‘Bu aşk ne kadar oya dönüşür bilemem...’

İZMİR’de hafta sonu AKP’nin iddialı adayı eski bakan Binali Yıldırım ile görüştük. Yıldırım’la bu ikinci konuşmamızdı...

Haberin Devamı

Başbakan Davutoğlu’nun İzmir’de üç ilçedeki seçim turuna katılmış; o arada da kaza geçiren eski ANAP’lı Ekrem Pakdemirli’yi Manisa’da ziyaretten gelmişti. Hayli yorgun sayılırdı; bir de otelde kendisini bekleyenleri dinleyecek, saat 22.00’den sonra da ulusal bir TV kanalında programa katılacaktı. Yıldırım’ın, hem halk arasında, hem TV ve yazılı basında ciddi bir kampanya yürüttüğünü söylemeliyiz; Başbakan’dan sonra AKP’nin en ağır ismi... “Hedefimiz tek başına iktidar olmak” dediğinde “Neden?” diye sorduk. “Ekonomik sorunlar, terör var; dış sorunlar önümüzde duruyor... Zaman kaybetmeden risk alınması gereken ‘karar’lar var; zaman kaybı yaşamak istemiyoruz.”1 Kasım seçimi için dört gün tatil ilan edilmesi, kamuoyunda hiç hoş karşılanmadı ya... İlk ağızdan... “Ben şahsen tatil olmasa daha iyi olurdu diyorum. Türkiye’nin bu kadar tatil yapması gerekmiyor. Seçmenin kafası karışacak; tatile mi çıkayım, sandığa mı gideyim, diye... Ben yine katılımın %80’lerden aşağıya düşmeyeceğini düşünüyorum. Belki de 7 Haziran’daki %83-84 katılımdan da yüksek olabilir.”Yurtdışındaki seçmenlerin AKP’ye Türkiye’nin birliğini bütünlüğünü, kardeşliğini düşündüğünü için oy verdiğini belirten Yıldırım, “Seçmen bize diyor ki; ‘AKP’nin güçlü olması lazım, çünkü sizin iktidarınızda Türk pasaportunun değeri arttı. Eskiden hep oraya-buraya itiliyorduk. Şimdi daha saygın muamele görüyoruz’”m Başbakan, Ödemiş’te ‘Beni Kılıçdaroğlu ve Bahçeli ile muhatap etmeyin’ diyor. m O şu; zaman kaybetmeyelim diyor yani.. Siz işi sandıkta bitirin; iktidarı sandıkta belirleyin, işi siyasetçilere bırakmayın... Ben de aynı şeyi düşünüyorum. m HDP 80 milletvekilinin üstüne çıkacağız, diyor.m Herkes merkeze geldikçe daha makul düşünür. Allah selamet versin Erbakan da öyle konuşurdu. 500 milletvekili ile geliyoruz derdi, 5-10 vekil çıkarılırdı.1 Kasım’da göreceğiz.

Haberin Devamı

İZMİR’İN AŞIĞI KİM

Her yerde İzmir’lilerle ‘aşk’ yaşadığınız söyleniyor. ‘Siz mi İzmir’i sevdiniz, İzmir’ mi sizi?’m Evet, ikisi de doğru, sevgi tek taraflı olmaz, bizimki ‘kara sevda’ değil, İzmirlilerle aşkla bağlıyız birbirimize. Bunun sonucunda İzmir’e karşı sorumluluğumuz daha arttı. İzmirli hemşerilerimin ilgisi çok mutlu edici, her kesimde bunu görüyorum. Ha bu ne kadar oya dönüşür, orası onların takdiri... Bize kapısını kapatanın sayısı çok yoğun değil. (Kordon’a çıkar mısınız?) Çok sık gittiğimi söyleyemem. İzmir’de üç kesim var; 1- Tepeler, 2- Aradakiler ve 3- Sahil... Sahildekiler geleneksel CHP seçmeni olarak gözüküyor. Tepedekilerin son seçimlerde HDP’ye eğilimleri arttı. Ortadakiler de rekabet alanı geniş; biz ağırlıklı olarak varız, kısmen MHP ve CHP de var burada...m Büyükşehir’de Aziz Kocaoğlu’na karşı aday oldunuz, ancak iyi bir sonuç almanıza rağmen kaybettiniz. 7 Haziran’da da partiniz oylarında büyük düşüş yaşandı.m Aziz Bey kendi işini, ben kendi işimi yapıyorum. Onun yolu ayrı, benim yolum ayrı... Kavga edecek ne var? İzmir halkı demek ki başarılı buluyor ve seçtiler onu. Ben kaybettim. 30 Haziran... O seçimde ama epeyce yaklaştığımı düşünüyorum; o günkü genel gündemin etkisi olmasa zannediyorum seçilecektim. Herkesin kanaati buydu. Herkesi demiyeyim de büyük bir kesimi 17-25 Aralık etkiledi; hiç kimse İzmir’i konuşmadı. Bu süreçte AKP ve muhalefet partileri sert çekişme içine girdiler. Ulusal gündem yerel gündemin önüne geçti. Büyükşehirde İzmir’de oylarımız %58 arttı. 950 bine karşı, 350 bin oyla kaybettik. Bir belediyemiz vardı, 6 oldu; kılpayı kaybettiğimiz en az 4-5 belediye daha var. 7 Haziran’da ise oyumuz epey düştü. Yaklaşık %25’e yakın fark oldu. 1 Kasım’da umutluyum.

Haberin Devamı

CHP VE MHP’YE ELEŞTİRi

MHP ile durum; koalisyon şartları oluşursa ne olur?m Genelde mitinglerde her partide bir düşüş var ama o normal bir düşüş... Genelde Ankara olayından sonra insanlarda bir tedirginlik var. 7 Haziran’dan sonra tabanımızın %65’i MHP ile koalisyona sıcak baktı; CHP’ye ise %10...  Tabii tabanda ciddi bir hayal kırıklığı oldu. Özellikle Ülkücü kesimde ciddi bir üzüntü oluştu. Onun getirdiği bir şey olabilir, olumsuzluk bu seçimlerde de yaşanabilir. Sayın Bahçeli’nin asla hükümette sorumluluk alma gibi bir düşüncesi yok. Başka bir izahatı bulamıyorum Bahçeli ile ilgili olarak.. m CHP için ne diyorsunuz?m Ben CHP’li Atatürkçüleri görünce üzülüyorum. Bunların Atatürkçülüğü, merasim öncesi portreleri çıkartmak duvarlara asmakla değil. Böyle Atatürk’çülük olmaz. Atatürkçülük dediğin, Atatürk’ün hedeflerini gerçekleştirmekle olur.

Haberin Devamı

YARIN: 3. Havalimanı ile ilgili son veriler... Yeşilköy Havalimanı’nı neden büyütmedik? 

 

Kamalak AkP’ye ağır eleştiride bulundu 

 

SAADET Partisi dün Genel Başkanı Mustafa Kamalak, İstanbul İl Başkanı Birol Aydın ile Van’da Genel Başkan Yardımcısı Temel Karamollaoğlu ile AKP’ye dönük bir çıkış yaparak ‘barış ve kardeşlik’vurgusunu öne çıkararak AKP’yi uyardılar.RP’nin İstanbul İl Başkanı olan Birol Aydın, aynı zamanda İstanbul 1. bölge adayı... Sunuş konuşmasında ”Dengeli bir seçim sonucu” istediklerini söyledi, ancak AKP’ye çatarak “Ekonomide ve sosyal medyada, ‘Modern hokkabazlık yapılıyor; İlluzyon, söz boyama yapılıyor” diye konuştu. Ortak kaygılar etrafında muhalefetin birleştiğini söylerken şu ayrıma dikkat çekti:“Eskiden İnönü, Demirel, Özal, Çille bir mesele ortaya koyarken ‘benim işçiyim’, ‘benim memurum’ derlerdi, şimdi ise ‘benim Alevim, ‘benim kürdüm’ denmesi kaygı vericidir.”Topkapı Eresin Otel’de gazetelerle kahvaltı yapan SP Genel Başkan Prof. Dr. Mustafa Kamalak uzun bir konuşma yaptı. AKP’ye muhalefeti yine de ölçülü sözlerle yaptı. ‘Suriye politikası’ konusundaki açmazları dile getirirken,Rejim dışında’ ağır sözler sarfetmediği dikkat çekti. Bazı gazeteci ve yazarlar da kendisini bu konuda eleştirdi. “Yolsuzluk ve İstanbul’un yağmalanması konusunda da sessiz kalmamalısınız” dedi.Prof. Nevzat Yalçıntaş’ın da davetliler arasında olduğu basın toplantısındaKamalak soruları yanıtlarken özetle şunları söyledi:- “Türkiye iyi idare edilmiyor. 13 yıl önce, mevcut iktidar iş başına gelmeden önce, insanların Sivas’ın doğusuna gidememesi söz konusu muydu? Sanmıyorum. Eğer bugün milletvekilleri, siyasi parti genel başkanları can korkusuyla Sivas’ın doğusuna gidemiyorsa, burada ciddi bir sorun var demektir.”- Suriye’yi 20 kişilik bir heyetle giderek Esat’ı ciddi şekilde uyardıklarını, ancak ‘Esedçi’ olmakla suçlandıklarını ifade eden Kamalak, “En yakın zamanda Cuma namazı Şam caminde kılınacaktı. Biz de ‘Suriye’ye 15 dakikada girersiniz ama 15 yılda çıkamazsınız’ diye uyardık. ‘Çıktığınızda kolunuz kanadınız kırık, ülkeniz bölünmüş olarak çıkarsınız’ dedik. Çünkü Suriye’de sadece Suriyeliler değil 72 millet vardır. Çin var, İran var. Bugün Rusya orada hem karadan hem denizden konuşlanmış durumda. Dünyaya da meydan okuyor Türkiye’ye de gözdağı veriyor. Hazar Denizi’nden attığı füze ile Suriye’deki IŞİD mevzilerini vuruyor. Mesafe 1500 kilometre. Uçaklarımızı taciz ediyor. Çin’in uçakla yardım ettiği belirtiliyor. Bu durum karşısında bizimkiler ne yaptı? NATO’yu toplantıya çağırdı” dedi.

 

Haberin Devamı

ESED’SİZ GEÇİŞ SÜRECİ

 

Türkiye’nin izlediği politika sonucunda Suriye’nin Türkiye için bir tehdit haline geldiğini belirten Kamalak, “Dünya, Esed’siz geçiş süreci olmaz diyor. Suriye’de 370 bin Suriyeli öldürüldükten, yüzlerce ceset sahillere vurduktan, binlerce insan Akdeniz’in sularında boğulduktan, bir ülke harabeye döndükten sonra...  Ne oldu, Suriye, Türkiye için bir tehdit haline geldi. Suriye’nin değil, birim politikamız sonucu” diye konuştu.- Ankara’da eğer güvenlik tedirleri alındıysa, mertçe soruyorum, güvenlik tedbirlerini aldıysanız bu cesetler nedir. Ben mi öldürdüm, nedir bu.

 

20 BİN POLİS EMEKLİ EDİLDİ

 

Güvenlik zafiyetini son aylarda 20 binin üzerinde polis memurunun emekli edilmesine bağlayan Kamalak, “Bunların hemen tamamı yetişmiş kalifiye elemandır. Efendim bunlar paralelciymiş, şuymuş, buymuş. Hadi oradan derim. Hukukumuzda suç işleyen emekliye sevk edilir’ diye bir hüküm yoktur” dedi.

 

Haberin Devamı

GAZETECİLERİN SORULARI

 

Medyaya yönelik baskının artmasını eleştiren Kamalak, “Tarihe baktığımız zaman, işler iyi gitmediğinde iktidarlar baskıyı arttırır. Lüks harcamalara girer. Gayrimeşru kazanç uygulamaları artar” dedi.Gazetecilerin eleştirilerini de dinleyen Kamalak’ın gazetecilerden de bir ricası oldu. Kamalak, “Benim sözlerimde bir hata işitir de buradan düzeltmeden ayrılırsanız, üzerinizde hakkım kalır. Söylediklerimi doğru bulmanıza rağmen gizler, olduğu gibi aktarmazsanız 78 milyonun hakkı kalır” şeklinde konuştu.- Kamalak, 1 Kasım seçimlerinde AKP’ye yönelik eleştirilere rağmen, partisinin AKP ile ittifak yapma çabaları olduğunun belirtilmesi üzerine “Yangının sönmesi lazım. Yangın yerine ulaşmak için de araca ihtiyaç var. Bu durumda aracın rengine bakılmaz” diyerek yanıt verdi. Partisine oy veren kitlenin bugün AKP tabanında olduğu tespitinde bulunan Kamalak, bunun sebebini mütedeyyin kesimin geçmişte yaşadığı travmalara bağladı.

 

 

MESAJ PANOSU

 

‘OY ve Ötesi’ne destek verelim dostlar... Kendi hakkımızı ve çocuklarımızın geleceğini hâlâ koruma içgüdüsü ile... Fazıl SAY◊ BİR milletvekilliği için her şeylerini verebilirler, ama unutmasınlar ki eninde sonunda ‘eski milletvekili’ olacaklar, işte o zaman çocuklarınızın yüzüne ya da aynaya utanmadan bakabilecekler mi? Şahin MENGÜ

 

Musa Ağacık’ın Manastır’da başına gelenler


DOKTOR Azmi Koçak, yazar İnan Çetin ve bendeniz gazeteci Musa Ağacık, Atatürk’ün Bitola (Manastır) Askeri Lise’de okurken Ulahlı güzel Eleni ile yaşadığı ilk aşkı araştırmak üzere Makedonya’ya gittik. Konuya ilişkin Skopje (Üsküp)’te görüşmeler yaptıktan sonra Manastır’a gittik. Atatürk’ün ilk aşk öyküsü Makedonya’nın ders kitaplarına giren, tv’lerde dizilere ve sinema filmine konu olup Üsküp’teki Ulusal Müze’de Atatürk ile Eleni birer heykelle ölümsüzleştirilmişti. Biz de bu aşk öyküsünün farklı toplum kesimlerine yansıyan durumu öğrenmek üzere tarihçilerin yanı sıra halkla da görüşmeler yaptık. 20 Ekim akşam üzeri ünlü Şirok sokaktaki bir kafede yemek yerken sevimli bir kız çocuğu Dr. Azmi Koçak’in yanına geldi. Ben de büzel anı saptamak için bir kare fotoğraf çektim. Sonra ihpar üzerine karakoldan polisler geldi ve kapalı polis münibüyle karakola götürüldük. Karakol duvarındaki afişte, karakola gelen yabancılara polisin”tercuman ve avukat bulma zorunluluğuna” dikkat çekmesine rağmen polis, tercuman ve avukat olmadan hazırladığı ifade tutanağını bize zorla imzalatmaya kalktı, reddettik. Türk Büyükelçiliği yetkilileriyle de görüşme taleplerimizi de duymamazlıktan geldi.
Polis, bizi 4-5 saatlik bir gözaltıdan sonra, 18 yaşından küçük çocukların fotoğraflarının çekilmesi izne tabidir, çektiğiniz fotoğrafı silin, diye ikaz etti. Fotoğrafı silip karakoldan ayrıldık. 21 Ekim akşamı kaldığımız otele gelen polis, her birimizin 500 Euro ceza ödemesini istedi. Kabul etmedik. Polis, pasaportlarımıza el koydu ve 22 Ekim sabah saat 09.00 da karakola, oradan da adliye ye gittik ve polls ile savcılığın hakkımızda Azmi Koçak’ın fahri iletişim “doktorluğunu” tıbbi bir doktor olarak algılayıp hakkımızda “organ mafyası” suçlamasıyla dava açtığını öğrendik. Bu iftiradan dolayı yargılandık. Savcı ve hakimin bizi, “suçunuzu kabul edin yoksa mahkeme uzar, bir yıl yatarsınız” tehdidini reddettik ve biz buraya Atatürk’ün ilk aşkı Eleni ile aşkını araştırmaya geldik. “organ mafyası” suçlamasının şahsımıza ve mesleğimize yönelik onursuzca bir saldırı olarak görüyor ve reddediyoruz... Sonunda mahkeme, 18 yaşından küçük kızın fotoğrafını çektiğimizden dolayı kızın ailesinden özür diledik ve 40 eyro ikaz cezası ile mahkeme masrafları dahil 190 eyro cezaya hükmedip bizi salıverdi. Mahkeme kararına rağmen Üsküp havaalanında polis pasaportlarımıza keyfi olarak bikez daha el koydu. Elçiliğimizin müdahalesiyle pasaportlarımızı iade etti ve böylece uçağı kaçırmadan binip Türkiye’ye geldik.

Yazarın Tüm Yazıları