Devlet, iktidar, sorumluluk

CUMHURBAŞKANI son TV söyleşisinde paralel olarak tanımladıkları malum yapı ile ilgili itiraf mahiyetindeki değerlendirmelerini sürdürerek; “Şahıs olarak onlar da beni çok iyi tanıyor ama, ben de onları çok iyi tanıyorum.

Haberin Devamı

Onlar bana ihanet etti, ben onlara ihanet etmiyorum. Sadece milletin hakkını onlardan geri alma mücadelesi veriyorum” dedi. Bu sözler, meselenin giderek daha ‘hayati’ boyutlar kazandığını ortaya koyuyor.

Milletin hakkını hukukunu korumak, en uzun süreli başbakanlıktan seçilmiş cumhurbaşkanlığına gelmiş ve 2023’e kadar aynı veya kuvvetlendirilmiş yetkilerle, iktidar konumunda olmayı planlayan birisi bakımından birinci derecede görev alanına giriyor.
Sorun iktidar ve sorumluluk konusunda düğümleniyor. İktidar partisi ve malum yapı arasındaki muhabbet biliniyor, iktidar kavgası bu kadim dostluğu, şedit bir husumete çevirmiş gibi görünse de, Cumhurbaşkanı, ihanete ihanetle karşılık vermeme tavrında...
Uzun sayılacak bir iktidar diliminde, en ziyade müsaadeye mazhar yapı olarak, kamu erklerinin kullanımında kayırılanlar ile aralarının açılmasının, kapanmasının dışında, öncelikle, milletin hakları ve devletin uğradığı çürüme, bozulma konularının şeffaflaşması gerekiyor.
Cumhurbaşkanı ve iktidar kanadında sürekli bir yakınma hali var ve bu tutum, geçmiş beraberlikleri nedeniyle inandırıcılık sorunu doğuruyor. Mevcut durumun sıradan bir iktidar kavgasından kaynaklanmadığına kamuoyunu ikna etmek için, devlet ile ilgili, gerçek bir hasar tespit raporunun ortaya konması gerekiyor.
Devletin hukuku bir kenara bırakılarak, sadece milletin hakkı üzerinden konuşmak sorunlu...
Devletin ne kadar tahrip edildiği açığa çıkarsa, milletin hukukunun ihlali hakkında da sahih bir envanter çıkarılabilir.
Devlet katmanları, bayram şekeri gibi ikram edilecek nesneler değildir. İktidar devleti kontrol eder ve her türlü hasardan sorumludur, mücadelenin niteliğine bakılırsa devlet düzeninde ciddi bir fonksiyon bozulması ve bağlı olarak, görevi ihmal ve ciddi hizmet kusurları var.
Devlet ve iktidar düzleminde; her türlü zaaf, sıradan, beşeri bir çürüme olan ‘ihanet’in değil, ‘sorumluluk’ kavramının konusudur.
Unutulmasın.

Haberin Devamı


Ham hayaller


SANIYORUZ ki kendi doğrularımız tek doğru. Oysa başlı başına yanılgıyız. Gerçeği kendi minik ve sınırlı deneyimimize hapsederek ham bir hayale dalıveriyoruz. İnsanın doğadan, toplumdan ve siyasetten kopuşu tam da böyle başlıyor. Bildiklerin hiçe yakın ama sen her şeyi açıklama derdindesin. Zaman seni yokluğuna sürüklüyor oysa...
Serdar TAŞÇI

 

Haberin Devamı


CHP’de hoş olmayan gelişmeler

 

CHP’de neler oluyor demek artık yetmiyor. Kurultay süreci ile ilgili ‘hukuksuzluklar’, delege seçiminde yaşanmadık olaylar; belediyelerdeki ‘yağmalar’, karşılıklı karalamalar ve daha neler neler... Ve dün... 

Kılıçdaroğlu’na yönelik “Bırak git” manşeti ile “Bakırköy’de dayak skandalı” alt manşetinde anlatılanlar. Haberi veren yasamgazetesi.com’da, yaşanan olayı ‘zorbalık’ olarak nitelendiriyor ve “Bakırköy’de soru işaretleri büyüyor” deniliyor. Geçen dönemin milletvekili Durdu Özbolat’ın sahibi olduğu Yurt gazetesi de, “Bakırköy’de dayak skandalı... Kılıçdaroğlu bu olayın arkasında duracak mı?” diyor.


Bakırköy Belediye Başkanı Dr. Bülent Kerimoğlu’nun eski çaycısını dövdürtmesi CHP örgütünde büyük üzüntü yarattı. Gazete, Çankaya’da Alper Taşdelen’e destek olan Kılıçdaroğlu, “Bakırköy’e de gidecek mi?” sorusunu yöneltti. Yurt’un esas manşetinde de Durdu Özbolat’un Kılıçdaroğlu’na gönderdiği mektupta “Bırak git” demesi yer alıyor. Dr. Bülent Kerimoğlu, özel hayatıyla ilgili iddialarda bulunan, eski başkan Ateş Ünal Erzen’in çaycısı olan ve kendisiyle de bir süre çalışan Anıl Koç’u odasında korumalarına dövdürttüğünün iddia edilmesi. Bu arada, belediyeden iş alan bazı partililerin de, tanıdıkları Anıl Koç’un bu konuda şikayetçi olmaması için aba altından sopa gösterdikleri iddiaları da olayın ayrı bir yönünü oluşturuyor.

Haberin Devamı


CHP Bakırköy delege seçimlerinde de bazı usulsüzlükler yaşandı ve tartışmalar oldu. Ataköy 1. Kısım mahalle delegesi 18 iken, oy vermeye gelenlerin 7’de kalması dikkat çekti. Bazı partililer, “Bu örgütün heyecanını yitirdiğini gösteriyor. Bu kadrolarla delege ağalarıyla, baskılarla, kadın ve gençlerin önünün kesilmesiyle CHP’nin bundan sonra %25 oy alması çok bile... Listede yer alan delegelerin bile kendine oy vermeye gelmediği seçimlere, bundan sonra genel seçimlerde vatandaşı sandığa getirmek pek öyle kolay olmayacak. Bu böyle biline!...” diye konuştular.

 


BİLİYOR MUSUNUZ?

 

CHP Antalya Milletvekili Çetin Osman Budak’ın, Kaş Çukurbağ Yarımadası’ndaki zeytinlik alanın niteliğinin değiştirilerek, yapılaşmaya açılmasına tepki göstererek, “Zeytinlik alan 1 günde nasıl tarla oldu? Zeytinlik alanın betonlaşmasına izin verilmesi; Bakanlığın hedefleri ile çelişkili bir karar değil midir?” diye Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na sorduğunu...

 

Haberin Devamı


‘Sevgili İstanbul’

 


İSTANBUL’un geçmişine yolculuk: Sevgili İstanbul... Eski günlerin İstanbul’unu özleyenlere masal tadında bir kitap! Remzi Gökdağ’ın son kitabı Sevgili İstanbul raflarda yerini aldı. E- Yayınları’ndan çıkan kitapta İstanbul’daki değişim, o günlerin tanığı olan farklı isimlerin gözünden anlatılıyor. Eski İstanbul’un unutulan mekânları, alışkanlıkları 20 kişinin anılarıyla yeniden canlanıyor. Aralarında Ara Güler, Hıfzı Topuz, Halit Kıvanç, Muhterem Nur ve Safa Önal gibi isimlerin bulunduğu ünlüler bugün unutulan ve bir daha yaşanamayacak günlerin İstanbul’unu dile getiriyor. Sevgili İstanbul’da anılarını paylaşan isimler şöyle: Safa Önal, Ara Güler, Hıfzı Topuz, Doğan Kuban, Nurettin Sözen, Adalet Ağaoğlu, Hamdi Arpacı, Murat Belge, Hasan Pulur, Haldun Hürel, Muhterem Nur, John Freely, Oğuz Atalay, Müjdat Gezen, Aydın Boysan, Halit Kıvanç, Rüknü Özkök, Yorgo Okumuş, Haldun Dormen, Oktay Akbal.

 

Haberin Devamı

Alevi iftarında neler konuşuldu?


64. Hükümet bugün/yarın açıklanacak. Ankara temsilcimiz Deniz Zeyrek dün yazdı. 64. Hükümet Cemevleri’nin statüsü ve dedelere maaş konusu dahil Alevilerle ilgili birçok konuyu, ‘vaatler ve reformlar’ başlığında hükümet programını alacak. Bir yıl içinde de gerçekleşecek.
Peki, bu konu nereden çıktı? Bu konu Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Beştepe’deki Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nde 24 Ekim’deki Muharrem iftarında detaylıca konuşuldu. Muharrem iftarı masasının yarısı boştu. İftar iki mini kriz aşılarak başladı. Protokol sorumlusu Erdoğan’ın yanına oturmak isteyen bazı Alevi önderlerine, ‘oturma düzeni daha önce bizzat cumhurbaşkanımız tarafından belirlendi’ denildi. Erdoğan’ın sağ yanına sırasıyla Alevi Vakıflar Federasyonu Genel Başkanı Remzi Akbulut, Hüseyin Hatemi, Fermani Altun, Zeynel Doğan ve Özdemir Özdemir oturdu. Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez de Erdoğan’ın hemen solunda yerini aldı.

 

BIÇAKSIZ MASA, SUSUZ VE ETSİZ İFTAR


İkinci ‘mini kriz’ hediye konusunda yaşandı. Alevi Türkmenler Federasyonu Başkanı Özdemir Özdemir yanında getirdiği büyük bir kılıcı kendisine hediye etmek istedi. Erdoğan, Hazreti Ali’nin çatal ağızlı Zülfikar ismi verilen kılıcı sembolize eden büyük kılıç ile fotoğraf çektirmedi. Remzi Akbulut da Alevilerin ‘barış ve kardeşliğin simgesi olan’ Zülfikar’ın aslında insan öldürmediğin, adaleti ve sevgiyi temsil etmesi anlamını taşıdığını ve demirden değil tahtadan olduğunu söyledi.
Çorba, salata, mantar ve hoşaf ile aşurenin olduğu iftar Alevi ritüeline göre hazırlanmıştı. Masada bıçak yoktu. Ayran toprak kapta sunuldu. Et yemeği de su da yoktu. Su ihtiyacı ayran ve hoşafla giderildi. İftar sohbetinde Dünya Ehlibeyt Vakfı Genel Başkanı Fermani Altun, Alevilerin yüzde 17’sinin Ak Parti’ye oy verdiğini söyledi. Remzi Akbulut ‘Hayır doğru değil, bırakın yüzde 17’yi yüzde beş bile yok’ dedi. Erdoğan, Akbulut’un tespitine katıldığını belirterek, ‘Remzi bey doğru söylüyor, siz doğru konuşmuyorsunuz’ diye kendisine hafifçe çıkıştı.

 

ALEVİ VALİYİ KİM ATADI?


İftar adeta Tayyip Erdoğan-Remzi Akbulut diyaloğu halinde geçti. Akbulut sohbetin bir yerinde Alevilerin devlet kademesinin hiçbir yerinde yer almadığını, bürokraside, adalette, üniversitelerde de hasmane bir tutuma muhatap olduklarını söyledi. Erdoğan bu tespitlere katılmadığını ima ederek, ‘Var Haydar Ali Önen Vali (sonradan CHP’den Isparta vekil seçildi) oldu’ dedi. Akbulut da kendilerinin bu konularda yanıltıldığını, Ali Haydar Önen’in RP-DYP tarafından Erbakan’ın başbakanlığında kurulan Refahyol hükümeti tarafından Giresun Valisi olarak atandığını söyledi. AK Parti iktidarının Ali Haydar Önen’in Bakırköy kaymakamı olan ağabeyinin haksız yere kendisine vali yardımcısı olarak atandığını da sözlerine ekledi. Kanuna göre bunun hukuka aykırı olduğunu da söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan bunun mümkün olmadığını söyledi. Akbulut ısrar etti. O da araştıracağını, böyle bir atamanın kabul edilemeyeceği karşılığını verdi.


AK PARTİ O PROGRAMI HAYATA GEÇİRECEK

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan AK Parti’nin programında Aleviler ve Cemevleri ile ilgili düzenleme vaatlerinin önemli bir yer tuttuğunu, tek başına iktidar halinde ‘dergah ve cem evleri ilim ve irfan yuvası olacak’ dedi. 64. Hükümette yer alacak olan 1 yıllık süre ve cem evleri ile ilgili düzenlemeleri sıraladı.
Cemevleri’nin her zaman ‘ilim ve irfan yuvası olduğunu’ söyleyen Remzi Akbulut, ‘Hiç Cem evinden çıkarak silaha sarılan göremezsiniz’ dedi. Cem Evlerinin AHİM kararlarına uyularak ibadethane statüsüne hemen kavuşturulması, elektrik, su gibi temel giderlerinin camiler gibi devlet tarafından karşılanmasının adaletin gereği olduğunu söyledi. Alevilere de diyanet gibi eşit bütçe ayrılması konusunda katkı istedi. Erdoğan da bu konularla ilgili olduğunu, sorunların çözülmesi için her katkıda bulunacağı sözünü verdi.

Yazarın Tüm Yazıları