Aynı nehirde üçüncü kez yıkanırken

DAHA çok Alman Milli Takımı geleneğinde gelişen, teknik patronların bir tür usta-çırak ilişkisi mantığıyla yollarına devam etmesi ve o an koltukta oturanların miraslarını, zamanı gelince yardımcılarına devretme refleksi, bir nevi ‘sistemlerin devamlılığı’ meselesinin de bir ifadesiydi.

Haberin Devamı

Bu uygulamanın somut yansıması ise şuydu: ‘Batı Almanya dönemi’nde Herberger’den sonra yardımcısı Schön gelmişti, Schön’den sonra da onun yardımcısı Derwall... Herberger’in başlangıcı olan 1936’yı ana nokta olarak ele alırsak Derwall’in görevi bırakış tarihi 1984’e kadar tam 48 yıllık bir dilimi kapsıyor bu süre... Almanlar, takımı ‘Herr Derwall’den Beckenbauer’e emanet ettikten sonra bu uygulamadan vazgeçtiler; ta ki 2004’te Klinsmann’lı sürece kadar... ‘Jurgen Hoca’, 2006’ta ayrılınca yerine yardımcısı Löw geldi. Bizde ‘Stajyer’ olarak tanınan ‘Joachim Hoca’ da tam 8 yıldır Almanya’yı başarıyla yönetiyor.
Konunun bu topraklardaki yansımasına gelince: Bizde de böylesi bir uygulama var ama ‘usta-çırak’ şeklinde değil, dönüp dolaşıp aynı ‘usta’ya başvurmak şeklinde... Burada ‘usta’nın da adı belli; Fatih Terim... Birçok başarıda imzası bulunan Terim, an itibariyle 3. kez millilerin başında (tıpkı Galatasaray kariyerindeki gibi)... Her ne kadar ‘felsefe’ denen disiplin, Herakleitos üzerinden aynı nehirde ikinci kez yıkanmanın zorluklarına işaret etse de ‘Fatih Hoca’ sayesinde bu toplumun futbolu aynı suya 3. kez kez girer çoğunlukla...
Üçüncü serüvenin şimdilik en parlak sayfası olması beklenen Euro 2016 serüveninin ilk ciddi adımı, malum geçen hafta atıldı ve İzlanda deplasmanında alınan 3-0’lık mağlubiyet büyük bir hayal kırıklığı yarattığı gibi yakın geleceğe dair de umutsuzluğa neden oldu. Hoş Terim’in kariyerine bakıldığında 2000’de Galatasaray’ın başında yaşadığı ‘UEFA Kupası Şampiyonluğu’ dahil, başarıyla sonuçlanan birçok maceranın ilk adımında hüsran dolu sonuçları görürüz (‘Üçüncülük’le biten ‘Euro 2008’, 2-0’lık Portekiz mağlubiyetiyle başlamıştı).

Haberin Devamı

CEVAPLAR ÇEK MAÇINDA

Zaten futbol, özellikle bizde, anlık sonuçlarla sevilen, baş tacı edilen bir spor ve diyelim ki bir sonraki adım olan Çek Cumhuriyeti maçında alınacak bir galibiyet, şimdinin kötümser havayı dağıtacağı gibi kalemini çoktan sivriltmiş yazı-çizi erbabını da ‘destan’ metinleri döktürmeye itecek...
Neyse, 10 Ekim’de evimizde oynayacağımız Çek Cumhuriyeti maçı tüm bu soruların karşılığını bulacağı bir maç olacak. Galibiyet ‘Yola devam’, beraberlik ‘Biraz daha bekleyelim’, mağlubiyet de ‘Havlu attık’ anlamına gelecek...
Ama bütün bunlar ülkedeki futbol anlayışının, mantalitesinin, adalet ve vicdan duygusunun yenilenmesine, değişmesine, yeni adımlar atılmasına elbette katkıda bulunmayacak; bu topraklarda bu oyun çok uzun bir süredir ‘kaos’ sözcüğüyle ele alınıyor, uzun bir süre de alınmaya devam edecek gibi gözüküyor...


Yazarın Tüm Yazıları