Dünya nasıl hesap soruyor

SOMA faciası bir kez daha hatırlattı: Türkiye maden ölümlerinde dünyada üçüncü, Avrupa’da ise en üst sırada.

Haberin Devamı

İlk maden kazasından beri, yani 73 yıldır 3000’den fazla madencisini kaybetmiş. Ve Soma bugüne kadar en ağır olanı.
Peki, bunun hesabı nasıl sorulacak? Diğer ülkeler maden katliamlarının hesabını nasıl soruyor, bakalım.

*

YAKLAŞIK 7 milyon kömür işçisi olan Çin’le başlayalım. Ülkedeki maden ölümleri son 60 yılın en düşük seviyesine inmiş durumda. Ağırlaştırılmış cezalar sayesinde. Maden ocaklarının kapatılması, şirket sahiplerine ağır cezalar getirilmesi, koltuklarını kaybetmeleri elbet önemli. Ama asıl önleyici olan, Komünist Parti’nin yerel ve bölgesel liderlerinin kazalardan doğrudan sorumlu tutulması.
Mesela 2007’de Shanxi eyaletinde meydana gelen ve 105 işçinin ölümüne sebep olan maden patlaması. Sorumlu bulunan 78 kişi ağır hapis cezalarına çarptırılmış. Madenin sahibi ve hukuk temsilcisi müebbet hapse mahkûm edilmiş. Belediye başkanı ve vali de 14 yıl hapis cezası almış. Maden ise kapatılmış.

*

ABD’de de cezalar oldukça ağır. 1969’da çıkarılan yasalarla yaptırım iyice arttırılmış. Kanunda belirtilen standartları ihlâl eden ve bu ihlâli ölüme yol açan işverene, 250.000 dolar para ve 6 ay hapis cezası veriliyor. Sadece yalan beyan, rapor ve tutanak tanzimi için bile 6 ay hapis cezası söz konusu.
Mesela 2010 yılında Batı Virginia’daki Upper Big Branch madenindeki patlama. Ölen 29 madencinin ailelerinin her birine 1,5 milyon dolar (toplamda 209 milyon dolar) tazminat ödenmiş. Maden kapatılmış. Sahibi de 5 yıl hapis cezası almış.
Kanada ise daha çetin. 1992’de meydana gelen ve 26 işçinin ölümüne sebep olan Westray maden kazasından sonra, hükümet madeni mühürlemekle kalmamış. Cezaları da sıkılaştırmış. Buna göre maden şirketinin yöneticileri müebbet hapse mahkûm edilebiliyor. Güney Afrika’da da keza aynı şekilde.
Avustralya’da da cezalar benzer. Mesela Queensland eyaletinde sadece ölüm riski olan bir ihlâlde veya yaralanmada bile, maden şirketine 3 milyon dolar ve 5 yıla kadar hapis cezası verilebiliyor.

*

JAPONYA’da 1963’te 438 işçinin canını alan Omua maden faciası ise ülkede işçi hakları açısından bir devrim olmuş. Kazada şirket, işçileri kurtarmaya bile yeltenmezken ve o güne kadar ülkede işçilere hiç tazminat ödenmemişken... O kazada ilk kez işçilere devasa tazminat ödenmiş. Ve kazayla birlikte getirilen önlemler ve cezalar, işçi hakları açısından milât olmuş.
Son olarak: 2010’da Şili’de San Jose madeninde meydana gelen maden faciası. Madendeki çöküntüyle, 33 madenci 69 gün yerin 700 metre altında kalmıştı. Dava hâlâ devam ediyor. Hiç ölüm olmamasına rağmen kazadan hemen sonra Devlet Başkanı Pinera, Şili’nin madencilik denetleme kurumunun tüm üst düzey yetkililerini görevden aldı. Ülkede 18 madeni daha kapattı. 300’ünü de şartlar iyileştirilmezse kapatmakla tehdit etti.

*

TÜM bu bilgileri topladığım farklı kaynaklar, yani Türkiye’deki maden işçileri sendikaları, merkezi Cenevre’de bulunan Uluslararası Çalışma Örgütü ve IndustriALL adlı küresel işçi sendikası. Hepsi de aynı şeyin altını çiziyor: Yaptırımların hayati önemi. Giden canların telafisi elbet mümkün değil. Ama yukarıdaki örnekler gösteriyor ki, iki şey mümkün: O canların hesabının sorulması. Ve başka ölümlerin engellenmesi.
Şimdi hesap sorma zamanı.

Yazarın Tüm Yazıları