Türkiye'nin tüm bebeleri, basın çığlığı

AVM’lere yolum düştüğünde bir tuhaflık fark etmiştim zaten... Sebebsiz yere yahut en az “üç evin tek goncası” olması sebebiyle sürekli çığlık atarak gezen çocuk sayısında bir azalma sezmiştim.

Haberin Devamı

Meğer nüfus artış hızımız, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “en az üç çocuk” tavsiyesine rağmen 2013 yılına oranla binde 0.4 puan gerilemiş.
* * *
Madalyonun öbür yüzü ise, yine bugün bir başka haberde ortaya çıkıyor.
Avukat Feyza Altun Meriç, duruşmaya kucağında 7 aylık bebeğiyle katılmış.
Amacı, “doğum yapan kadınların çalışma hayatından dışlanmasını”, “iş yerlerinde bebeklerinin bakımı için uygun ortam olmamasını” protesto etmek...
Ve “Çocuğun altını bir hakimin odasından değiştirdim. Biraz kamu malına zarar verdi” demiş.
* * *
Demem odur ki...
Varolan koşullarda anneye, bebeğine gereken uygun ortamı, sosyo-ekonomik koşulları sağlayabiliyor muyuz ki...
En az üç çocuk yapalım.
Yok, “Saldım çayıra, mevlam kayıra” faslından, geniş geniş büyüteceksek çocukları...
O bile mümkün değil.

Haberin Devamı

Hava nasıl oralarda biliyor musun?

Neden mi?
Aktardığım bu iki haberin yamacında bir haber daha var.
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası’nın raporunda, Türkiye’de hava kirliliğinin birçok ilde “tehlike sınırlarını kat kat aştığı” iddiası -istatistiki verileriyle- yer alıyor.
Misal... Rapora göre bir yıl içinde Ankara’da hava kirliliği değerleri 297 gün aşılmış.
Sadece 68 gün, yani iki ay temiz hava solumuşuz.
Hava kirliliği sınır değerlerimiz, AB’nin iki katıymış üstelik.
Yani, kuzucukları salacak “çayır”ı bulsak bile, “hava” problemli bu kez de...

* * *

AVM'lerdeki çocuk çığlıklarından söz etmiştim ya, yazıma başlarken.
Çocukları gezdirmek için temiz, açık hava şüpheli bu koşullarda...
Trafik desen; otomobiller kaldırımlarda geziyor.
Kaldırım desen; çoğu el kadar, eğri-büğrü bozuk düzen...
Belediye, başkan desen; bir bebek arabasını kaldırımda yürütmenin zorluğunu, onlar nereden bilecekler?

* * *

El mahkum, yine götürün bebekleri AVM'lere. Gezdirin alışveriş arabalarının içinde...
Marulun yanında otururken, doğayı tanısınlar.
Ve ülkenin tüm bebeleri bağırın, basın çığlığı... Ciğerlerinizin kuvveti yettiği kadar.
Ortalığa def-i hacet de, size serbest...
Belki çığlığınızı duyan, sıkıntınızı, “hacet”inizi gören olur.

Haberin Devamı

ORHAN VELİ’NİN HİÇ YAYINLANMAMIŞ ŞİİRİ

Türkiyenin tüm bebeleri, basın çığlığı

RADİKAL Kitap, aylık edebiyat dergisi Varlık’ın ocak sayısında Orhan Veli Kanık’ın bugüne kadar hiç yayınlanmayan bir şiirinin yer aldığını duyurdu okurlarına...
Şairin “Ölümüm” adlı şiiri, Efdal Sevinçli’nin Varlık’taki “Edebiyatımızda saklanan belgeler, bilgiler” köşesinde yer alıyor:

“O sabah alnımda iki ter damlası konuşacak
Yorgun olarak öldüğüme dair
Benim Yeni Sabah’ı bir başkasına verecek gazeteci Yusuf
İskele kahvesinde çayım soğuyacak
İlk vapur yolcuları arasında olmadığımın farkında bile olmıyacaklar
Lâz müezzin hakkımda salâ verecek
İmam bildiğini okuyacak
Bozuk düzen makamından
Hiç Çamlıca’ya kuşbaşı kar yağarken ölünür mü diyen
Yarıdan fazlası abdestsiz cemaatim olacak
Ve hepsi de
İyi biliriz diye yalan söyleyecekler
Ertesi sabah Cumhuriyet’te sülâlem sayılacak
Müessif bir irtihal denmiyecek
Ve nihayet
Başı boş hayatım gibi
Başı boş mezarım da taşsız kalacak.”

Yazarın Tüm Yazıları