Diktatörle 35 yıl

Haberin Devamı

ERUH baskını 1984, adı bilinmeyen silahlı bir grubun saldırısı, Cumhurbaşkanı Evren haberi aldığında Hakkâri’de, ben de bazı gazetecilerle oradayım. Eruh’a geçiyoruz, bilgi aldıktan sonra Evren: “Üç-beş çapulcunun işi, hemen yakalarız”.
O yakalama 35 yıldır sürüyor, Eruh baskını ile başlayan PKK terörü. PKK 12 Eylül’de Evren sayesinde Diyarbakır Cezaevi’nde güçleniyor. Birebir dinlediğim cezaevindeki işkencelerin izi 35 yıldır hâlâ taze.


* * *


12 Eylül öncesi terör fırtınası, her gün onlarca insan öldürülüyor. Başbakan Demirel askerlerle toplantıda: “Para, yetki ne isterseniz veriyorum, yeter ki terörü bitirin”. Terör dinmek bilmiyor, ne hikmetse, 12 Eylül sabahı her yer sütliman, bu kez devlet terörü başlıyor. “12 Eylül geldi, canımız kurtuldu” masalına karnım tok.


* * *

Haberin Devamı


1981 kış tatbikatı, Evren ve Milli Güvenlik Konseyi üyeleri ile biz gazeteciler Erzurum Orduevi’ndeyiz. 12 Eylül sonrasında pek çok Avrupalı parlamenter Ankara’ya geliyor, soru hep aynı, “Asker demokrasiye ne zaman dönecek”, o günkü Cumhuriyet’in manşetinde bir Avrupalı ile yaptığım görüşme, aynı soruyu içeren yazım var. Evren beni çağırıyor, “Demokrasiye çok mu meraklısın, başka yazacak şey yok mu”, ben “Yabancılar bunu soruyor” derken, darbecilerden Kara Kuvvetleri Komutanı Nurettin Ersin sözümü kesiyor, Evren’e dönüyor, “Bunlar komünist zaten”.


* * *


1982 Anayasası’nı hazırlayan ekibin başında Prof. Orhan Aldıkaçtı var, üniversiteden hocam, 12 Eylül döneminde sık sık görüşüyoruz. Bir gün Aldıkaçtı alı al, moru mor Evren’in yanından geliyor: “Ticaret hukukunu da, medeni hukuku da, anayasa hukukunu da, hepsini biliyor”. Aldıkaçtı kendi üslubunda bir diktatörü tanımlıyor.


* * *


1982’nin ilk günleri, darbenin genel sekreterliği beni arıyor, Cumhuriyet Ankara’da temsilciyim, “Bundan sonra Sayın Evren’den söz ederken, orgeneral demek yok, sadece Devlet Başkanı diye yazacaksınız”. 1982 Anayasası’nın kabulü ile Evren’in Cumhurbaşkanı olacağına dönük ilk işaret.


* * *


Evren yurtdışı geziye çıkıyor. Uçakta ben de varım, biz gazetecilere geziyle ilgili bilgi veriyor, “Yazabilirsiniz”. Ben duruyorum, “Ben yazamam”, neden diye sorunca, “Gazetem Cumhuriyet kapalı”. Uçakta yerime dönüyorum, biraz sonra Evren çağırıyor, “Sen de yazabilirsin, Cumhuriyet yarın açılıyor”. Gazeteyi kapatsa bile, bugünden farklı, kapattığı gazeteden bir temsilci gezide yine de var.


* * *

Haberin Devamı


12 Eylül haber ya da yorum nedeniyle gazeteleri belli sürelerle kapatıyor, kapatılmayan gazete yok. Bugünden farklı, şu yazıyı o yazdı, atın onu işten yok, patronlara vergi denetimi yok, gazete kapatmak var. Ve bugünkü gibi, baskı hep var.


* * *


12 Eylül’de işkencede öldürülen ilk insan İlhan Erdost, Ankara Maltepe Camisi’ndeki cenaze töreni hâlâ gözlerimin önünde, eşi, kızları, ağabeyi, hepimizin ağabeyi Muzaffer İlhan Erdost. Davası yıllarca sürüyor, birileri katilleri koruyor. İlhan Erdost’un öldürülmesi benim için “12 Eylül’ün simgesi”, o dönemin ilk cinayeti.


* * *


Ne sendika kalıyor, ne siyaset, “insan hakları” lüks, ibretlik durum bugün yine karşımızda. Diktatör ölüyor, toplum bölünüyor, “ölünün arkasından konuşulur, konuşulmaz”. Diktatörler ne zaman yargılanıyor? Hayatta iken imkân yok, ölümünden sonra yine yok, ne zaman var, diktatör için tarihin yargısı onun ölümüyle başlıyor.
35 yıldır dikta kuralları hâlâ geçerli ise bu da 35 yılda gelip geçenlerin yüz karası.

Yazarın Tüm Yazıları