Meclis şiddetine de ceza kesebilir miyiz?

Meclisimizin ta kendisi bir şiddet unsuru.

Haberin Devamı

Şiddet yuvası orası resmen.
Mecliste konuşan vekillerin konuşma şekilleri, ses tonları, dilleri, sözleri, tavır ve tutumları bildiğin şiddetin ta kendisi.
Bu konuda ne yapacağız peki?
Dün, sözüm ona kadına şiddet konusunda konuşacaklar ve karara varacaklar beklentimiz vardı değil mi?
Şiddete karşı birleşecek Meclis, şiddet yuvasına dönüştü yine.
Ne kadına, ne erkeğe saygı var mı sizce o çatının içinde?
Yok.
Birbirlerine küfür, dayak, yumrukla girişen vekillerimiz mi bu konuda bir karara varacak?
Kendi karısına şiddet uygulayanı var malum. Kim bilir bilmediğimiz daha neler de var o çatı altında.
Bence koca bir Milleti şiddete maruz bırakmaktan, şiddete ev sahipliği yapmaktan dolayı en önce Meclis de ceza almalı. Vekillere büyük ceza kesilmeli.
Ha pardon, onların dokunulmazlığı var ama değil mi?
Doğru. Saçmalayan benim.
Başımdakiler avaz avaz şiddet uygulasın ve sonra yargı şiddet konusunda kanun uygulasın diye yırtınalım biz burada.
Oldu.
Bayılıyorum bu tutarsızlığa.

***

Dün daha basit düşün Yonca dedim kendime.
Kadın ve şiddet konularında bu hasta zihniyet nasıl değişir ve nerelerden başlanabilir diye kafa patlattım kendimce.
Televizyon ve dizilerin bunca önemsendiği ve bir beyin yıkama aracı olarak bu kadar hazır bulunduğu bir ortamda belki şunlar da yapılabilir.
Dizi ve televizyon yapımcılarına, yöneticilerine sesleniyorum yani.
Dizilerde erkek çocuk olsun diye kendini paralayan karakterler var. Erkek çocuk övünmesi vurgusu kalkar ve yerine; çocuğun kız veya erkek olması değil de, gerçek hayatta hepimizin tek temennisi olan “sağlıklı çocuk” vurgusu başlarsa ne güzel olur dedim.
Erkek çocuğu olduğu için kendinden geçen mutlu sülalelerin sürekli burnumuza sokulduğu dizilerde, kız çocuk için de aynı coşku dolu sahneler yer bulursa, güzel bir örnek olabilir dedim.
Erkeklerin sürekli kadına kötü gözle baktığı, acınacak, aciz, bağımlı olarak görüldüğü ve konuşlandırıldığı hikayeler yerine kadının bağımsız, özgür bir insan olarak anlatılması amaçlanırsa fena olmaz mı diye düşündüm.
Bir zamanlar dizilerde emniyet kemeri takılmazdı. Bu konuda gösterilen ufacık bir hassasiyet ne kadar güzel yerleşti beyinlere. Aynı şekilde bir hassasiyetten bahsediyorum işte.
Törenin, berdelin bunca vurgulandığı dizilerde çocuk yaşta evlendirilenlerin dramına doğru düzgün danışmanlar aracılığıyla değinilse.
Bunların özendiriciliğinden çok, kesilecek cezası ve yanlışlığı üzerinde durulsa...
Hayallere devam edeyim ben...
Dizileri geçtim, şu an izlemeyi midemin almadığı bir takım evlendirme programlarında kadına şiddet uygulamış, kadına şiddet uygulamayı bırak katil olmuş adamların matah yaratıklarmış gibi çıkarılıp aklanmasına ağır cezalar verip, bu kişileri ekrana taşıyan kanal ve program sunucularına ihraç uygulansa.
Keza o korkunç twiti atan ve kadına şiddeti hayat tarzından dolayı kabul edilebilir gibi gösteren adama uygulanan ihraç uygulaması bence ilk defa müthiş bir çıkıştı.
Dünkü yazıma gelen yorumlardan birinde bir okurum, Seda Sayan’ın hala daha program yapmasını kınıyordu. İnanın diyecek sözüm yok. Kadına şiddeti bunca kınadığımız şu günlerde, buna kim nasıl cevap verecek, bilemiyorum mesela.

***

Bir konuda daha uyardı bir okurum beni dün.
Bizleri, öldürülen kadının işine göre matem tuttuğumuzu söyleyerek eleştiriyor: “kadın konsomatris olduğunda aynı şekilde sokağa dökülmüyor, aynı şekilde tepki vermiyoruz; o zaman bizim mini eteğinden dolayı kadına şiddeti normal görenlerden ne farkımız kalıyor?” diye soruyordu.
Çok haklı.
Şiddeti kınamanın kılığı kıyafet meslek grubuna göre ayrımcılık görmesinin kabul edilebilirliği yok.

***

Bunca zamandır bu konuda çok şey yazıldı, çizildi. Ama hiçbirinde bu kadar çok kenetlenilmedi. Bu kadar çokça kafa yorulmadı. Hatta kendi etrafım da dahil olmak üzere, bu kadar çok erkek bu kadar destek de vermedi.
Dün gece Kanal D Ana Haber baştan sona bu konuya değindi. Bütün kanallar aynı şekilde hassasiyet gösterdi.
Umutluyum.
Özgecan’ın tabutunu omuzlayan o yürekli kadınlar, yüzyılın duvarını yıkıp bir değişimi tetikledi.
Kadınların o içgüdüsel çıkışı bir çeşit devrimdir.
Bir devrin kapandığının, yenisinin başladığının işaretidir.
Yonca
“başlangıç”

Yazarın Tüm Yazıları