Danıştay saldırısı 10 yıldır neden çözülemiyor

ÜSKÜDAR’da ‘Sarhoş İmamlar Tekkesi’ adıyla bilinen bir çay ocağı vardır.

Haberin Devamı

Daha çok Sakarya Üniversitesi (SAÜ) öğretim üyelerinin bir araya geldiği yerdir. Üniversitenin sosyoloji profesörü Hayrullah Şanzumi’nin esprisi ile ortaya attığı bu ismin verildiği çayhane, bir yıl önce belediye binası yıkıldığından bugün böyle bir yer yok...



Çayhanenin eski müdavimleri arasında en bilinenler; Prof. Emin Gürses, Prof. Musa Taşdelen, Avukat Mehmet Taşdelen, Prof. Dr. Mehmet Sait Doğan ve Üsküdar’daki emekli imamlarıdır. Türkiye’nin günlük siyasi meseleleri tartışılır, üniversite ile ilgili olarak bol bol dedikodu yapılır(dı). Bu vesile ile ‘ünlü’ iki isme dikkat çekmek istiyoruz:



Musa Taşdelen ve kardeşi Mehmet Taşdelen.



Danıştay saldırısının üzerinden 10 yıl geçti...



Danıştay, 17 Mayıs 2006’da Alpaslan Arslan tarafından basıldı, 2. Daire Başkanı Mustafa Yücel Özbilgin katledildi, dört üye yaralandı. Arslan, saldırıyı ‘Danıştay 2. Daire’nin ‘türban’ kararına tepki olarak gerçekleştirdiğini söyledi. Sözlerini hep kaydırdı.

Haberin Devamı



Türkiye’yi sarsan bu olaydan sonra Ergenekon davası ortaya çıktı.



Bu menfur olayın arkasında birçok gelişme oldu; bunlar pek yazılmadı.



Saldırgan Alpaslan Arslan’ı kim yönlendirdi? Medya tarafından ‘Sahte Şeyh’ olarak bilinen Salih Kunter’in ismi (17 Mayıs 2006’daki saldırı sırasında 85 yaşında), azmettirici olarak Prof. Emin Gürses’in kulağına söylendi. Gürses, 24 Mayıs 2006’da Sky TV’de “Alpaslan Aslan’ın Salih Kunter tarafından azmettirildiğini” söyledi. Gürses, iki gün sonra da Milliyet’ten Melih Aşık’ın sorusu üzerine “Bana bu bilgileri Alpaslan’ın arkadaşları verdi” diye yazdı.



Bugüne kadar Alpaslan Arslan hiçbir kurum ve kişi ismi vermediği halde, 24 Haziran 2006 tarihinde ikinci savcılık ifadesinde, Emin Gürses’in söylediği gibi Salih Kunter’in kendisini azmettirdiğini iddia etti. Bu arada bir gizli tanık ortaya çıktı. Çayhanenin müdavimlerinden, Zaman ve Türkiye’nin eski muhabiri İlker Alpkaya, ‘Aydın Bir’ kod adıyla ‘gizli tanık’ yapıldı. (Av. Mehmet Taşdelen’in yakın dostu olan kaçak savcılar Zekeriya Öz ve Fikret Seçen tarafından...)

Haberin Devamı



Alpkaya, Danıştay soruşturmasında, 2009’da savcılık ifadesinde “Emin Gürses’e bu bilgileri Musa Taşdelen ve Mehmet Taşdelen kardeşler verdi” dedi.



Fakat 14 Nisan 20011’de ilk gizli tanık olarak mahkemeye çıkarıldı. İfadesini değiştirip, ‘Nedense’ Prof. Musa Taşdelen ismini geri çekti. Tam bir kargaşa yaşanıyor davada...



Burada soru şu; Ergenekon davasında Prof. Dr. Sait Doğan’la aynı ifadeyi veren ‘gizli tanık’ ‘Aydın Bir’, neden ifadesini değiştirdi? Aynı ifadeyi veren Prof. Doğan mahkemeye niye çağrılmadı? Yoksa bunun nedeni Musa Taşdelen’in ismini kurtarmak için yapılan bir ‘tertip’ miydi.


Bir soru daha: Emin Gürses’in ismini verdiği Salih Kunter (geçen yıl vefat etti) Silivri’de iki yıl hapis yatıyor ama sonuçta Danıştay davasından beraat ediyor.

Haberin Devamı



Salih Kunter’in ismini veren Prof. Emin Gürses de Ergenekon’dan içeri alınıyor ve iki yıl hapis yatıyor. Ne hikmetse Emin Gürses’e, Salih Kunter’in ismini veren Prof. Dr. Musa Taşdelen ve kardeşi Av. Mehmet Taşdelen’e kimse bir şey soramıyor. Prof. Taşdelen’in, TÜBİTAK onayı ile neden yurtdışına çıkışı sağlandı?


Kartal Anadolu Savcısı Mesut Erdinç Beyhan’ı Ergenekon Kumpas Savcısı iken görevini yapmayı kimler engelledi? Görevden el çektirilen Kartal Adliyesi’nin Anadolu Savcısı Ömer Solmaz, hangi davayı açmaması konusunda uyardı?


Danıştay saldırısı ile ilgili daha çok sorulacak ve cevabı gerekli sorular var. Belki buradan 15 Temmuz’un ipuçları da çıkacaktır.


UYUŞMAZLIKTA DÜRÜSTLÜK YARGIYA GÜVEN OLUŞTURUR

Haberin Devamı


‘DAHA İyi Yargı Derneği’nin önceki gün yapılan ilk kongresinde başkanlığa Av. Mehmet Gün getirildi. 2015’te kurulan ve kurumlaşma aşamasındaki sürecini tamamlayan dernek, kendisini siyaseten tarafsız bir düşünce kurumu olarak tanımlıyor; amacını da ‘Türk yargısının sorunlarını belirlemek ve önceliklendirmek, hayata geçirilebilir öneriler oluşturarak toplumsal mutabakat sağlamak’ olarak gösteriyor. Mehmet Gün “Yargıda sorun yargının değil toplumun sorunudur” dedi, bilirkişilik müessesinin yeni yapısını da eleştirdi.



Dernek üyelerinin 54’ü avukat, 37’si emekli hâkim, 12’si akademisyen ve 10’u da diğer mesleklerden... Kurucuları arasında profesör-doktorlar; Ahmet Gökçen, Adem Sözüer, Ali Fuat Vural, Hüseyin Ülgen, Vahit Bıçak, Selçuk Öztek, Şebnem Akipek Öcal, Turhan Tarhanlı, Korkut Kanadoğlu; Yargıtay Onursal üyesi, hukukçulardan (E) Ufkay Demirci, Ayşegül Andıç, Yasemin Kenaroğlu, Gülcan Büyükünal, Serhat Sökmen, Hande Hançer, Pelin Baysal gibi isimler dikkati çekti. Kurucuların ortak özelliğinin ulusal ve uluslararası alanda çalışan avukatlar olduğu belirtildi.

Haberin Devamı



Bu tanıtımın yapılmasından sonra hukukçular ile gazeteciler yemek yedi. Başkan Mehmet Gün, yargının temel evrensel değer ve ilkeler bağlamında güçlendirilmesi için çalıştıklarını belirtti ve “Dürüstlüğü yargılamalara yerleştirerek adalete güveni sağlayabiliriz” dedi. 

 

 

1529 GÜNLÜK YARGILAMANIN 580 GÜNÜ BİLİRKİŞİ819 GÜNÜ DELİLLERİN TOPLANMASI İLE GEÇİYOR


TEMEL evrensel yargı değer ve ilkeleri şöyle sıralanıyor: Bağımsızlık, tarafsızlık, hesap verirlik, dürüstlük ve bütünlük, öngörülebilirlik, eşit muamele, yeterlilik, ehliyet özen, mesleğe yaraşır görünüş, etkinlik ve verimlilik yeterlilik ilkeleri çerçevesinde… Başkan Mehmet Gür, basit bir hukuki sorunun nasıl çözüldüğüne ilişkin ilginç bir örnek veriyor.

 

Yanan binanın verdiği zarardan kimin sorumlu olduğuna –cevaplanması gereken 105 değişik dava dosyası üzerinde yapılan küçük bir örnekleme çalışması ‘Tam ve Doğru İfşa ve İbraz Yokluğu’nun yargının sorunlarının kök sebebidir. Söz konusu 105 ticari davaların; en kısası 495 gün, en uzunu 2.325 gün sürmüş, en az 8 duruşma, en çok da 47 duruşma yapılmıştır. 105 davanın ortalamasına göre, ortalama yargılama süresi 1.529 gün olup, ortalama 15 duruşma yapılmış, taraflarca ortalama 24 adet dilekçe sunulmuştur. Ortalama 1.529 günlük yargılama süresinin 580 günü bilirkişi görüşü alınması için, 819 gün delillerin toplanması ve ön meselelerin halli için sarf edilmiştir. Karşılıklı iki dilekçe teatisinden sonra maksimum 100 gün içinde tek bir duruşmada karar verilebilecek ir konuşmada, 1 duruşma yerine 15 duruşma yapılmış, toplam 4 dilekçe yerine 24 dilekçe verilmiş ve yargılama süresinin 1529 gün (4,18 yıl) almış olması, etkinlik ve verimlilik bağlamında açıklanamaz ve kabul edilemez bir durumdur.

 

MAKUL SÜREDE KARAR

Türkiye’nin hukukçu insan kıymeti stoku, yaklaşık olarak 10.000 hakim ve savcı, 100.000 adet avukattan oluşmaktadır. Hukuk ve yargı alanındaki görev ve sorumlulukların da iş bu 110 bin kişilik hukukçu kaynağı arasında orantılı olarak dağılması, doğal olarak eklenir. Ancak durum öyle değil. Birim bazında sadece %25’i iş gücünün %90’ını oluşturan avukatlara bırakılmış, buna karşın işin çğu, %75’i ise iş gücünün %10’unu oluşturan hakim ve savcılara yüklenmiş durumdadır. İş yükünün bu şekilde dağılımı adil olmadığı gibi, sistemin etkin ve verimli çalışmasına ve isabetli olarak adalet üretmesine engeldir. Bu bakıma adaleti sağlaması gereken sistem kendisi adaletsizliğe neden olmaktadır.

 

Yargıda ‘kaliteli hizmet’ nasıl olmalıdır: Bilgili, tecrübeli ve yetkin; sadece yargı unsurları tarafından, temel değerlere ve ilkelere uyarak, süreç işlem ve kararlar belirli, öngörülebilir olalı... Makul sürede, makul maliyetlerde maddi gerçek mutlaka ortaya çıkarılmalı, kararlar maddi gerçeğe uygun olmalı, ihtiyaca uygun etkin ve verimli hizmet, adalet mutlaka gerçekleştirilmeli ve adaletten asla ödün verilmemelidir…

 



BİLİYOR MUSUNUZ?


ANTALYA Muratpaşa Belediyesi’nin Melih Cevdet Anday anısına düzenlediği ‘Popüler Kültür Konuşmaları’nın 2’ncisinde cumartesi günü 14.00’te Latife Tekin, Serdar Taşçı, Ahmet Balad Coşkun’un yer alacaklarını...


RESSAM Sali Turan’ın, birçok antik kenti dolaşarak desenlere ağırlık verdiği ‘Sali Antik Kentlerde’ adlı sergisinin 19 Kasım Cumartesi 18.00’de Üsküdar Kelimat Sanat Galerisi’nde (Kuzguncuk İcadiye Cad. Bostan Sok. No: 8) açılacağını...



CHP Kırklareli Milletvekili Vecdi Gündoğdu’nun, Türkiye’nin 10 sakin şehir ilçesinden birisi olma unvanına sahip olan Kırklareli-Vize’nin ‘Enerji Üretim Alanı’ ilan edilerek termik santrallara kurban edilmesine asla izin vermeyeceğiz” dediğini...


MESAJ PANOSU


ABD’de Cailey Fiesel isimli bir kadın, Zara’dan satın aldığı elbisesinde dikilmiş bir fare buldu. Fare ölüsüne temas etmesi nedeniyle cilt hastalığı yaşayan Fiesel, firmaya dava açmış. Tüm dünyada Twitter’da paylaşılan bu konuyu Türk Twitter takipçileri de ele aldı ama... Daha geçen gün bizde ekmekten çıkan fare haberi geçti. Adamlar şimdi tutup “Yahu bizde elbiseden çıktı. Sizde ekmekten çıkıyor” dese ne yanıt veririz? / H.E.

Yazarın Tüm Yazıları