‘Din kardeşliği’ne yakışmadı

İSTANBUL Gedikpaşa’da Ermeni Kilisesi.

Haberin Devamı

Doğalgaza geçiyor, yıllardır kullandığı kömürlüğü kapatacak. Bunun için küçük bir onarım gerekiyor. Onarımı kilise cemaati karşılıyor, kendi üyeleri gönüllü çalışıyor, ücret ödemesi yok. Zaten birkaç günlük, küçük bir iş.
O da ne, onarım sırasında kiliseye SGK (Sosyal Güvenlik Kurumu) müfettişleri damlıyor. Gönüllü çalışan üyelere sorgu sual başlıyor, “Neden, nasıl, ne zamandır çalışıyorsun” gibi. Müfettişler hızlı, teftiş göz kamaştırıcı. Kilisenin Ermeni yöneticileri de teftişten nasibini alıyor, onlara da benzer sorular.
Ani teftişin sırrı üç gün sonra ortaya çıkıyor: “Şu şu tarihte, şu bu teftişte çalışan işçiler için sigorta primi yatırılmadığı tespit edilmiş olduğundan.. işbu kilise yönetimi için dava açılmasına...” SGK kiliseye dava açıyor.
Ya kardeşim, bu çalışanlar gönüllü, bizim adamlarımız, ne davası, hangi sigorta, gel de anlat, ille de dava.

CAMİDE NASIL

Bu açıkça ayrımcılık, ne akla hizmet, anlamak güç. Madem öyle, mesela bir camide küçük bir onarımda çalışan gönüllü işçiler varsa onların da sigortasının peşine düşülüyor mu? Bu nedenle herhangi bir cami yönetimine, vakfa ya da Diyanet İşleri’ne açılan dava var mı? Varsa nerede, hangi camide? Yoksa, bu ayrımcılık ne?
Hem dindarlığını her fırsatta ilan edeceksin, hem de başka dinden olanlara saygı göstermeyeceksin.
Hem çeşitli dinlere mensup yöneticileri yemekte ağırlayıp din kardeşliği üzerine nutuk atacaksın, hem de kiliselere garip baskılar yapacaksın.
Hem farklı dinden insanlara “Benim vatandaşım, biz asla ayrım yapmayız” diyeceksin, hem de onlara eğitimden araç alımında izne kadar, çeşitli konularda güçlük çıkaracaksın.
Kiliseyle ilgili CHP milletvekili Sezgin Tanrıkulu bir buçuk ay önce Ahmet Davutoğlu’na soru önergesi veriyor. Henüz yanıt yok.

Haberin Devamı


Çipras’a ilk gol

DÜN Batı basınına bakıyorum, Yunan Savunma Bakanı Kammenos’un Kardak Kayalıkları’na çelenk bırakması “Çipras hükümetinde ilk kriz” olarak yorumlanıyor.
İlk kriz, çünkü daha üç-beş gün önce Başbakan Çipras “Türkiye ile ilişkilerimizi düzelteceğiz” mesajı veriyor. O mesajın mürekkebi kurumadan Çipras’ın sağcı ortağı durup dururken yirmi yıl önce Türkiye ile Yunanistan’ı savaşın eşiğine getiren Kardak krizini kaşıyor. Anlamsız bir eylem.
Yunanistan’da yeni iktidarın yarattığı ilk kriz AB ya da bir AB ülkesinden değil, beklenmedik biçimde, kendi kurduğu koalisyondan geliyor. Daha zaferin tadını çıkarırken, böyle bir saçmalık, sol bir partinin sağ bir parti ile koalisyonundaki güçlüğü gösteriyor. Bu henüz ilk.

Haberin Devamı


Belgrad’da sanki yer yok

SIRP Ortodoks kilisesinin en büyük kutsalı Aziz Sava.
Bulgaristan’da ölüyor, kemikleri 1236 yılında, Sırbistan’ın Sancak bölgesinde bir manastıra gömülüyor.
Sırp kaynaklarına göre Sadrazam Sinan Paşa, Banat’ta isyan eden Sırpları cezalandırmak için 1595’te Aziz Sava’nın kemiklerini o manastırdan Belgrad’a getirtiyor, kemiklerini orada yaktırıyor.
Dört yüz yirmi yıl geçse de, Sırp Ortodokslarının canını acıtan, unutamadıkları bir olay. Onu anmak için Belgrad’da kemiklerinin yakıldığı yerde Aziz Sava Kilisesi inşa ediliyor. Sırbistan’daki en görkemli kilise, 1989’da tamamlanıyor.
Türkiye şimdi Belgrad’da Yunus Emre Kültür Merkezi açıyor. Bu merkez için Aziz Sava Kilisesi’nin tam karşısında bir bina kiralanıyor. Başka yer yokmuş gibi. Adamların damarına basmanın ne anlamı var. Bu gibi işler diplomatik incelik istiyor, bizde son yıllarda pek olmayan.

Yazarın Tüm Yazıları