Milli irade ve ince ayar

Haberin Devamı

DEMİREL’den icazetli olduğunu söyleyen ve 12 Eylül’de ‘Adalet Partisi’nin kuruluş dilekçesini vereceklerini bildiren Vecdi Öz, ‘çakma koalisyon’ modeli ile halkın iradesinin ayaklar altına alındığını bildirdi. Öz bu arada güncel siyaset üzerine şu yazıyı gönderdi:
Uzun süreli tek başına iktidarlar ve tek adam siyaseti sonunda doğal olarak antidemokratik uygulamaları da beraberinde getirir; böyle bir ülke yönetimi demokrasiden süratle uzaklaşır ve rejim bir anda tehlikeye girer; ‘kuvvetler ayrımı’ ortadan kalkar, dikta rejimi uç vermeye başlar ve siyaset zamanla pervasızlaşır.
İşte tam bu noktada toplumsal tepkinin de fitili ateşlenmiş olur; kısa sürede tepki birikmeye başlar ve seçimlerde patlayarak siyasete ince ayar verilir.
7 Haziran seçimleri de bu sosyolojik gerçeğin bir tezahürüdür.
Seçmen AKP’nin tek başına iktidar yetkisini elinden almış ve partilere koalisyon görevi vererek ülkeye ince bir demokrasi ayarı yapmıştır.
Aslında koalisyon gerçek demokrasinin tam karşılığı ve milli iradenin en iyi temsil şeklidir; Avrupa’nın çoğu ülkesinde halen başarıyla uygulanan ve toplumun her kesiminin temsil edildiği bir hükümet modelidir; çok başlı ve çok söz söyleyenin olduğu ancak sonunda uyumlu tek bir sesin yükseldiği tek gövdeli ideal bir yönetim şeklidir; tabii ki bu durumdan ders çıkarıp kıymetini bilenler için!
Ancak görünen odur ki 7 Haziran’dan bir ders alınmamış...
AKP tüm olanlara rağmen karanlık geçmiş endişesi içinde, aman ipin ucu elimde bulunsun, son söz yine benim olsun, hesap sorulur korkusu içinde ısrarla tek başlı, çok gövdeli ‘çakma bir koalisyon’ modelini dayattığı için iki aydır koalisyon kurulamamakta ve halkın iradesi tecelli edememektedir.
İşin içinden çıkamayıp çaresiz olarak rotayı tekrar seçime kırarak, sanki yarım kalmış bir yarışa devam edası içinde, 40 yıllık ‘erken seçim’e de ‘yeniden seçim’ diyerek, yenilen pehlivan misali güreşe doymayıp, seçilene kadar seçim diye direterek kendisi için yeni tür bir demokrasi üretme gayreti içerisindedir.
Ancak sonunda bunun da nafile bir girişim olduğunu, bir sonuç alınamayacağını hep birlikte göreceğiz.
Halkın iradesi ile alay ettikleri ve şımardıkları için 7 Haziran’da sarı kart görenler, bu gidişle bu kez de kırmızı kart göreceklerdir.
Halk son seçimde mevcut siyasetin cetvelini kırmıştır ve bu cetvelden artık bir daha asla doğru çizgi çıkmaz.
Bunu AKP’li seçmen bile anladı ancak yöneticiler hâlâ anlayamadılar.
Önümüzdeki süreç siyasetin harcının yeniden karılacağı ve temiz bir siyasetin temelinin atılacağı yeni bir dönem olacaktır.

Haberin Devamı


Biliyor musunuz?

Haberin Devamı


CHP belediyelerindeki yolsuzluk olaylarını incelemek üzere genel başkan Kılıçdaroğlu’nun talimatı ile milletvekilleri Bülent Kuşoğlu, Prof. Kamil Okyay Sındır ve İlhan Cihaner’den oluşan yerel yönetimleri denetleyecek daimi bir komisyon kurulduğunu, ilk incelemenin Beşiktaş, Ataşehir ve Şişli belediyelerinde başlayacağını...


THY’de ‘overbook ticareti’


“TÜRKİYE’den dönerken THY 4 kişilik (çift pasaportlu) ailemi uçağa check-in yapamadı ve ‘overbook’ olduğunu söylediler. Yani THY koltukları iki kez satmış. Bu normal bir uygulama imiş. İçimizden sadece iki kişiye boarding kartı verdiler: Bana ve oğluma... Ne yapacağız diye kara kara düşünmeye başladık. Kapıya gidin, birilerini uçaktan indirme şansı olabilir, dediler. Nasıl oluyor bu diye sorduğumda bazı kişilerin kendi istekleri ile uçaktan indiklerini söylediler. Uçağın kalkmasına 15 dakika varken, ‘Bu sorgulama nasıl yapılır bu kadar kişi içinde’ diye sorduğumda; ‘Onlar bilir’ dendi. ‘Peki bu insanlar uçaktan neden iniyorlar’ sorusunun yanıtı ise şöyle oldu: ‘İnmeyi kabul edenler 400 dolar veya 400 Euro para alıyor ve bir gece İstanbul’da lüks bir otelde bedava kalıyorlar. Onların koltuğu size veriliyor.’ ‘Peki bu insanları uçaktan indirenler, ineceklerini nasıl biliyorlar; bu kadar kısa zaman içinde?’ sorusuna yine yanıt yoktu. Valizleri verdiğimiz beye uçağa binmesi gerekenlerin ben ve oğlum değil, yaz okuluna yetişmesi gereken kızım ve işine dönmesi gereken eşim olması gerektiğini söylediğimde, ‘Sorun değil, kapıya gidin, isteyen biner’ dediler. Başkasının kartı ile nasıl uçulur güvenlik açısından? Sorun bu değil tabii ki... Sanki hepimizin bineceğini ta baştan biliyorlardı. Tüm valizleri de yüklemişlerdi bile; 100 kiloyu aşan... Bekleme odasına gittik. Uçak boarding yaptı. Son ana kadar iki kişiye uçma garantisi olmadığı söylendi. Ben kapıdaki THY görevlisine ‘kimin gelip sorup soruşturup birilerinin koltuğunu alacağını’ sorduğumda ‘Diyanet’ten gelecekler’ dedi. ‘Diyanet ile bu işin ne alakası olduğunu’ sorduğumda yanıt alamadım. Bizi uçağa götürdüler. Şu ana kadar bilmiyormuş gibi yapıldı ancak sonra bindik ve uçtuk. Olayı şüpheli bulduk. Acaba bazı sanal kişilere (veya bu işin ticaretini yapanlara) THY tarafından bu şekilde para mı aktarılıyor? Bilerek overbook yapılan sanal olarak uçan ama gerçekte kanı ve canı ile var olan, sadece uçağa bile gelmeyen kişiler değil aynı zamanda bazı otel sahipleri de mi zengin ediliyor? Uçaktan kimse inmedi. Diyanet ile bağlantı gizemli. Bütün hikâye oldukça şüpheli görüldü.”
(Not: Okurumuzun adını isteği üzerine yazmıyoruz. Uluslararası kurallara göre, havayolları örneğin, 100 koltuklu bir uçakta 105 bilet satabiliyor. Uçuş hatta tarifenin gün ve saatine göre havayolu şirketi, fazla koltuk satıp son dakikada oluşacak gelir kaybının önüne geçmeyi planlıyor. Buna havacılıkta overbook deniliyor. Ne yazık ki, konuyu istismar edenler var.)

Haberin Devamı


Hulusi Akar’ı bir de benden tanıyınız


HULUSİ Akar generalim hakkında gene fısıltı melaneti başladı. Buna müdahale etmek gerekir. Bu konuda bir yazı yazdım.
Orgeneral Sayın Hulusi Akar, Genelkurmay Başkanı olur olmaz aleyhte propaganda başlayıverdi. Vay efendim, askerimizin başına çuval geçiren generalden madalya kabul etmiş! Aziz yurttaşlarım: Bu tür zırvalıkları okumayınız bile. Bunlar kötü niyetlilerin ürettiği, ordumuzu yıpratmaya yönelik kara propagandadır. Akar generalin öyle bir madalyayı reddetme şansı yoktu. Bir kere madalyayı bir general değil, onun bağlı olduğu ordu, yani ABD vermiştir. Biz -beğensek de beğenmesek de- ABD’nin resmen müttefiki bir NATO üyesiyiz. NATO ordusu kâğıt üzerinde tektir. Onun içinden gelen bir madalyayı reddetmek en hafifinden diplomatik krize yol açar, Türkiye’nin başına dert olurdu. Bir general böyle bir krize yol açacak bir adımı atamaz. Atsaydı, isyankâr durumuna düşerek kendi ordusunun disiplinini yaralardı. Benim tanıdığım Akar generalim, katıksız bir vatansever, iyi bir asker ve iyi bir insandır. İçinden geçtiğimiz bu çok zor günlerde kahraman ordumuza laf etmeye kalkanlara lütfen artık fırsat vermeyelim. Balyoz’u, Casusluk ve Fuhuş davaları rezilliklerini unutmayalım. Bunları hiç hak etmeyen kahraman ordumuza yeteri kadar zarar verdik, artık yeter! Askerimizin başına çuval geçirilmesinin sorumlularını arıyorsanız bakacağınız yer sivil politikacılardır, askerler değil.
A. M. Celal ŞENGÖR

Yazarın Tüm Yazıları