'Gülen'le el sıkışmadım'

GÜLEN’e yakın olduğu iması yapılan eski Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül dün aradığında kendisiyle uzun bir konuşma yaptık...

Haberin Devamı

Yönetim Kurulu Başkanı olduğu Türksat’ın TRT’nin yayınını keserek darbecilerin propagandasına engel olmakla çok büyük bir görev yaptıklarını söyledi. “Fetullah Gülen’in elini dahi sıkmadığını”, hakkında ‘karalama’ yapılmak istendiğini belirtti.

Gönül’ü dinliyoruz:

“Ben Vecdi Gönül... Bugünkü (dünkü) yazınızdan ‘Vecdi Gönül kimdir’ yazısına canım sıkıldı. Neden icabet etti, anlayamadım. Ben Türksat’ın başındayım; darbe anında TRT’nin yayınlarını kesen Türksat’ın yönetim kurulu başkanıyım. Nöbetçi arkadaşlarımız kesti, TRT’deki o malum konuşmayı tekrar tekrar yayınlanmasını bizim arkadaşlarımız engelledi. Orada iki şehit verdik, dört arkadaşımız da yaralandı. Bizim arkadaşlarımız çok hizmet verdi. Benim koruma polisim Hüseyin Kalkan da çağrıldığı emniyette şehit oldu.

Benim 2002’de, bakanlığımın son yılında Zaman gazetesi günlerce aleyhimde yayın yaptı. Onu niye yazmadınız?


NURETTİN VEREN’LE KONUŞUN
Fetullah Hoca’yı kim korumuş? Onun hakkında kitap yazan Nurettin Veren’le konuşun...

Ben İzmir valiliğim sırasında Fetullah Hoca ile el bile sıkışmamışım, ne ben ne de o birbirimizi ziyaret etmişizdir... Bir vali, Kestanepazarı’ndaki bir vaizi neden muhatap alsın? Kendileri telaşa düşen bazı adamlar, şimdi Vecdi Gönül için karalama yapıyor. (Kimliği...) Benim özgeçmişime bakarsanız, Mülkiye’yi birincilikle bitirmişim, bir sürü imtihanda birinci olmuşum, genç yaşta Kocaeli valisi olmuşum, emniyet genel müdürü olmuşum, Ankara, Antalya, İzmir valisi olmuşum.


1 KASIM’DA ADAY OLMADIM
Allaha şükür, kendi amirlerimizin dışında kimsenin takdirinde olmayan bir kişiyim. Cumhurbaşkanımız o zaman 2002’de bakan yaptı. 7 Haziran’da seçim hükümetinde milletvekili değildim. 1 Kasım için adaylık başvurusunda bulunmadım. Siz iyi bir gazetecisiniz, yoksa sizi orada tutmazlar. Ben diyorum ki, bu ortamda dik duranlarla ortalığı karıştıranları birbirine karıştırmayın.


8 GÜNLÜK ŞÛRA
(İrticacı subaylar) 2010’daki Askeri Şûra sekiz gün sürmüştür. (Neden?) O zamanın şartları onu gerektiriyordu. İlker Başbuğ Paşa Genelkurmay Başkanı idi. O çok iyi bir askerdir. Bütün Genelkurmay başkanları fevkalade askerlerdir, oralara gelmek kolay değildir.

(Fetullah Gülen) Yine söylüyorum, benim Fetullah Hoca ile hiçbir tanışıklığım yoktur. Oturup bir kahve içmemişizdir. Benim hakkımda yazı yazanları teşvik edenleri Nurettin Veren’e sorun. Benim kamu hizmetim 1960’da başladı, 57 yıldır sürüyor. Sizin benim hakkımda yazmadığınız kıyamet kadar hizmetim var. Ben Cemaat’in desteğiyle bir yere gelmiş değilim... 1976’da Kocaeli valisi olduğum zaman, imtihanları birincilikle kazandığım zaman ortada Fetullah Gülen mi vardı? (Yalçın Bayer) Sizi kırmak istemem, tekziple uğraşmam. Konuştuklarımızdan bir şey yapabilirsiniz. (Şûra’da Gül, Erdoğan ve Gönül’ün irticacı subaylar için şerh koymaları) Benim bir tek oyum var. İnsanlar kendi tasarruflarından sorumludur. İşin içinden adliyemiz çıkar.

(Türksat) o kahraman insanların alınlarından öperim. (Mülkiye) O zaman çok zor girilen bir yerdi. (Darbeler)) 1971’de İçişleri Bakanlığı şube müdürüydüm. 1980’de Ankara valisiydim. Meclis açık kaldı, tek bir şahsın burnu bile kanamadı. Bugün sadece başkanı olduğum Türksat’da iki şehit verdik. (Orduya sızan Fetullahçılar) Görev yaptığım 9 yılda bu öğrencileri askeri okullara ben mi aldım? Beni ilgilendirmiyor bu... Benim dönemim fevkalade zor bir dönemdi. Kazasız belasız, devleti sıkıntıya sokmadan o dönemi aştık. Bugün yaşadığımız tuhaf bir şey... (TSK’ya alınanlar) Bakın ne diyorum; ben sadece oyumdan sorumluyum. Bunları niye konuşayım. (Türksat) 15 kişinin silah dayamasına karşı onların dediğini yapıp da TRT’yi yeniden açmadılar, kapattılar. TRT’nin yayını kesilmeseydi ne olurdu biliyor musunuz? O hanımın okuduğu bildiri hep yayınlanacaktı. Ben size resmiyet dışında konuşuyorum. Size değer verdiğim için söylüyorum. (Savunma ihaleleri) Şerefli bir mazimiz var hamdolsun. Türkiye’nin en büyük savunma ihalelerini yapmış bir bakanım...

Vecdi Gönül, biz sormadan anlatıyor:

Siz Hürkuş’un aleyhinde yazmıştınız. (Buna cevap vereceğiz ayrıca) Atak helikopterini 4.5 milyara alıyorduk, 2.5 milyara biz yaptık; şu anda 13 tanesi uçuyor. Bilgem... İlk defa uçak gemisi yaptık, tank yaptık, Gözlem uydusu Göktürk’ü uçurduk. Hürkuş uçağımız çok önemlidir; Biz Cumhuriyet’in kuruluşunda 112 uçak yaptık. Uçak üreten Nuri Demirağ ile top, mermi üreten Enver Paşa’nın kardeşi Nuri Killigil (Atilla Oral yaşamını kitap yaptı) birer kahramandırlar.


SUÇLULUĞUN TELAŞI İÇİNDE DEĞİLİM
“Bakanlıktan ayrılalı beş yıl oldu... Ben ayrıldığım bir yere dönüp bakmam. Dikkatinizi çekerim, elimizde öyle bir mühendis kadrosu var ki, uçağımızı, helikopterimizi, uçak gemimizi artık kendimiz yapıyoruz. Uçak gemisinin uzunluğu 200 metre... Ben Fetullah Gülen hakkında ne konuşacağım... Ben suçluluğun telaşı içinde değilim. Benim Valiler Kooperatifi’nde bir evim, 77 model bir arabam var.”


SÜPER YETKİLİ SAVCILAR VE ADALETİN VİCDANI
DARBE teşebbüsü nedeniyle ilan edilen OHAL gereği, yayınlanan KHK ile savcılara olağanüstü yetkiler veriliyor.

Dikkat çekici bir örnek olarak... Askeri bölgelerde dahi, gecikmesinde sakınca olan hallerde, sadece savcının yazılı emri ile ve de üstelik savcının katılımı aranmaksızın adli kolluk tarafından arama ve el koyma yapılabilecek. Kozmik odaya giriş kepazeliği gibi, art niyetli tasarruflara açık bir düzenlemenin mahzurları geçmişte görüldü. Avukat bürolarında da savcının yazılı emri ile arama ve el koyma yapılabilecek. Hukuk devleti ilkesi bakımından ciddi bir geriye gidiş potansiyeli taşıyor.

Sonuç olarak, ‘sistem’ DGM’den, özel yetkili mahkemelere, şimdi de süper yetkili savcılara dönüştü, ilk ikisinden adil yargılama/yargılanma kaygıları ile vazgeçildi, süper savcıların, adaletin vicdanına göre yargı süreçlerini başlatma ve sürdürme sorumluluğu hayati önem taşıyor.


OKUYUNUZ
TÜM Öğretim Elemanları Derneği (TÜMÖD) Kurucusu ve Genel Başkanı Prof. Dr. Alpaslan Işıklı’nın ilk baskısı Temmuz 1998 tarihinde Mülkiyeliler Birliği Vakfı tarafından yapılan “Said Nursi, Fethullah Gülen ve ‘Laik’ Sempatizanları” adlı kitabını okumadan, günümüzde yaşananları ve ardındakileri doğru olarak kavrayamayız.

Haberin Devamı

Bu kitap, 2001 yılında Cumhuriyet Gazetesi tarafından armağan kitap olarak basılmış ve Türkiye İş Bankası sponsor olmuştu. Kitap yayınlanınca Fethullah Gülen ekibi, Türkiye İş Bankası’ndaki paralarını çekeceklerini bildirdi. Bunun üzerine Türkiye İş Bankası, Cumhuriyet Gazetesi’nin Cuma günleri verdiği armağan kitaplara sponsor olmaktan vazgeçti. Böylece Cumhuriyet Gazetesi armağan kitap basımına son verdi.

Alpaslan Işıklı, bu kitabında, Said Nursi ve Fethullah Gülen’i, ‘Cumhuriyet’in iki önemli anti-tezi’ olarak değerlendirerek, ilk bölümde Said Nursi ve Nurculuğu ayrıntılı biçimde incelemiştir. Said Nursi’nin Peygamber ve Kuran’a ‘şirk koştuğunu’ savunan Alpaslan Işıklı şunu dile getirmiştir:
“Bu nedenledir ki, Nurculuğu İslam dininden ayrılmış veya sapmış bir akım olarak görenler açık ve kesin bir haklılık kazanmış olmaktadırlar.”

Fethullahçılar’ın Nurculuğun günümüzdeki önde gelen temsilcileri olduğunu belirten Alpaslan Işıklı’nın kitabında Fethullah Gülen’le ilgili çarpıcı açıklamalar vardır. Bu açıklamalardan bazıları şöyledir:

Fethullah Gülen, sık sık bir sineği bile ezemeyecek karakterde olduğunu açıklar. Ne var ki, bu duyguları, solcular söz konusu olduğunda kaybolur. Sola karşı şiddet kullanmakla ün yapmış bir arkadaşından bahsederken, bir din adamına asla yakışmayan bir dil kullanmakta sakınca görmez. Gülen, “Halil Kol adındaki ülkücü arkadaş 5-10 komünistin arasına girip hepsinin hakkından gelecek kadar bileği ve yüreği olan biriymiş’’ derken, Sedat Bucak’ın Çatlı’yı övmesini anımsatır.

Gülen, Doğan Avcıoğlu ve İlhan Selçuk gibi ender yetişen değerlerin işkence gördükleri Ziverbey köşkündeki uygulamaları da onaylamaktadır. “Nitekim, Ziverbey soruşturmasında hepsinin maskesi düşmüş ve menfur düşünceleri bir bir ortaya çıkmıştır” demektedir.

Gülen’in Kemalizm karşısındaki duyguları, Kemalizmin günümüzdeki uzantıları olarak gördüğü için olacak, günümüzün paşalarını da kapsamına alan bir tavra dönüşmüştür. Gülen’e göre günümüzün paşaları, padişahtan da ve Abdülhamit’in paşalarından da daha fazla lüks içindedirler.

Said Nursi’nin Atatürk’e kimilerince ahir zamanda ortaya çıkacağına inanılan fitne ve fesadın başı olan kişi anlamına gelen ‘deccal’ sıfatını yakıştırdığını görmüş bulunuyoruz. Ayrıca, Gülen’in okullarında yetiştikten sonra itirafta bulunan iki öğrencinin açıklamalarından öğreniyoruz ki, Fethullah cemaatinde Cumhuriyet’in adı ‘kefere düzeni’, Atatürk’ün adı ise ‘Deccal’dır. / Suay KARAMAN


MESAJ PANOSU
GAZETECİLİĞİ bir yaşam biçimi olarak seçmiş, iliklerine kadar haberci olan Bülent Mumay’ın emperyalist orijinli ve destekli darbe torbasının içine atılması vicdanları rahatsız eder. Darbecilere karşı yasal-meşru tasarruflara da gölge düşürebilir. Aman dikkat: Darbeci ile muhalif gazeteci titizlikle ayrılsın...(Bülent Mumay adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.) / Süleyman DEMİRKAN

ODTÜ; 270 oy alan değil, 117 oy alan rektör oldu. Gazi; 261 değil, 231 da değil, 187 oy alan rektör oldu (4. sıra). Cumhuriyet; 280 değil, 158 oy alan rektör oldu... Adam olmayız, değişen bir şey yok... Oyuncular değişti sadece, roller aynı... / Zekeriya ÖVÜR

 

Yazarın Tüm Yazıları