Davetkâr kaçak Agrilia

“Bazı tabakları kusurlu bulduysan not niye bu kadar yüksek” diye sorabilirsiniz. Cevabı, malzeme kalitesine verilen önem, başarılı tabakların düzeyinin çok yüksek olması ve başarısızların bile iyi tasarlanışı.

Haberin Devamı

Agrilia... Su’dan... Asma Yaprağı... Tesadüf mü bilmiyorum ama Alaçatı’da en iyi lokantalar hep Hacımemiş mahallinde odaklanmış. Kasabayı tepeden gören Alancha da buraya yakın.
Agrilia’yı ben nazlı bir güzele benzetiyorum. Sizden devamlı kaçıyor ama davetkâr bir şekilde. Devamlı mekân değiştiriyor. Siz, “Artık hiç şans yok” dediğiniz ve beklemediğiniz zaman birden karşınızda beliriveriyor. Hem de eskisinden daha güzel, daha cazip. Koklayıp dokunduğunuz ve dilinizi değdirdiğiniz zaman eskisinden daha olgun olduğunu düşünüyorsunuz.
Teşbihte hata olmaz derler. Zaten Agrilia’nın gerisinde bir hanım şef olsa bu tip benzetmeleri yapamazdım. Buranın sahibi ve şefi Melih Bey orta yaşlı ve ciddi bir insan.

* * *

Haberin Devamı


Bazılarından ‘aksi’ olduğunu duydum ama bizde işine saygılı lokantacılara bu deyim hep uygun görüldüğü için omuz silktim. Kendisiyle el sıkışmak ve merhabalaşmak dışında bir sohbetim de olmadı ama bazı genellemeler yapabilirim: Birincisi, işine saygılı. Lokantasına Obama ya da Putin gelse bile mutfaktan herkes yemeğini bitirine kadar ayrılmayacak bir şahıs. İkincisi, meraklı. İlk lokantası daha çok biftek üzerineydi ama o zamandan beri kendini devamlı aşmaya çalışan ve pencerelerini dünyaya kapamayan biri. Üçüncüsü de kesinlikle işini ve yemek yemeği seviyor (Merak etmeyin, görünüşünden belli olmuyor!). Sevdiği yemekleri pişiriyor.
Hep yeni tabaklar
Lokanta işletmek zor iş tabii. Herkesin beğeneceği yemekler olmalı. Kendi kendini yetiştirmiş biri olan Melih Bey’in lokantasında her seferinde yeni tabaklar buluyorum. Özellikle de sakatatların mönüye girmesi çok hoş.
Agrilia şimdi bir kez kaldığım ve sevdiğim Tashmahal butik oteline bitişik. Ağaçlı avluda tek bir kötü masa yok ve masalar birbirinden mesafeli. Gerçek ve eski Alaçatı havasını koklayabileceğiniz ve kendinizi her türlü hırçınlık ve olumsuzluktan uzak hissedeceğiniz bir mekân.
Melih Bey et yemekleriyle tanınıyor ama son zamanlarda hafızamda kalan en iyi deniz ürünlerinden ikisini burada tattım. Açıkçası yalnız olsam bu ikisi ve yanında soğuk bir beyaz ile bir ziyafet çekerim kendime. İlki, kalamar buğulama. Domates, limon, kimyon, taze çekilmiş karabiber ve rezeneli. Sakın suyunu içmeden geri göndermeyin. Acaba içinde biraz deniz ürünleri stok olduğu için mi bu kadar lezzetli? Kalamarlar da yerli. Yumuşacık. 22 TL.

* * *

Haberin Devamı


Ama belki daha da özel olanı granyoz balığı. Zerdeçallı ve deniz suyunda pişirilmiş yani deniz suyunda pose edilmiş. Bu yüzden hem yumuşak, hem sulu hem de denizin kokusu ve yağlı balık birbirini bütünleyince ortaya bir başyapıt çıkıyor. Bir de taze deniz börülcesi tabakta olunca iyotlu ve hafif kekremsi tat ve sert doku balığa çok yakışıyor. Neden balıkla deniz börülcesini mutlu şekilde evlendirmediğimiz benim aklımın almadığı bir konu. Melih Bey nihayet gönlümdeki gibi pişirmiş. Deniz suyunda pose olunca da tuzlamaya gerek yok. Üzerine azıcık taze çekilmiş kara biber yeter. 33 TL.
Seasoning yani lezzetlendirici baharatların bazen fazla kaçması belki Melih Bey’in yumuşak karnı. Örneğin enginar püresi ve arapsaçlı badem kokoreç harika bir fikir. Ama baharatlar biraz elden kaçmış. Şaraplık değil rakılık olmuş.
Başka başlangıç ve salatalar da deniyoruz. Buğday salatası siyez buğdayından. İnce kesilmiş domates, roka, üzüm şirkesi, sarmısak ve zeytinyağı. İyi. Asma yaprağında fesleğenli ve kuşüzümlü ızgara sardalye daha da iyi. Yapraklar bazen başka yerlerde olduğu gibi aşırı tuzlu değil ama ben çok iyi ve yağlı sardalye bulduğumda yaprağa sarmadan yemeyi tercih ederim.
Son olarak incir tatlısı
Diğer iki sakatat başlangıç, maalesef diğerleri ayarında değil. Greyfurt ve tatlı patatesle ciğeri birleştirmek iyi fikir ama ciğer çok pişmiş. Kuru. Balsamik sos ve reyhanla marine edilmiş işkembenin sosuna diyeceğim yok ama benim gittiğim gece işkembe yumuşacık değildi. Dokusu hafif lastikimsiydi.
Ama insan makarnaları tadınca bir-iki başarısız yemeği unutuyor. Alaçatı’da boş yere İtalyan lokantasına gitmeyin çünkü Agrilia’nın pastaları hepsinden iyi, şahsiyetli ve makul fiyatlı. Denediğim üçünü de sevdim ama birinci tavsiyem elde açılmış kalın papardelle. Al dente istediğim gibi. Enginar, beyaz şarap, antepfıstığı, günlük şut ve arapsaçlı. 28 TL. Adabeyi balığı (lipsöz), asma yaprağı, yeşil biber, chilli pepper ve beyaz şaraplı erişte lezzetli. 30 TL. Ama en az bu ayarda olanı dana füme, maydanoz, votka ve sarmısaklı elde açılmış tagliolini. 29 TL. Tavsiyem en az iki pasta ısmarlayıp paylaşmak.

* * *

Haberin Devamı


Yemek üstüne çok çok iyi bir incir tatlısı yedim. İçi taze bademle doldurulmuş ve biberli çikolatayla kaplanmış. Ama daha da özel olan ve ülkemizde hiç karşılaşmadığım, keçi peyniri tabağı. Üç peynir. Samanla muamele (afine edilmiş) görmüş olanı sıcak servis ediliyor. Asma yaprağıyla afine edilmiş olanı benim favorim. Sonuncusu erik marmeladıyla. Yanlarında da erik marmeladı servis ediliyor.

Yazarın Tüm Yazıları