Savaş hukuku ve terörün ahlaksızlığı

SAVAŞ ve silahlı çatışmalar insanlık tarihi kadar eski... Savaş hukuku, savaş süreçlerini asgari ölçüde de olsa, insani hassasiyetlerle bağdaştırma amacı güder.

Haberin Devamı

Kendi içinde açık bir çelişkiyi barındırır gibi görünse de savaş halinde bile insancıl hukukun asgari gereklerinin göz önüne alınması zorunluluğu vardır.
Savaş hukukunun kaynağında ahlaki ve dini akideler bulunmaktadır. İyilik ve kötülük kavramları arasında yön bulmaya çalışan savaş hukuku sonuçta uluslararası sözleşmeler ile asgari kuralları belirlemiştir.
Türkiye uzun zamandır terör tehdidi altında ciddi kayıplar vermektedir. Terör örgütü tarafından kural tanımayan ölçüsüz şiddet uygulamasının son örneği, Siirt’te yola kurulan tuzak ve bu tuzaktaki patlama sonucu hayatlarını kaybeden askerlerdir.
Terör örgütü hiçbir ahlaki kaygı gütmeden, güvenlik güçlerine ve hatta kundaktaki bebeklere saldırarak, kaba bir tedhiş politikası sürdürmektedir.
Terörle mücadele, özellikle ülkemiz için hayati önem arz etmekte ve giderek toplumsal güvenliğimiz üzerindeki tehditlerini arttırmaktadır.
Ülke, seçimin tekrar edilmesi sürecinde, olağanüstü şiddet koşulları altında olup, özellikle bazı bölgelerinde hukuk düzeni fiilen askıya alınmış durumdadır.
Kamu düzeni ve insan hakları hukuku arasındaki hassas dengenin kurulması sorunu, gündemi işgal etmektedir.
AİHS m. 15 ile tarif edilen, “Ulusun varlığını tehdit eden genel bir tehlike”nin ve Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi m. 4 ile tanımlanan, “Ulusun yaşamını tehdit eden olağanüstü bir durum”un şartları, günbegün oluşmaktadır.
İhmal edilmiş görevlerin ve kaba bir fantezi olduğu açığa çıkan hayali çözüm süreçlerinin kurbanı olarak, musalla taşında yatan, feda edilmiş vatan evlatlarının karşısında, kılınan mahcup cenaze namazlarından öte, yapılması gerekenler vardır.
S.Ö.

Haberin Devamı


Çankaya sofraları, Külliye sofraları


ATATÜRK, hayatı cephede geçmiş bir asker olduğu için, (yan gelip yatanlardan) ancak akşam vakitlerinde kendine zaman ayırmak imkânı bulduğundan, dostlarıyla veya daha sonraki dönemlerde devlet ricali ile ve davetlilerle, sofralarını paylaşmak itiyadında olduğu bilinir. Çankaya ve diğer sofralar (Florya) hakkında, din tüccarı olan zevat, içki içilen mekânlar olarak bahsetmeyi tercih ederler. Haddi zatında, fikir alışverişi yapılan feyizli bir sofradır ve kara tahta, sofranın karşısından hiç eksik olmaz, dönemin tanıklarının hatıratında bir nevi ders ve tedris yeri olduğu anlatılır. Basit ve detaya ilişkin bir örnek olarak bir akşam yemeğinde, Larousse kaynaklarında, “Türkler siyasi mücrimlerini kazıklar” diye bir ifadenin mevcudiyetinin farkına varılması üzerine, düzeltilmesi için, temasa geçilmiş ve ilgili ifade Larousse’tan kaldırılmıştır.
Beştepe Külliyesi olarak adlandırılan mekânda da benzer yemekler düzenlendiği ve ağırlıklı olarak, öğlen vakitlerinin tercih edildiği basına yansıyor.
Akşam yemeklerinde; ola ki, bir değerli konuk, şerbet dışında bir içecek talep ederek ahengi bozabilir endişesi var mıdır bilinmez. Ama sofra adabı önemlidir. Külliye’nin de kendi geleneğini oluşturmasında ve bereketli sofralar kurmasında fayda vardır.

Haberin Devamı


Ya durdurun ya da çekip gidin!


EYYY... ‘Politikacıyım’ diye salınan iktidar ve muhalefet partililer!
Eyyy... Hoş konuşup boş konuştuğundan bihaber çok bilmişler!
Eyyy... ‘Benden başkası olmaz!’ sanısına kapılmış saltanat kayıklarında boşa kürek çekenler!
Zaman daha geç olmadan aklınızı başınıza devşirin, hemen bir araya gelin ve ulusal birliktelik için zorunlu olduğunuz görevleriniz ne ise acilen uygulamaya geçirin.
Her gün sayıları aratarak gelen ‘şehit haberleri’, tarihler boyunca; zaferlere, barışa, huzur ve güvene alışık olan bu yüce ulusa çok fazla gelmeye başladı!
Ya bu acıyı durdurun ya da “Biz yapamıyoruz” deyip çekin gidin!
Unutmayın ki, gerektiğinde bu yüce ulus kendi kaderini kendi çizecek kadar bilge ve cesurdur.
Hiçbiriniz “olmazsa olmazımız” değilsiniz; bunu özellikle sakın ama sakın unutmayın!...
Yılmaz ERGÜL

Haberin Devamı


Jüpiter ve Patriot

ONUR Öymen yine diplomatik dersler veriyor:
PATRİOT füzelerini gönderen ülkelerin tek başlarına değil, Türkiye ile birlikte karar almaları gerekirdi.
Türkiye buna benzer bir tecrübeyi 1962 yılındaki Küba Krizi sırasında yaşamıştı. Krizi çözmek için Sovyetler Birliğiyle gizli görüşmeler yapan Amerika, bu konuda varılan uzlaşmanın bir parçası olarak Türkiye’deki Jupiter füzelerini, Türk hükümetinin onayını almadan hatta ona haber bile vermeden geri çekme kararı almıştı.
Kaygı verici olan ülkemizin güvenliğine ilişkin kararların yabancılar tarafından, bizim onayımıza bile sunulmadan alınmış olmasıdır. Ne yazık ki, Türkiye’nin elinde Patriot füzeleri veya onun görevini yapabilecek başka füzeler yoktur. Amerika’dan başka Almanya, Hollanda, İspanya, Yunanistan, İsrail, Mısır, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerin sahip oldukları bu füzelere, NATO’nun ikinci en büyük ordusuna sahip bulunan ve bölgesinin en güçlü ülkesi olan Türkiye’nin henüz sahip olamaması büyük bir eksikliktir.
Ulusal güvenlik konularında başka ülkelerin alacakları kararlarından medet umulmaz!

Haberin Devamı


MESAJ PANOSU

- HALİMİZİN özeti: Siyasi kaos var; Anadolu insanı ölüyor, dolar 3 lira, ekonomi felç öncesi, eğitimde belirsizlik, erken seçim 1 Kasım’da. S.T.
- TOPLUMLAR için en büyük utanç içsavaştır, nesiller boyu birbirinizin yüzüne bakamazsınız.
İlber ORTAYLI
- EN yoksul toplumlar değerleri yozlaştırılan toplumlardır.
Faruk LOĞOĞLU
- MELBOURNE en iyi yaşanır şehir seçilmiş. İstanbul ilk 100 içinde yok. İBB üyesi Hüseyin Sağ’a selam ederim. H.S.

Yazarın Tüm Yazıları