‘Liselerde gericiliğe geçit vermeyeceğiz’

TARİHTE on beşliler ne zaman ayağa kalktıysa, devrim gerçekleşmeden oturmadılar.

Haberin Devamı

Kurtuluş Savaşı zamanında Kayseri Melik Gazi Lisesi öğrencileri mücadeleye katılmak için okuldan kaçtı.

 

Çanakkale cephesine giden Galatasaray Lisesi öğrencilerin fedai kültürü sayesinde birçok zafere imza attık.

 

Heybeliada Deniz Lisesi, Vefa Lisesi, Sivas Lisesi, Karaman Lisesi, Kabataş Erkek Lisesi ve birçok lise vatan savaşında sipere girdiler.

 

O liseler 100 yıl önce olduğu gibi yine siperdeler, gericiliğe ve bölücülüğe karşı kalemlerini çektiler. 

 

1968’de ilk isyan liselilerden geldi. Milli Eğitim Bakanlığı öğrencilerin taleplerini kabul etmek zorunda kaldı.

 

Haberin Devamı

Şifreleme skandalı yaşandığı zaman tüm Türkiye’de kitlesel liseli yürüyüşleri düzenlendi. Karma eğitimin yasaklanması bile gündemlerindeydi.

 

Binlerce liseli, ‘Atatürk’ü Sildirmeyiz’ pankartı arkasında yürüdü.

 

MESCİT DEĞİL, LABORATUVAR

 

4+4+4 ile sözde zorunlu eğitim 12 yıla çıkarıldı, gerçekte çocukların okudukları ortak 4 yıl oldu. İhtiyaç fazlası imam hatip okulları açıldı. Din kültürü ve ahlak bilgisi, Kuran-ı Kerim gibi dersler zorunlu seçmeli oldu.

 

Kuran kurslarının denetimi MEB’den alınıp Diyanet’e verildi. Kız çocuklarının lise çağında evlenmesini engelleyen yasa kalktı. Yönetici olmanın tek özelliği hükümete yandaş olan, sözüm ona sendika üyeliği esas alındı. Yeni gelen müdür ve yöneticiler gericiliğin temsilcisi oldu.

 

NEDEN AYAKLANDILAR

 

Liselerde kültür ve sanat etkinliklerine çeşitli bahaneler gösterilerek müdür tarafından izin verilmiyor. Yemekhanelerin arasına kız ve erkekleri ayıracak şekilde paravanlar örülüyor.

 

Haberin Devamı

Tayt giyiyorlar diye kız voleybol takımları turnuvalardan çekiliyor. O liselilerin özlemleri var... Ezberci eğitimler yerine zekâya, yaşa ve fikre dayanan sistemlerin getirilmesi, ders makinesi öğretmenlerin yerini öğrencilere kendini sevdirebilen, eli sert diye değil, sevildiği için saygı gösterilen öğretmenlerin almasıdır. Öğrencilerin yeteneklerini keşfedeceği meslek liselerinin koşullarının iyileştirilmesidir.

 

En acil ihtiyaçları mescitler değil, laboratuvarlardır. Sınav sisteminin, arkadaşlarının başarısızlığından mutluluk duyan sınav merkezli değil, geleceğe yön veren eğitim merkezli olmasıdır. Yol göstericilerin, gerici uygulamalar yerine bilimin olmasıdır. İşte bu talepler liselileri ayağa kaldırmıştır. ‘Liselerde gericiliğe geçit vermeyeceğiz’ ortak bildirimize imza veren 365 lise, gücümüzün birliğimizden geldiğini gösterdiler. Robert Koleji ile Keçiborlu Anadolu İmam Hatip Lisesi’ni birleştiren eylemlerimizin ortak paydası ve sırtımızı yasladığımız yegâne kuvvet, Atatürk ve Cumhuriyet değerlerimizdir.Geleceğimize yön vermek bizlerin elindedir. Bora ÇELİK-Türkiye Liseliler Birliği Genel Başkanı

 

Haberin Devamı

GÜNÜN SÖZÜ

 

“Dindar ve kindar nesil yetiştirme projesi ters tepti. Bugün aralarında imam hatip liselerinin de olduğu pek çok lisenin öğrencisi “Sırtımızı karanlığa, yüzümüzü aydınlığa döndük!” diyor. Liselilerin bu çığlığını duyuyoruz. Onları desteklemek, korumak; hakları olan laik, demokratik, bilimsel, çağdaş bir eğitime kavuşmalarını sağlamak için mücadele etmek baş görevimizdir.”

Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği

 

ATATÜRK’Ü ANAYASA’DAN ÇIKARMA TAKİYESİ...

 

YENİ Anayasa ‘muhtevası’ şekillenmeye başladı. Mesele, yeni anayasadan ziyade, Atatürk’ün gölgesinin silindiği, elverişli bir metin hazırlamak gibi görünüyor. Anlatıldığı kadarıyla, kısa, ideolojisiz, Atatürk’e atıf maddeleri tırpanlanmış, sadece kurucu olarak adının geçtiği, Cumhurbaşkanı konumu bakımından Türkiye’ye özgün bir model tasarlanmaya çalışılıyor.

 

Haberin Devamı

Atatürk ideolojisi ile neyin kastedildiği anlaşılmamakla beraber, ideoloji tırpanlaması adı altında, meşrebe uygun, ‘laiklik’ perspektifi olmayan bir anayasa gündemde.

 

Atatürk’ün adının sadece kurucu olarak zikredilmesi de aynı takiye çabasının ‘kamuflaj’ malzemesi gibi duruyor.

 

“Kendin pişir kendin ye” usulü ile tabldot olarak servise hazırlanan, yeni anayasa mönüsünde, Atatürk’e herhangi bir atfın bulunmaması, etkili ve yetkili ‘eşhasın’ tabiatına ve de bugünün siyasetinin ruhuna uygun...

 

Kurucu olarak da herhangi bir zahmete girilmesine gerek yok, kurucuları, sipariş üzerine anayasa değil, tarih yazar... Atatürk adı, bugüne kadar çeşitli çevrelerce yeterince siyaset malzemesi yapıldı, karşıtlarının yeterince cesaret gösterip, işi tadında bırakmalarında fayda var.

 

Haberin Devamı

BABALAR GÜNÜ İÇİN İLGİNÇBİR HEDİYE: GÜNEŞ PANELİ

 

SABANCI Holding Enerji Grubu Başkanı Mehmet Göçmen, DHA’dan Öykü Altuntaş’a “Türkiye’nin önümüzdeki on yıllarda her evin kendi elektriğini üreteceği bir enerji dünyası ile tanışacağını” söylüyor. Yani dijitalleşme ve yeni teknolojilerle tüketici enerji verimliliği için uyarılar alacak artık. Örneğin, çamaşır makineniz daha düşük fatura gelmesi için sizden komut bekleyecek, verimliliğin en fazla olduğu saatlerde kendiliğinden çalışabilecek.

 

Bunu okurken, önümüze ‘Babalar Günü hediyeniz hazır’ başlıklı bir firmanın kampanya tanıtımını gördük. Her evin ve ofisin elektrik enerjisini güneşten sağlayabilmek amacıyla babalar günü için hazırlanmış. Bahçeye, beton zemine ya da çatıya konulabilen panel 7 m2...

 

Elektrik faturasını ciddi oranda düşürecek bu sistem akülü olduğu için elektrik kesintilerinden etkilenilmeyecek. Babalara ‘cepsel’ bir kıyak, 5 bin TL!

 

BİLİYOR MUSUNUZ

 

SARIYER Belediyesi’nin düzenlediği ‘Turizm Sektörünün Krizi ve Belediyelerimiz’ başlıklı toplantının yarın sektör temsilcilerimizin yanı sıra, turizm sektörünün önemli olduğu yerleşmelerde faaliyet gösteren belediyelerimizin Başkanları ve Kemal Kılıçdaroğlu da katılımı ile yapılacağını...

 

- ONUR Öymen’in, ‘Arka Plan’ kitabınızı ilgi ile okudum. Kitap güzelden de öteye süper. Okurken Ahmet Haşim’in ‘Hiçbir hayal unsuru hakikat unsuruyla çekişmez’ sözü aklıma geldi.

    

Kürt siyaseti yol ayrımında mı?

 

KÜRT siyaseti yol ayrımında mı sorusunu anlamak için, Kürt siyasetinin  geçmişteki sürecini bilmek gerekir. Kürt siyasetinin teşkilatlanması ve oluşumunun temeli 49’lar olayına dayanır. 17 Aralık 1959’da Kürtlük davasından tutuklanan ve sayıları 49’olan Kürtler, tarihe 49’lar olarak geçmiştir. 49’ların arasında; avukat, doktor, iş adamı, sanayici, tüccar, siyasetçi bulunmaktaydı. Tutuklanalardan bazıları: Şerafettin Elçi, Yaşar Kaya, Musa Anter, Şahabettin Septioğlu (Şeyh Said’in akrabalarından), Said Bingöl (Yavuz Bingöl’ün akrabası) Dr. Fevzi Avşar (Hülya Avşar’ın akrabası), Feyzullah Demirtaş (Selahattin Demirtaş’ın akrabası), Dr. Şivan lakaplı, Sait Kırmızı Toprak da bulunmaktaydı. Altı ay tutuklu kalan Kürt aydınları, yeni parti ve yeni oluşumlar için 1970’li yıllarda çaba göstermeye başladılar.

1976’lı yıllarında 35 Kürt vekil Ecevit Hükümeti bünyesinde Meclisteydi. Bu milletvekillerin temsilciliğini Bayındırlık Bakanı olan Şerafettin Elçi yapmıştı. 1976’dan sonra, Şerafettin Elçi, Feridun Yazar (Urfa  eski belediye başkanı, geçtiğimiz günlerde rahmetli oldu), Mehdi Zana (Diyarbakır eski belediye başkanı), Melik Fırat, Kemal Burkay değişik partiler kurarak seslerini duyurma gayreti içinde bulundular. Ancak istenilen ve beklenilen desteği elde edemediler. Kürt siyaseti Turgut Özal döneminde, teşkilatlanarak Meclise girdi. Dönemin HEP milletvekili Leyla Zana’nın Meclisteki Kürtçe yemin çıkışı ile  dikkatler Kürt siyasetinin üzerine çevirmiş oldu. HEP, kapatılınca, devamı olarak, değişik süreçte, farklı isimler ile partiler kuruldu. Bugün de HDP, HEP’in devamı olarak siyasi faaliyetlerde bulunmaktadır.  Bilindiği gibi son olarak, ‘Türkiyelileşme’ sloganı ile ortaya çıkan HDP barajı geçerek, Meclisteki grubunu kurmuş oldu.

Şu andaki HDP’de değişik etnik kökenden, değişik dünya görüşünden olan birçok siyasetçi bulunmaktadır. HDP’deki isimler arasında, Öcalan’ın yakın arkadaşlarından; Deniz Gezmiş’in yakın arkadaşlarına kadar bir çok ismi saymak mümkündür. HDP’nin 7 Haziran’daki seçimde “Silahlar sussun, fikirler konuşsun” sloganı seçmenler üzerinde etkili oldu. Ancak zaman içinde yaşanan ve devam eden Güneydoğu’daki olaylar karşısında HDP net bir duruş ortaya koymadı ya da koyamadı. HDP, son günlerde hem parti içinde hem de parti dışında eleştirilerin odağı oldu. Bu eleştirler karşısında Kürt siyasetinde kırılmaların olması kolay değil. Yani, Kürtlere yönelik yeni parti ya da yeni oluşumun zemin bulması, bugünkü Güneydoğu gerçeğinde zor gibi gözüküyor. Yeni Kürt siyasi oluşumlarının zemin bulamayışının, yurt içi ve yurt dışı nedenlerinin olduğu bilinen bir gerçektir.

Yrd. Doç. Dr. Ramazan Topdemir

 

İçtüzük, yeni anayasa ve Meclis TV.. Milli irade gözetimi nerede kaldı

 

“CUMHURBAŞKANI, partililere verdiği iftarda, bir numaralı sorun olarak TBMM İçtüzüğünü göstermiş..

Başkanlık veya partili Cumhurbaşkanlığına yol veren yeni Anayasa‘dan önce, iktidar hızına uygun, meclis çoğunluğuna ayarlı bir İç Tüzük değişikliğinin öngörüldüğü anlaşılıyor. Mevcut İç Tüzük ile ilgili şikayetlerin geçerliliği tartışmalı... Parlamentolar, siyasetin, -nihai seviyedeki- çatışmalı alanlarıdır, exspres yasaların, ‘göstermelik müzakere’ edildiği yerler değildir. Yasa tasarı veya tekliflerinin, Boğazdan zararsız serbest geçiş yapan gemiler gibi gelip geçtiği su yolların da değildir. Muhalefetin, millet adına muhalefet görevi yaptığı, yapmakla yükümlü olduğu zemindir ve fiili müdahale haricinde her türlü muhalefet yollarının sonuna kadar kullanılması zorunluluğu vardır, aksi halde, temel bir demokratik eylem olarak ‘muhalefet hakkından’ bahsedilemez.

Yakın zamana kadar, Meclis TV, görüşmeleri, gün sınırlaması yapılmadan sonuna kadar yayınlıyordu, (artık, gün ve saat sınırlaması uygulanıyor, ”kritik görüşmeler, yayın saatlerinin dışına denk getiriliyor”, iddiaları gündemde) halk, temsilci olarak seçtiklerinin, tutum ve davranışları hakkında bilgi sahibi olabiliyor ve dolaylı yoldan müdahil olma imkanına sahip oluyordu. Öncelikle bu sınırlamanın kaldırılması ve İç Tüzük ve de yeni Anayasa tartışmalarının, milli iradenin gözetiminde yapılması gündeme alınmalıdır.”

(Bir muhalefet milletvekilinin sözleri bunlar...Ne kadar doğru söylüyor

 

Ben hayvanım

 

İLAHİYATÇI büyük düşünürler gerçekten her geçen gün yeni bir çığır açıyorlar ve felsefe dünyasına yeni boyutlar kazandırıyorlar. Platon, Nietzsche, Sartre hepsi ama hepsi artık ‘out!’ Mustafa Aşkar’dan daha büyük bir filozof tanımam.

Aşkar’ın düşünce yapısı çok basit, herkesin anlayabileceği türden. Gerçi kendisi “yanlış anlaşıldım” diye üzülülüyormuş ama üzülmesin biz onu anlıyoruz çünkü ayıptır söylemesi felsefe okumuşluğumuz var hepimizin...

Bizden sonra gelecek nesillerin anlaması için insan olarak son bir hizmette bulunmak istiyorum :) Çok net ve basit örneklerle açıklıyorum asrın felsefesini:

Ben Yeşim Özer namaz kılmıyorum ve hayvanım.

- 50 masum insanı katleden homofobik IŞİD’ci namaz kıldığı için insan.

- Madımak’ta 37 masum insanı alevlere teslim edenler namazlarında niyazlarında oldukları için insanlar

- Ensar Vakfında 45 masum erkek çocuğuna yıllarca tecavüz eden öğretmen namaz görevini aksatmadan icra ettiği için insan!

Benim şempanze tutkumu bilen biliyor. Bu yüzden ben şempanze olup ağaçlarda, ormanlarda mutlu mesut yaşamaya dünden razıyım. Beni, bu ilahiyatçı şempanzeye dönüştürsün bir zahmet, bu ırk beni çok yoruyor....

İnsan bedeninde son bir kez haykırmak istiyorum:

“Kahrolsun Homo sapiens sapiens, “düşündüğünün üstüne düşünebilen insan”, yaşasın Homo namazus namazus “namazın üzerine namaz kılabilen insan”!

   

OKUYUNUZ

  

- KÜRT siyaseti yol ayrımında mı? Kürtlere yönelik yeni parti ya da yeni oluşumun zemin bulması, bugünkü Güneydoğu gerçeğinde zor gibi görünüyor.
Yrd. Doç. Dr. R. TOPDEMİR

 

- Platon, Nietzsche, Sartre hepsi ama hepsi artık ‘Out’! Mustafa Aşkar’dan daha büyük bir filozof tanımam. Evet ben Yeşim Özer’im, namaz kılıyorum ve hayvanım.”

Yazarın Tüm Yazıları