Tek cümleyle başkan

HAFİF alaycı, kendinden emin gülümsemeyle, “O benim işimi benim elimden almak istiyor” diyor yeniden aday olan Amerikan Başkanı Carter.

Haberin Devamı

Gülümseme sırası diğer aday Ronald Reagan’da. Yerinden hafifçe doğruluyor, ne söyleyeceğini merakla bekleyen beş gazeteciye dönüyor, “Çok yanılıyor” diyor, derin bir nefes alıyor ve adaylık yarışına damga vuran sözü söylüyor: “Ben onun işini elinden almak istemiyorum, ben başkan olmak istiyorum”.
İki adayın TV tartışmasını izleyen Amerikan halkı evlerinde yerinden zıplıyor. Bu cümle Carter-Reagan başkanlık seçiminin kaderini belirliyor.


TV’DE TARTIŞMA


1980, Amerikan başkanlık seçimini izliyorum, Amerika’nın çeşitli eyaletlerinde dolaşıyorum. Başkan Carter karşısında Ronald Reagan, kovboy filmlerinin aktörü, oradan gelen ünü var. Dört yıllık döneminde Carter’ın karnesi pek parlak değil ama Reagan’ın ne yapacağını da kimse kestiremiyor. Yarış kıl payı, anketlerde bir Carter önde, bir Reagan.
Carter adaylık kampanyası boyunca başkanlıktan gelen devlet olanaklarını kullanmıyor, kullanamıyor, orada öyle bir demokrasi var, bize yabancı.
Ayrıca, Amerikan başkanlık seçimlerinde gelenek haline gelmiş olan TV’de tartışmaya katılıyor. Bazen ikisi tek, bazen iki adaya gazetecilerin soru sorduğu TV panelleri, canlı.
O panellerin birinde Reagan, Carter’a aktardığım ünlü yanıtını veriyor, yarışta üstünlüğü ele alıyor ve başkan seçiliyor.
Oraya gelinceye kadar karşılıklı ataklar, programlar, belli stratejiler ama son noktayı o cümle koyuyor, “Ben onun işini istemiyorum, ben başkan olmak istiyorum”, zekâ fışkıran, hazırcevap, müthiş bir final.

Haberin Devamı


ÇIKTI İŞTE

Bizde Cumhurbaşkanlığı yarışına bakıyorum, günlerdir sabah bir yerde, akşam bir yerde konuşuyor Tayyip Erdoğan. Her sefer, sanki çok matah şeyler söylüyormuş gibi, yedi, sekiz, bazen on, on beş kanal birden baştan sona canlı yayınlıyor. O konuşmalara rağmen, bugüne kadar tek bir gazeteci ona soru sormuş değil. Kimsenin sormasına izin vermiyor. Bundan sonra bekliyorum, mutlaka bazı yandaş TV’lerde üç-beş yandaş gazetecinin çanak sorularına çıkacak ve adı “Çıkmaz diyordunuz, çıktı işte” olacak.



HER KESİMDEN



Oysa, konu o “çakma paneller” değil, madem kendinden çok emin, Ekmeleddin İhsanoğlu ve Selahattin Demirtaş ile üçlü panele çıkabiliyor mu?
Her kesimden bir gazetecinin soru soracağı bir panele. Kürt gazeteci de olacak, Alevi de, solcu da, muhafazakâr da, liberal de, kendisini destekleyen de, karşı olan da. Ak koyun mu, kara koyun mu, o zaman görelim. Bilginin, zekânın, güvenilirliğin ölçüleceği bir panel.

Vizyon eyvah

Haberin Devamı

-TAYYİP Erdoğan’ın vizyon belgesinde üç temel ilke “demokratik siyaset, açık toplum, hukuk devleti”, hepimize “eyvah” dedirtecek türde.
-Demokratik siyaset: On iki yıl baskı, tehdit, zulüm, adam kayırma, gösterilerde işlenen cinayetler, her demokratik gösteriye dava ya da yasak, özgürlüklerin kısıtlanması, ötekileştirme, tek adam yönetimi, “demokrasi” adı altında. Şimdi “demokratik siyaset” diyor, eyvah.
-Açık toplum: On iki yıl pek çok iç ve dış politika, ekonomik ilişkiler kapalı kapılar ardında. Sivil toplum ayaklar altında, bazılarına açılan davalar. Üniversiteler suspus, basın denetim altında. İşine gelmeyen her şey elli yıl devlet sırrı. “Açık toplum” mu, eyvah.
-Hukuk devleti: Kuvvetler ayrılığı yerle bir, yasama ve yargı yürütmenin emrinde. Yüzlerce yargıç, savcı sürülüyor, savcı savcıyı, yargıç yargıcı kovalıyor. Ergenekon, Balyoz, Odatv, casusluk davaları faciaları. Hukuki kararları “Tanımıyorum” açıklamaları. Tarihin en ağır yaralarından birini hukuk alıyor. Şimdi “hukuk devleti”, eyvah.
Seçilirse, gerisini siz düşünün artık.

Yazarın Tüm Yazıları