Kırılma noktası

IŞİD’in Kobani’yi kuşatması, Türkiye’yi Kürtlerle kritik bir kırılma noktasına getirdi.

Haberin Devamı

Geçtiğimiz hafta sonu sınırlarını Suriyeli Kürtlere açmasına rağmen. Peki kırılan nedir, sonuçları nelerdir?


*


ÖNCELİKLE: Türkiye sınırlarını neden açtı?
Ankara, kuzey Irak’ta Ezidilerin başına gelen katliamdan sonra kuzey Suriye (Rojava) Kürtlerinin de aynı felaketi yaşamasına kayıtsız kalamadı. Dolayısıyla hem insani sebeplerden, hem de maruz kaldığı uluslararası baskıdan dolayı sınırlarını açtı.
Ancak bu kararda asıl etkili olan, çözüm süreci oldu. Zira PKK ve BDP, Suriyeli Kürtlere yardım elini uzatmadığı için Ankara’yı suçluyor. Dahası Ankara’nın sessizliğini, saldırıları desteklemek olarak yorumluyor. Yaptıkları açıklamalara bakılırsa, çözüm sürecinde ciddi bir kırılma yaşanmak üzere.


*


ANKARA’nın Suriye’de tampon bölge kurulması talebi ise Kürtlerin tepkisini daha da arttırdı. Bu hafta PKK liderlerinden Murat Karayılan, “tampon demek Kürdistan’ın işgâli demektir” diyerek, çözüm sürecinin bittiğini söyledi. Zira Kürtlere göre, Türkiye tampon bölgeyle Rojava’daki yarı-bağımsız Kürt oluşumunu bitirmek istiyor.
Bu endişe ise temelsiz değil. Ankara Rojava’ya hâkim olan PKK bağlantılı PYD’ye başından beri mesafeli. Tampon bölge istemesinin sebepleri, insani yardım yapmak, Suriyeli mültecileri yerleştirmek ve ılımlı muhalifleri eğitmek. Ancak en az bunlar kadar etkili olan bir sebep daha var: Rojava’yı kontrol etmek.


*

Haberin Devamı


BU politikanın sürdürülmesi ise artık mümkün değil. Her şeyden önce, bugün IŞİD’e karşı karada savaşan tek güç: Kürt Peşmergeler, Irak ordusu ve Şii milisler. Kürt Peşmergeler ise PKK ve Rojava’nın verdiği destekle direnebiliyor. Dahası, IŞİD’e karşı sahadaki en güçlü unsur Kürtler. Dolayısıyla PKK ve PYD’yi bu cepheden dışlamak, sahadaki mücadeleyi ciddi şekilde baltalar. PYD de koalisyon güçleriyle operasyonda işbirliği yapmak istediğini zaten sürekli dile getiriyor.
Bununla birlikte, Kürtlerin IŞİD karşısındaki başarısı, onlara Batı nezdinde önemli bir stratejik kazanım sağladı. Kimi çevreler PKK’yı yapıcı bir aktör olarak görmeye başladı. Tabii PYD’yi de. Zaten Amerikalı yetkililerin bu günlerde Rojava’yı sık sık ziyaret ettikleri basına yansıyor. Ne var ki Türkiye’nin tutumu, ABD’yi de bağlıyor. Koalisyonun hava operasyonlarını Kobani çevresine taşımamasının, asıl bundan kaynaklandığı söyleniyor.


*

Haberin Devamı


EN önemlisi ise: Rojava’yı dışlamak, çözüm sürecini riske atıyor. BDP ve PYD liderleri Selahattin Demirtaş ve Salih Müslim de defalarca bu uyarıda bulundular. Dahası, Batı’da algısı değişen ve koalisyonun kendisine muhtaciyetini bilen PKK, taleplerini arttırabilir. Bu nedenle çözüm sürecini bir an önce hızlandırarak bunun önünü almak, elzem.


*


KALDI ki, Kobani’nin şu anda dış dünyaya açılan tek kapısı Türkiye. Zira IŞİD batı, doğu ve güneyden kenti çevirmiş durumda. Dolayısıyla tüm Kürtler Ankara’dan medet umuyor. O nedenle, Kobani düşerse Kürtlerin IŞİD’e karşı öfkesi Türkiye’ye yönelebilir.
Zaten hâl-i hazırda Kuzey Irak yönetimi Ankara’ya “kırgın” olduğunu söylüyor. IŞİD’e karşı mücadelesinde yardım etmediği gerekçesiyle. Türkiye’nin Kobani’ye sırtını dönmesi, Erbil’le arasını daha da açacaktır. Ve bölge Kürtlerini kendi etki alanı altında bir araya getirme fırsatını da kaçıracaktır.


*

Haberin Devamı


TÜM bunların ötesinde, bugün artık Erbil-Rojava-Türkiye arasındaki sınırlar tamamen anlamını yitirmiş durumda. Erbil iki gündür Kobani’ye insani yardımını Urfa üzerinden ulaştırıyor. Kaldı ki yarın öbür gün IŞİD, ABD ve koalisyon güçleri buralardan gittiğinde, sınırlarımızda Suriye Kürtleriyle başbaşa kalacağız.
Fazla söze hacet var mı?

Yazarın Tüm Yazıları