Kağıt gemi

Kağıttan bir gemi yaptım küçücük

Haberin Devamı

Ya 5 öpücük sığar içine

Ya 10 öpücük

Kız kardeşim

10 öpücük batar bu gemi dedi

Sen misin

15 öpücük

Anam sakın denize atma dedi

Doğru havuza

Sen misin

Doğru denize,

Ama ıslanmasıyla batması bir oldu.

Bir gemi daha yaparım ne çıkar

Hem bu sefer öpücük yerine

Sunturlu birkaç küfür

Daha birkaç gemi yaparım

Çok şükür..

***
Bu,

Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun şiiridir; Kağıt Gemi.

Şükretmeyi seven bu Yonca’nın, en sevdiği şiirlerden biridir.

3 sene önceydi sanırım, Yalıkavak’ta dolanırken, bir fotoğraf galerisinin vitrininde “Kağıt Gemi” şiiri çıktı karşıma.
Durakaldım.

Bir fotoğrafla yan yana çerçevelenmişti. Fotoğrafın sağ tarafında beyaz bir kağıt gemi vardı.
Denizde.
Müthiş bir mavinin üzerinde. Derin Mavi denizin üstünde duruyordu o el yapımı Kağıt Gemi.

Arka planda buğulu, zar zor seçtiğiniz ama seçtiğiniz ağaçlı bir tepe. Denizin üzerinde nazlanan o beyaz kağıt geminin bana bakan yüzünde “Daha birkaç gemi yaparım çok şükür” yazıyordu.

Haberin Devamı

Elle yazılmıştı, el yazısıydı...
Fotoğrafın sol tarafında da, Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun şiiri yazılıydı.

Kurşun kalemle.
Sanırım o vitrinin önünde şiiri birkaç kere okuyup fotoğrafa daldım gittim.

Sonra girdim galeriden içeri.

Kağıt Gemi fotoğrafını aldım.

Candaş Arın çekmişti o büyülü şiirin fotoğrafını.

Üstelik sadece 25 kopya olan koleksiyonun 1 no’lu fotoğrafıydı aldığım Kağıt Gemi.
Candaş Arın, o Kağıt Gemi’yi Bedri Rahmi Koyu’na gidip çekmişti...

Sizlerin belki de TAŞYAKA olarak, daha yeni ihalelerle birilerine kiralanmasıyla adını duymuş olabileceğiniz o muhteşem koyda çekmişti o fotoğrafı.
“Çok şükür” yazıyordu dedim ya kağıt gemide, şiirde...

Benim için o iki kelime her şeydi, mucizelerimin başladığı kelimelerdi.
Sarılarak taşıdım fotoğrafımı eve.
Şu anda Yalıkavak’da, evimizde duvarda asılı Kağıt Gemi’m.

Ben de bu yazıyı ikinci kez yazıyorum.

Aslı fotoğrafı alır almaz 2012’de yazılmıştı Kelebek’de köşemde.

Şimdi yazarken içim buruk. Burnum kızarıyor kendimi sıkmaktan ağlamamak için.
O fotoğrafı aldığımızın ertesi günü ailecek, çocuklarımızla beraber denize açılmıştık. Rotamızda Bedri Rahmi Koyu da vardı. Göcek körfezinde... Taşyaka işte.
Tersane adasının karşısına doğru, Taşyaka koyunda kıyıya yaklaştığımızda, büyük bir kayaya çizilmiş balık resmi selamladı bizi.
Bedri Rahmi EYÜBOĞLU’nun, mavi yolculuklarından birinde yaptığı balık resminin karşısından, Bedri Rahmi Koyu’ndan, beyaz bir Kağıt Gemi salmıştık biz de denize.

Haberin Devamı

Dilekler tutmuştum, dilekler tutun demiştim çocuklarıma.
Arkasından “Çok şükür” diye diye saldık kağıt gemileri dileklerimiz tutsun diye...
Hep beraber.
Yüksek sesle.

Ben de kendimce o güzel hatıramızın onlarca fotoğrafını çekmiştim.

Sonra birden bir haber düştü geçen hafta her yere, kiralanıyormuş oralar ihaleye açılmış diye.

Sonra yok efendim dokunmayacaklarmış, iyileştirme olacakmış mış mış mış.

Güvenemiyorum ben bu ülkede “dokunmayacağız düzelteceğiz” sözlerine.

GÜ VEN kalmadı içimde.

Bizim düzeltmek, iyileştirmekten anladığımız eylemin içinde saygı ve korumak fiilleri yok nedense. Yıkıp geçmek, beton dikmek var hep.

Şu anda karara dava açıldı, yürütme durduruldu deniyor, bilmiyorum doğru mu, emin olamıyorum. Haberleri okuyacak cesaret bulamıyorum yemin ederim.

Haberin Devamı

Tek bildiğim şey var, o koy, oralar, kutsal topraklar benim gönlümde.

Dahası Dünya’nın kutsayacak olduğu kadar özel yerler oralar.

Uğrunda şiirler yazılıp sanat eseri bırakılmış koylardan bahsediyoruz düşünsenize.

Bir şairin adıyla anıldığı bir doğa, bir koy...

Kekik kokuları geliyor burnuma yazarken inanın.

O koyun bir ucu Sarsala, yani tarihi Likya Yolu’nun ucudur, çocuklarıma hayatlarında ilk defa doğa içinde işaret takip ederek koşmayı anlattığım, dağlara tepelere tırmandırdığım, denizden kıyıya, kıyıdan denize düşmeyi öğrettim anılarımın koyları oralar.

Nasıl nasıl nasıl ürküyorum toz konacak, canı acıyacak tek bir ağacın, tek bir hatıramın diye anlatamam size.

Haberin Devamı

Atlayıp gitsem oralara, tırnaklarımı geçirsem Taşyaka’daki balık figürünün dibindeki kayaya kıpırdamasam da dokunamasa kimse kılına...

Ah bir de Sadun Boro’nun Vira Demir’de tarifi vardır oraları... Kulaklarım zonkluyor aklıma geldikçe.

Sakın sakın sakın,

SAKIN dokunmasın kimsecikler oralara...

Kutsal bir doğa var orada...

Günahtır...

Baktın mı; “Çok şükür” dedirten Kağıt Gemi’den yükselen dua gibidir o kıyılar.

Balık denizden çıkıp kıyıda taş kesen bir sanat eseri olmayı dilemiştir...

O denli mucizevidir...

DİREN TAŞYAKA!

Yonca
“kıyma”

Yazarın Tüm Yazıları