‘Sessizlik’ şahini bir Papa

İNSAN hakları avukatı Myriam Bregman 2005 yılında Kardinal Jorge Mario Bergoglio’ya dava açıyor, Arjantin’de askeri cunta döneminde iki rahibin kaçırılmasında darbecilerle işbirliği yaptığı suçlamasıyla.

Haberin Devamı

Diğer rahipler aynı Kardinal’i rahiplerin kaçırılmasına yardım etmekle suçluyor. (8 Kasım 2010, İspanyol El Mundo gazetesi)
Askeri cunta ile işbirliği yapmakla suçlanan bu Kardinal “1. Francesco” unvanıyla Türkiye’yi ziyaret etmekte olan Papa Hazretleri. İddialara göre, kaçırılan iki rahip darbe karşıtı. Bergoglio onların papazlıktan ayrılmalarını istiyor. Rahipler reddediyor, kaçırılıp beş ay işkence görüyor. Serbest kalınca biri Kardinal’i suçluyor, diğeri inzivaya çekiliyor ve hiç konuşmuyor. (AP, 13 Mart 2013)

KİLİSENİN ROLÜ

Arjantinli gazeteci Horacio Verbitsky’nin “El Silencio” (Sessizlik) başlıklı kitabı kilisenin darbe dönemindeki rolünü anlatıyor. Kitaba göre, askeri rejim kilisenin izni olmadan tek bir din görevlisine dokunamıyor.
Arjantin’de General Videla 1976’da darbe yapıyor, askeri yönetim 1983’e kadar devam ediyor. Cunta devrildikten sonra darbeciler yargılanıyor, 1985’te cezaya çarptırılıyor. Bizim Kardinal yargı karşısına çıkmıyor, 2005 yılında hakkındaki davanın bir nedeni de, darbeyi desteklemekle suçlanmasına rağmen, yargı karşısına çıkmamış olması.

OTUZ BİN KİŞİ

Arjantin darbesinin, terörü ve komünizmi önlemekle alakası yok, o darbe Amerikan çıkarlarını korumayı amaçlıyor. O yıllarda geçerli olan para politikalarını öne çıkaran Chicago Okulu’nun ekonomik reçetelerini uygulamak için sahneye konuluyor, 11 Eylül 1973 Şili, 12 Eylül 1980 Türkiye darbeleri gibi, görünürdeki gerekçeler ayrı.
Darbe destekçiliğinin maliyeti çok ağır. İşkenceler, idamlar, kayıplar, yoksullaşma, işten atmalar, yaşadık işte hep birlikte. Arjantin’de Videla cuntasının şiddeti sonucunda otuz bin kişi kayboluyor. Askeri ya da sivil diktatörlüğe destek vermek insanlık suçu.

TUHAF

Türkiye’yi ziyaret eden Papa I. Francesco önceki Papa’nın kendi isteğiyle çekilmesi üzerine geçen yıl seçiliyor. Kökeni İtalyan göçmeni, Arjantinli. Bu papalar bir tuhaf. 1978-2005 arasındaki Papa Polonyalı I. Johannes Paulus Soğuk Savaş’ta Amerika adına önemli rol oynuyor. O bir yana, Vatikan’ın Mafya ile bağlarına dönük iddialar onun döneminde ayyuka çıkıyor. Makamın kutsallığı bu ilişkilerin üstünü örtüyor. 2005’te Papa seçilen Alman 16. Benedictus ise, Hitler döneminde Nasyonal Sosyalist gençlik örgütü üyesi.
Papa 1. Francesco Türkiye’ye aslında Ortodoks Kilisesi’ndeki ayin için geliyor. Fırsat bu fırsat, Batı’da yalnızlaşan Tayyip Erdoğan ziyareti resmi davete çeviriyor. Görüşmede Papa’ya tarizde bulunuyor, Mısırlı darbeci Sisi’yi kabul ettiği için. Tariz Papa’ya dokunmuyor, Sisi ve Papa aynı soyun yolcusu, biri fiilen darbeci, öteki darbe destekçisi.
Darbelere lafta karşı çıkmak yetmez, darbe destekçilerini de davet etmeyeceksin.
(Not: Bu yazı için değerli arkadaşım Yalçın Yusufoğlu’na teşekkür ederim.)

Haberin Devamı


G20 şakası

Haberin Devamı

YARIN 1 Aralık 2014, bizim için önemli. Dünyanın en büyükleri, G20’nin dönem başkanlığı bir yıl süreyle bize geçiyor. G20’nin bu dönemde konusu “yolsuzluklarla mücadele”. Şaka gibi, yolsuzluk iddialarıyla çalkalanan bir ülke, G20 şemsiyesiyle yolsuzluklarla mücadeleyi ele alacak. Alış şekli birkaç ay önce belli oluyor. Bir kararname ile G20 için yapılacak yatırımlar ihale yasası dışında bırakılıyor. Yakışır.


Yasak isabetli

YOLSUZLUKLARI soruşturan komisyonun haberlerine AKP’li başkan eliyle mahkemece yasaklanmasının isabetli olduğu ortaya çıkıyor. O komisyonda ifade veren Erdoğan Bayraktar ile Egemen Bağış’ın servetleri kısa zamanda fırlıyor.
Bayraktar servet analizine itiraz ediyor, buna rağmen komisyonda servetin hesabı sorulsa, o haberler yayınlansa, “biz” ne yaparız, en iyisi yasaklamak.


Yazarın Tüm Yazıları