- Yooo, bakiim... Hayır tamamen size öyle geliyor. 
- Ama hanımefendi baksanıza...
- Yok yok hiç alakası yok, aksine sizi zayıf gösterdi.
- Hayır a...
- Şşşt bu konuyu kapatıyoruz.
- Ama b...
- Duymuyoruuum duymuyoruum (kulaklarını tıkar) lalalalalalala...
“Bunların hiçbirini almıyorum” demeden önceki gerginlik: 
Bakın yemin ediyorum sanki sevgilimden ayrılacağım, o kadar stres oluyorum o lafı söylerken. Gerçekten hiçbir farkı yok. Önce alıştıra alıştıra konuya girersin. “Ya ürünleriniz çok güzel” vs... 
Sonra esas konuyu çok üzgün bir tonda araya sıkıştırırsın: “Ama ben alamicam bunları...”
Ve finalinde teselli bahanesi söylersin: “Gerçekten sorun sizin kıyafetlerinizde değil, benim vücudumda”, “Bu kıyafetler daha iyilerine layık” vs...
Baktığın eşyaları görevlinin arkandan gelip düzeltmesi:
Ben çok tedirgin oluyorum bu durumlarda. “Ulan acaba yanlış bir şey mi yapıyorum?” diyorum. Çünkü 1 metre ötemde duran, suratı beş karış biri bana “Ben topluyorum, sen bozuyosun” hissi veriyor. Psikolojik baskı yapıyor resmen.
Sanki birazdan gelip “Süpür lan yerleri. Ayakkabıyla mağazaya giriyorsun. Pissslik” diyecek. 
Bir de çeşitli bakışlar atıyor bunlar: “Belli ki fakirsin, beni oyalama” bakışı... “Şurada mesaimin bitimine kaç dakika kalmış, gelene bakın” bakışı... “Arkadaşım ben sattığım parça başı komisyon almıyorum, beni yorma” bakışı...
Ama tüm bunlara rağmen alışveriş candır.
Hadi bir “Devil Wears Prada” izleyin de gaza gelin. Öperim...

Yazarın Tüm Yazıları