Bozkırımdan manzaralar

Haberin Devamı

Bozkırımdan manzaralar
5 üzerinden 3 yıldız


Ken Loach’u, vakti zamanında ‘Umut vaat eden yönetmen’ sıfatıyla buluşturan ‘Kes’ (bizde ‘Kerkenez’ olarak bilinir), okul ve aile hayatı içinde bocalayan işçi sınıfına mensup uyumsuz bir çocuğun hikâyesini anlatır. Minik Billy bir kerkenezin eğitimi ve dostluğu üzerine adeta hayata tutunur. Genç yönetmen Kaan Müjdeci de ilk filmi ‘Sivas’ta benzer şekilde küçük bir çocuğun -fiziksel ve psikolojik olarak- alabildiğine sert bir coğrafyada tutunma ve dahi ayakta kalkma mücadelesine odaklanıyor. Öykünün kahramanı Aslan, okuldaki sergilenecek olan ‘Pamuk Prenses’ piyesinde kendisine ‘cüce’ rolü verilmesine içerliyor. Çünkü oyunda, ilgi duyduğu kızın karşısına ‘Prens’ olarak çıkmak istiyor. Kendi dünyasında bulamadığı saygıyı, ölmek üzereyken yanına aldığı dövüş köpeği Sivas sayesinde yetişkinlerin dünyasında arıyor. Sivas’ın ayağa kalkma çabası aslında biraz da onun da ayağa kalkması ve yetişkinliğini ilan etmesi anlamına geliyor; çünkü köpek yeniden ‘Dövüşçü’ kimliğine kavuşup ‘Şampiyon’luğa koşarken en büyük gururu Aslan yaşıyor.

Haberin Devamı

Bozkırımdan manzaralar

Müjdeci, ‘Sivas’ta yer yer belgeselci bir üslupla son derece heyecanlı ve gerçekçi sahneler yakalamış. Film, bizi, birçok bölümünde yaşanan anın ilk elden tanığı haline dönüştürüyor. Bu üslup, ‘Sivas’ın gezindiği dünyanın sert ve erkeksi koridorlarıyla birebir örtüşüyor. Öte yandan filmin en etkileyici yanı sanırım Aslan’ı canlandıran Doğan İzci’nin görmelere seza oyunculuğu. Minik yetenek, karakterinin haletiruhiyesinin hakkını neredeyse her karede vermeyi başarıyor. Umarım bu ilk filmin devamı gelir ve Müjdeci, bize yeni ve heyecan verici projeler ‘müjde’ler... Son bir not: Film, yönetmeninin ifadesiyle ‘Bozkırı en iyi anlatan kişi’ye, Neşet Ertaş’a adanmış...

Yazarın Tüm Yazıları