Topraklarımızı zehirletmeyeceğiz

TRAKYA’daki üç il (biri büyükşehir) ve bağlı ilçe ve belde belediye başkanları, Kırklareli İğneada’ya yapılması planlanan nükleer santrala karşı bir araya gelerek santrala karşı tek yumruk olduklarını açıkladılar.

Haberin Devamı

‘Trakya Belediye Başkanları Nükleere Hayır Diyor’ adı altında gerçekleşen toplantıda belediye başkanları, (Kırklareli-Mehmet S. Kesimoğlu, Edirne-Recep Gürkan ve Tekirdağ-Kadir Albayrak) projeye karşı sert tepki gösterdiler. Yapılan ortak açıklamada “İğneada’da yapılması tasarlanan santralı istemiyoruz. Projenin, bölgemiz çıkarlarına olduğu gibi; ülkemiz çıkarlarına da hizmet etmediğine inanıyoruz” denildi ve şöyle devam edildi:

“20 yılda ancak tamamlanabilecek olan, ülkemiz borçlandırılarak verilen kredilerle yapılıp üretilen enerjiyi ülkemize yine parayla satacak olan, idari ya da teknik hiçbir personelini ülkemiz çocuklarından istihdam etmeyen, denize deşarj ettiği zehirli su ile bacasından çıkan radyasyon yüklü gazlar ile toprağımıza gömülerek sularımızı zehirleyecek radyoaktif atıkları ile insanlarımızı ve tüm yaşamı yok edebilme potansiyeline sahip bu projeye, bölgemizin ve ülkemizin ihtiyacı olmadığına inanıyoruz.
Bilimsel ve hukuksal raporlar ortada iken Danıştay da dahil olmak üzere, bölgemizde böyle bir çalışmanın yapılması çeşitli derece yargı kurumları tarafından men edilmiş olmasına rağmen, Ergene Havzası su toplama rezerv alanlarını ve 1. derece tarım topraklarını zehirleyecek bu girişime, halkımızdan aldığımız güç ile karşı olduğumuzu, hukuki zeminde var olan tüm gücümüzü kullanarak buna karşı mücadele edeceğimizi, basın ve saygıdeğer halkımızın önünde yüksek sesle ifade ediyoruz.”
Mersin ve Sinop’tan sonra çevreciler yeni bir cephede ‘itirazlarını’ yükseltmeye başladılar.
Burası için karar verenler İğneada’yı ve longozları hiç gördüler mi?

 

Günün sözü

 

Haberin Devamı

“Aptallar ne affeder ne unutur. Saflar affeder ve unutur. Akıllılar ise affeder ama asla unutmaz.”
Thomas SZASZ

 

Gericilik rüzgârı 1970’te başladı

 

CUMHURİYET’in ilk elli yılında büyük bir çaba ile örgütlendik. Fakat dünya düzeyine yetişemedik. Neden? Çünkü çağdaşlık çabasının tekerine çomak sokmuşuz. Kim? Batılı emperyalistlerle işbirliği yapan ve çok kez onlara aldanan yerli politikacılar. 1970’den sonra bir gerici rüzgâra daldık. Neredeyse 50 yıldır, son yıllarda ivme çok arttığı için, giderek hızlanarak bu batağa düştük.
Doğan KUBAN

 

Haberin Devamı

Pompa fiyatlarındaki fark kime yarıyor

 

GEÇEN hafta yaptığım İzmir-Gaziantep seyahatimde karşılaştığım LPG fiyatları beni hem şaşırttı hem de üzdü. 1100 km’lik yol boyunca LPG fiyatları 1.96 TL ile 2.65 TL arasında değişiyordu. Yolun herhangi bir kısmında 2.65 TL’ye LPG alabilir, ancak birkaç km sonra aynı ürünün 1.96 TL’ye satıldığını görebilirsiniz. Aynı ürünün pompa fiyatları arasındaki % 35 farkın, yıllık enflasyonun % 8 olduğunun iddia edildiği bir ülkede, izahını kimsenin yapabileceğini zannetmiyorum. Yakıt gibi zorunlu tüketimi olan bir ürünü kuralsız serbest piyasanın insafına bırakırsanız olacağı budur. Vatandaşı yolunacak kaz olarak gören zihniyet ile kurallara bağlı serbest piyasa ekonomisi karıştırılmamalıdır. Hasan ÖZYURT

 

Haberin Devamı

Bu sorular yetersiz kaldı

 

CUMHURBAŞKANI’nın oğlu Bilal Erdoğan’ın önceki akşam A Haber’deki programında çok yetersizdi. Zaten program sunucusu ne ciddi bir soru sordu ne kendisini sıkıştırdı. Dişe dokunur bir şey yoktu yani. Halbuki kamuoyu Bilal Erdoğan’dan “17-25 dinlemelerini, bir anda yükselen ticari hayatını, gemiciklerini, altıncılığını ve kebapçılığını” öğrenmek isterdi. Bu söyleşide Bilal Erdoğan’ın eniştesinin kardeşinin yönettiği kanalda TÜRGEV ve Okçular Vakfı faaliyetlerinin dışında hakkındaki iddialara da yanıt verebilirdi. Ama ‘çekinceli’ davrandı.

 

‘Ayağa kalk CHP’


TÜRK siyasetinin ustası ve CHP’nin yaşayan belleği, eski milletvekili ve Turizm ve Tanıtma Bakanı Orhan Birgit’in yeni kitabı ‘Ayağa Kalk CHP’ (Kaynak Yayınları) çıktı. Kitap 1 Kasım genel seçimleri için bir eylem kılavuzu olmanın ötesinde geçmişi kavratan ve geleceği yol çizen bir manifestodur. Kitap, 1946 seçimlerinden bugüne birçok önemli ayrıntıyla zenginleştirilmiş bir CHP Seçim Kronolojisi’dir. Bu açıdan her CHP’li için vazgeçilmez bir kaynak, her yeni seçim döneminde tekrar tekrar başvurulması gereken bir bellek yapıttır.

 

Haberin Devamı

Biliyor musunuz?

 

-CHP İzmir Milletvekili Musa Çam’ın, 29 Ekim ile 1 Kasım genel seçimlerini birleştiren ‘tatil’ için ‘Oyumuzu kullanalım, AKP’nin oyununu bozalım’ çağrısı yaptığını...
-İSTANBUL Araştırmaları Enstitüsü’nün Cumhuriyet’in 92’nci yılı dolayısıyla düzenlediği etkinliğin 28 Ekim Çarşamba 14.00’te Pera Müzesi’nde yapılacağını...
-EĞİTİM-İŞ’in, Fakir Baykurt adına düzenlediği ‘Onur Ödülü’nün dördüncüsünün, TÖS Üyesi, TÖB-DER’in kurucularından Nazım Bayata’ya verildiğini...
-1980 askeri darbesi ile kapatılan Adalet Partisi’nin, 21 Ekim’de eski Sağlık Bakanlığı müsteşarlarından Vecdet Öz tarafından yeniden kurulmasının ardından bugün 10.00’da ilk genel kurul toplantısını yapacağını (Meşale Düğün Salonu, Korutürk Cad. Numanoğlu Pasajı, No: 19/1 Eyüp/İSTANBUL)...

 

Mesaj panosu

 

Haberin Devamı

-MİLLET verdiği cevaplardan eleştirilir, ben sorularımdan dolayı MHP’lilerden, CHP’lilerden, PKK’lılardan küfür yiyorum.
Nedim ŞENER
-“SİNEK uçmaz” demişlerdi;
“Esad uçabilir.” Remzi KETENCİ
-TÜRKİYE’nin karakteri ne ise kaderi o olacak. Metin MÜNİR
-YARGITAY: “Kişi hedef alınmaksızın ‘Hırsız var’ demek hakaret suçu değil.”

 

Rusya Suriye’de ne yapmak istiyor?

 

RUSYA Suriye’de ne yapmak istiyor, meselenin petrol, finans/kapitalle ne ilgisi var ve Kürt koridoru nedeniyle toprak bütünlüğümüz neden tehlikede? ODTÜ Avrasya Çalışmaları’ndan Dr. Volkan Özdemir’in bu soruların yanıtlarını aradığı ‘Enerjeopolitik bir analiz’ yazısında özet şöyle diyor:
Rusya petrol fiyatlarını yukarı çekmeye çabalarken Suriye’nin artık bir arada tutulamayacağını görmektedir. Bölgede perde arkasında enerji paylaşımları yapılmakta ve IKBY dahil bölgenin geniş petrol-gaz rezervlerinin Türkiye dışında başka bir yoldan gitmesi de bu çerçevede planlanmaktadır. Bölgede Türkiye ile de ortak olan ExxonMobil dahil büyük petrol şirketleri için kaynakların tedarik güvenliğinde güzergah çeşitliliği masada durmaktadır. Bu bakımdan Kürt koridoru Türkiye için büyük bir sorun demektir. Rusya son müdahalesiyle bu koridor ihtimalini şimdilik kesmiş görünmektedir ancak ileride başka bir taviz karşılığında ABD ve Kürtler ile bu konuda anlaşmayacağı anlamı da taşımamaktadır. Başka bir yerden alacağı tavizle koridorun himayesindeki devletçikten geçişine pek ala müsade edebilir. Bu durumda Akdeniz’e doğrudan açılacak Kürt koridoru ile koridorun Kürt artı Esad bölgesi şeklinde oluşması arasında Türkiye için tek fark Ankara’nın Rusya faktörünü de çok ince düşünmesi gerekliliğidir.

 

2016 GEÇİŞ YILI

 

ABD ile İran’ın yakınlaştığı bir ortamda ileride İran himayesine bırakılacak Kürt koridoru/devlet(ler)i (ki şimdiden Irak Kürt Bölgesi kaynamaya başlamıştır) ortamında Türkiye’nin ciddi bir güvenlik riskiyle karşı karşıya olduğu çok açıktır. ABD-İran anlaşması ve ABD-Rusya küresel ölçekte pazarlığının takibi için 2016 bir geçiş yılı
olacak ve bu iki faktör bölgemizin kaderini de doğrudan etkileyecektir. Bu nedenle Rusya’nın enerji merkezli jeopolitik hamlelerinin ABD politikalarıyla sıkışan ve içeride istikrarsızlıkla boğuşan Türkiye için iyi incelenmesi gerekmektedir. Yukarıda yazılanların Türkiye’ye etkisi 2016’da iç siyasi manzaranın köklü değişimlere tanıklık edeceği ve/veya büyük güçler arasındaki ilişkilerin gidişata göre ülkemizin toprak bütünlüğünü tehlikeye sokması gerçeğidir. Buna yönelik tarihten verilebilecek iki örnek bulunmaktadır. İlki 2. Dünya savaşı sonrası SSCB-ABD karşılıklı gerilim politikasında Türkiye’nin NATO’nun kucağına koşulsuz itilmesi, ikincisi ise 1. Dünya savaşı öncesinde dönemin küresel hegemonu İngiltere’nin uzun yıllar kavgalı olduğu Çarlık Rusya’sıyla İstanbul anlaşmasını imzalayarak Osmanlı İmparatorluğu’nu paylaşma planıdır. Bize de düşen enerji kaynakları üzerine planların yapıldığı bu coğrafyada yine enerji meselelerini jeopolitik tanımlamaların odağına koyan ‘enerjeopolitik’ yaklaşımla Sevr gibi nice belaları Lozan’la aşabilmiş ulusumuzu o badirelere düşmeden bilgimiz ölçüsünde uyarmaktır: Suriye’de yeni dönem başlamış, enerji paylaşım savaşı kızışmış ve ABD ile Rusya’nın baş aktör olduğu bu oyunda Türkiye’nin toprak bütünlüğü tehlike altına girmiştir!


Nurcular ve Menzil Şeyhi’nin seçimlerdeki parti tercihleri

 

Nurcular: Talebelerine, siyasetten uzak durmayı telkin eden Bediüzzaman Said Nursi’nin parti tercihi Demokrat Parti olmuştur. Demokrat Parti’den sonra Adalet Partisi, Doğru Yol ve ANAP Nurcuların, parti tercihleri arasında yer almıştır. Günümüze baktığımız zaman; Nur cemaatinin çoğunluğunun AK Parti’yi tercih ettiğini görmekteyiz. Risalelerin basılması, Erdoğan’ın, Said Nursi’nin talebelerinden Mehmet Fırıncı, Abdullah Yeğin ve Mehmet Kırkıncı ile diyaloglarının yakın olması da parti tercihlerini ortaya koymaktadır.
Menzilciler: 1980’den beri Adıyaman’ın Kahta ilçesine bağlı olan Menzil köyünde faaliyette bulunan, Menzil cemaati, bütün Türkiye’de ve Dünyada çalışmalarını sürdürmektedirler. Milyonlarca müridi ile büyük desteği olan Menzil Şeyhleri, siyasi partilerin de ilgi odağı olmuştur. Turgut Özal’dan günümüze kadar olan süreçte, Menzil’in desteğini alan siyasiler, iktidara geldiğinde; Menzil grubuna da bakanlık ya da genel müdürlükler vermişlerdir. MHP’den ayrılarak, Büyük Birlik Partisi’ni kurmuş olan Muhsin Yazıcıoğlu da Menzil Şeyhi ile yakın dostluklar kurduğu bilinmektedir. Basın ve yayın kuruluşlarına çıkmayan Menzil şeyhlerinin siyasi ziyaretçilerinin yoğun olduğu da bilinmektedir. Zamanın Başbakanı Erdoğan döneminde; Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Menzil kontenjanından bakan olmuştu. Daha sonra cemaatler ile ilgili yaşanan dalgalanmalı süreçte; AK Parti cemaatlere ve tarikatlere karşı daha dikkatli davranmıştı. 1 Kasım seçimlerinin yaklaştığı bu günlerde; Başbakan Ahmet Davutoğlu, Menzil Şeyhi Abdülbaki Erol’u, İstanbul’daki mekanında ziyaret ederek, görüş alış verişinde bulunmuştur. Bu görüşme ile Davutoğlu, 1 Kasım seçimlerinde Menzil Şeyhi’nin ve müritlerinin desteğini almayı amaçlandığı dile getirilmiştir. Menzil Şeyhi’nin Davutoğlu ile beraber, basına görüntü vermiş olması, Türkiye’de yaşayan bütün müritlere açık bir mesajdır. Geçtiğimiz 7 Haziran seçimlerinde Şeyhin yaşadığı Menzil köyünde kullanılan oy sayısı 755’tir. AK Parti Menzil’de 754 oy almıştır. Davutoğlu’nun, seçimlere kısa bir zaman dilimi içinde Şeyh Abdülbaki Erol’u ziyaret etmesi, hem Menzil müritlerine hem de diğer cemaat ve tarikatlara, birer destek mesajı olarak benimsenmiştir.
Yrd. Doç. Dr. Ramazan TOPDEMİR

 

Yazarın Tüm Yazıları