Putin’in zor dönemeci

Önceki gün, okuduğum bir yorumda özetle şöyle denilmişti; Rusya’daki krizde Putin yara almaz, tersine güçlenir.

Haberin Devamı

Çünkü çıkıp, ‘yabancı düşmanlığı ve dış güçler’ temalı konuşmalarla destek bile kazanabilir.

İşler bozulunca sanki ülkeyi yıllardır başka biri yönetiyormuş gibi ortaya çıkan tüm otokrat liderler gibi Putin de dün aynen şunu söyledi; “Merkez Bankası ve hükümetten, döviz piyasasındaki spekülatörleri temizleyecek önlemler almasını istedim”. Oysa sorun o kadar da ‘bir avuç spekülatörün’ işi değil.

Kamuoyu yoklamalarında yüzde 70’in üzerinde destek gören Putin’in ağzından bu sözleri döktüren durum; Rus rublesinin son altı ayda dolara karşı hızlı değer kaybı. Rus ulusal parası, Haziran’da dolara karşı 30 ruble seviyesinden önceki gün 55’e vurdu. Yani altı aydaki kur artışı yüzde 80’i geçti.

Rusya, küresel bol likidite dalgasında, yapısal ekonomik zaaf ve sorunlar ile demokratik bir hukuk ülkesi olamamanın sonuçlarını örtebildi; ta ki, Ukrayna’yı işgal ve Kırım’ı ilhak edene kadar, petrol fiyatları düşene kadar. Devamında ABD ve Avrupa’dan gelen ticari ambargo ve finansal kısıtlamalarla ekonomisi izole olmaya başladı. Eylül başlarında, Çin ekonomisinde kayda değer bir yavaşlama beklentisinin egemen olmasıyla petrol fiyatları sert biçimde düşmeye başlayınca, ihracatı ve bütçesi buna bağlı olan Rusya’ya ve ekonomisine dair bakış hızla olumsuza doğru değişti. Rublenin değer kaybı bunların sonucu gerçekleşti.

Haberin Devamı

Dün ithal ikamesi planlarından bahseden Rus lider, tüm ekonomik ve siyasal adımların ve hataların sonuçlarını, demokratik hesap verilebilirlik mekanizmalarının olmadığı ya da felç edildiği ülkelerde olduğu gibi dış güçlere ve bir takım spekülatörlere yüklüyordu.

Bunu diyordu da, ilave olarak da, yurtdışında tutulan paraların ülkeye gelmesi için de ‘sermaye affı’ öneriyordu. Sadece bu yıl içinde ülkeden kaçan sermayenin kabaca 100 milyar dolar olduğu ülkenin liderinin sorması gereken soru; bu paraların neden ülkeyi terk ettiği olmalıydı. O nedenler ortadan kalkmış mıydı ki, afla dönecekti?

Putin’in dün yaptığı konuşmanın öncesinde, mali çevrelerde Rusya’nın sermaye kontrolüne giderek yaklaştığı konuşuluyordu.

Haberin Devamı

Son 15 yılda yüksek seyreden petrol fiyatlarının katkısıyla, Rusya’da kişi başı milli gelir 2000’deki kabaca 4 bin dolardan 2013’de yaklaşık 7 bin dolara gelirken, işsizlik de yüzde 10’lardan yüzde 6’lara düştü. Tılsım bütçede ve onun kaynağında.

2013’de 280 milyar dolarlık petrol ihracatı yapan Rusya’nın, düz bir hesapla; bu yıl da aynı miktar ihracat yaparsa petrol fiyatı da 2015 boyunca ortalama 65 dolar olursa geliri 170 milyar dolara gerileyecek. Milli gelirinin yüzde 5’i gibi yüksek bir kayıp.

Rusya bütçesinde, petrole bağlı gelirler toplam gelirlerin yüzde 45’ini oluşturuyor. 2015 bütçesi hazırlanırken, tüm yıl için varsayılan petrol fiyatı 100 dolar/varil olarak dikkate alınmış. Oysa 65-70 dolarlık bir fiyat tüm yıl boyunca devam ederse ya bütçe harcamalarında kesinti yapılmak zorunda, ya da rezervler eriyecek. Bu erimenin en az 75 milyar doları bulabileceği not ediliyor. Rusya Maliye Bakanı Anton Siluanov’a göre, düşük fiyatlar Rus ekonomisine 90-100 milyar dolara mal olabilecek. Ki bu tablo kısa vadede dahi olsa sürdürülebilir değil.

Haberin Devamı

Çünkü Rusya’nın döviz rezervleri 420 milyar dolara düşmüş durumda. Sadece aralık ayı içinde yapılacak dış borç geri ödemesi 35 milyar dolar. Brüt dış yükümlülükler ise 680 milyar dolarda. Kısa vadede vadesi gelecek borçların ise en fazla 150 milyar dolar olduğu not ediliyor. ABD ve AB’nin kısıtlama ve ambargoların sürmesi, daha da sıkılaştırması halinde, sermaye çıkışı da hızlanırsa krizin derinleşmesi ve sorunların giderek daha fazla içeriye yansıması kaçınılmaz.

İşte Putin’in kendine ortak arama çabasının arka plan görüntüsü bu.

ugurses@hurriyet.com.tr

Yazarın Tüm Yazıları