Bir ‘eski tüfek’ daha

PIRIL pırıl bir zekâ, yaş 92 ama, hiç teklemeden, herhangi bir ayrıntıyı unutmadan, nazik bir üslupla anlatıyor Rasih Nuri İleri maceralı hayatının değişik evrelerini.

Haberin Devamı

İki yıl önce eski turizm bakanlarından Bahattin Yücel ile birlikte evinde ziyaret ettiğimizde.
Rasih Nuri İleri üniversite öğrencisi iken, o yıllarda illegal, Türkiye Komünist Partisi safında yer alıyor, 1942’de partiye üye yazılıyor. Sonrasında her aydının kaderi aynı, ona da gözaltılar, hapisler, polis izlemeleri. Asla ödün vermiyor. O kadar ki, 2002 genel seçimlerinde TKP milletvekili adayı.


ROMANTİZM

Eski komünistlerin ortak özelliği, genellikle elit sınıftan gelen aydınlar olmaları, elitist ama ezilenlerden yana. Bu uğurda işkence, hapis, işsizlik, sürgün onlara vız geliyor. Komünizme inanacak ölçüde gerçekçi, 40’lar, 50’ler, hatta 60 ve 70’lerde her tehlikeyi göze alacak ölçüde romantik ve gözü kara. Rasih Nuri İleri de güngörmüş, elit sınıftan. Abidin Dino’nun yeğeni. Babası ve dedesi yüksek bürokrat, o hep vurguladığı gibi, “Bana sadece komünist deyin”. Ellerine silah almıyorlar, tam tersine silahlar onlara çevrili. İşçileri eğitme, toplumu bilinçlendirme anafikirleri. Ama polis onlarda hep sabotaj, isyan, casusluk izi arıyor.


ARŞİV VE GÖREV

İki yıl önce evinde sohbet ederken, bize “Das Kapital’i anlamak için Almanca bilmek gerek” diyor, sonra yasak olan komünist bir dergiyi nasıl satmaya çalıştıklarını anlatıyor. O yılları yaşayarak.
Rasih Bey, kendisini tanıyanların bildiği gibi, zengin bir arşive sahip. Evin her yanı dosya, belge, not, mektup, değişik dillerde kitap ve gazete ile dolup taşıyor. O arşiv bir tarih. Bugünkü TKP yönetimine, soldaki tarihçilere görev düşüyor. Rasih Bey’in arşivini ele almak. Arşiv özel bilgilerle dolu, eminim, siyasi tarihin bilinmeyen bir yüzü çıkar. Bazı araştırmalar hariç, Türkiye’de sol hareket polis kayıtlarına dayanarak yazılıyor. Rasih Bey’in arşivi bu açıdan çok değerli, çünkü özgün.
Güle güle Sayın Rasih Nuri İleri, anılarınız
önünde saygıyla eğilmek bizlerin borcu.

Haberin Devamı


Buckingham Sarayı

YAPTIRDIĞI saraya tepkiler dinmeyince, Tayyip Erdoğan örnek veriyor, İngiliz kraliyet ailesinin yaşadığı “Buckingham Sarayı’nın beş milyar sterline onarıldığını” söylüyor. Beş milyar sterlin mi, sekiz milyar dolara yakın. İnanılmaz bir para, üstelik sadece onarım ama gerçek mi?
Buckingham Sarayı’nın bazı bölümleri altmış yıldır onarım görmüyor, geçen yıl onarıma girince, İngiltere’de eleştiri konusu oluyor. Kraliyet ailesinin hazine yöneticisi açıklama yapıyor, 14 Ekim 2013 tarihli Daily Mail: “Sarayın onarım maliyeti elli milyon sterlindir”. Beş milyar sterlin nerede, elli milyon nerede, Erdoğan’ın söylediği rakam ile arada yüz kat fark var. Elli milyon sterlin de az değil elbette.
Bitmiyor, bu kez kraliyet ailesinin yıllık harcamalarının 37.5 milyon sterlin olduğu ortaya çıkınca, İngiliz milletvekilleri sarayı uyarıyor: “Kraliyet ailesi masraflarını kısmalı”.
Bu eleştiriler geleneklerine son derece bağlı, Kraliçe’ye toz kondurmayan bir ülkede yaşanıyor. Bizdeki tepki normal.

Haberin Devamı


‘Çürüyoruz çözülüyoruz’

BİR zamanlar AKP’yi her koşulda savunanlardan, o kesimin önde gelen yazarları, örneğin Hayrettin Karaman, Cevat Akşit, Ahmet Taşgetiren, Yusuf Kaplan yolsuzluk iddiaları karşısında artık susmuyor: “Başımıza lanet yağacak, siz dokundunuz milyarlar başka yere aktı, çözülüyoruz, çürüyoruz” gibi değerlendirmeler onlara ait, ki onlar AKP’de ne olup bittiğini iyi bilen isimler. AKP tabanında bu rahatsızlık dışa vurursa şaşmamak gerek.

Yazarın Tüm Yazıları