OHAL’de indirim

TÜM bu olan bitenden en başta ekonomi yönetiminin endişeleniyor olması gerekirdi. Çünkü bu haliyle gidişat; Türkiye’nin zaten askıda olan tek yatırım sınıfı kredi notunun düşüşüne yakınlaştırıyor.

Haberin Devamı

Başta Cumhuriyet olmak üzere eleştirel yayın yapanlara, muhalif basına yönelik OHAL göz altıları hemen şunu akla getiriyor; Türkiye’de kurumsal yapının, güçler ayrılığının iyiden iyiye çökmüş olması. İktidarın diğer anayasal güçleri çöpe atmış olması. Muhalif bulduğuna ‘örgüt üyesi olmadan yardım’ suçlamasıyla derdest etme bunun örneği.

 

Malum Moody’s Türkiye’nin notunu 23 Eylül günü yatırım sınıfından spekülatif gruba indirmişti. Elde kalan tek yatırım sınıfı kredi notu Fitch’e aitti; o da, 19 Ağustos günü Türkiye’nin görünümünü negatife çekmişti. O gün yapılan açıklamada, bunun nedenleri ve potansiyel not indirimi veya not artırımını tetikleyecek unsurlar da açıkça yazılmıştı.

 

Haberin Devamı

Fitch’in durum değişmezse ya da kötüleşirse not indirimine uzanacak ‘negatif izleme’ kararının birkaç gerekçesi vardı. Yüksek derece biçilen ve en başta gelen unsur olarak şuna vurgu yapılıyordu; son dönemde erozyona uğrayan kontrol ve denge mekanizmalarının geleceğinin darbe girişimi sonrasında ne olacağı belirsizdi. İkincisi de güvenlik kaygıları ile ekonomiye olumsuz etkisi olacak politik istikrarsızlık idi. Reformların zayıfladığı ama Merkez Bankası ve bankalar faiz indirme baskısının arttığı not ediliyordu.

 

Fitch’i kredi notunda negatif izlemeye geçiren bu kaygıları güçlendirecek bir süreç yaşanıyor. Ne Meclis, ne de yargı işler konumda değil; yürütme, yasaları kendi yazıyor ve uyguluyor, suç ihdas ediyor. Anayasal denetimin fiili olarak altı boşaltılmış durumda.

 

OHAL kaldıracını ‘kullanışlı bir araç’ olarak eline alan hükümet, tüm bu not kaybına dair ‘tetikleme’ unsurlarının gerilimini artırıyor.

 

Dış finansman kanalları daraldıkça, ekonomi iyiden iyiye yavaşladıkça bankalar üzerine baskı artıyor. Daha fazlası ‘ikna odaları’ kuruluyor; kabinenin bakanı, ‘piyasa şartlarına müdahale etmeden’ birebir görüşerek faiz indirimi istediklerini açıklıyor. Banka genel müdürleri, ‘itirafçıların pişmanlık açıklaması’ gibi özveride bulunmaya karar verdiklerini, faizleri düşürdüklerini açıklıyor. Sahi OHAL’de kim ‘düşüremeyiz’ diyebilirdi? ‘Örgüt üyesi olmadan örgüte yardım’ suçunun icat edildiği ülkede, banka genel müdürleri “hayır” mı diyebilecekti?

 

Haberin Devamı

İşin doğrusu; kötü ekonomik koşullardan dolayı bankaya kredi borcunu ödeyemeyen ve zor duruma düşen kişi ya da kuruluşların hiddetini, bankaları düşman ilan ederek onlara yönlendirme başarısı kayda değer. Zira siyasetin ve ekonomi politikasının başarısızlığını dışsallaştırmak ve hedef şaşırtmak için etkili bir tribün yöntemi bu. Ama kredi notunu belirleyenlere anlatılabilecek bir durum değil. Faiz indirim baskısı, 1994’te olduğu gibi not indirimiyle sonuçlanmaz umarım.

 

Son dönemde fon fazlası olmayan bankalara, “Bankalar paranın turşusunu mu kuracaklar?” sözleriyle baskılar arttı.

 

Oysa bu konuda baskı yapan siyasetçiler Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya’ya sorsalar; çok uzunca bir süredir bankaların Merkez Bankası’ndan borçlandıkları para tutarının 100 milyar TL civarında olduğunu öğrenecekti.

 

Haberin Devamı

Sanırım Ankara’da siyasetçilerin, bankaları ‘dövmek’ yerine, bankaların kaynaklarının neden daraldığına ve uzun vadeli sermaye girişine nasıl kapı açılacağına, demokratikleşme ve hukukun üstünlüğünün nasıl tesis edileceğine kafa yormaları gerekiyor.

 

100 birimlik mevduata karşılık 117 birim kredi vermiş durumda olan bankaların, bu tabloda ‘turşu kuracak’ halleri pek yok. Hele ki TL mevduat-TL kredi oranında daha da vahim bir tablo var; toplanan 100 TL mevduata karşılık 136 TL kredi vermiş durumdalar.

 

Bankaların verdikleri kredilerin toplamı yurtiçi kaynakları aştığından, fark yurtdışı kaynaklarla kapatılıyor. Özellikle son birkaç yıldır sermaye girişlerindeki daralma bankaların oyun alanını da daraltıyor. “Turşu kuracak” ilave likidite yok.

 

Haberin Devamı

Bu tabloya karşın, “mevduat faizlerinde sağlanacak düşüş, kredi faizlerinde de düşüş getirecek” diyen siyasetçi bankacıları nasıl ‘ikna’ ediyor dersiniz? OHAL ise evet.

Yazarın Tüm Yazıları