FED’in gerisinde kalan TCMB

FED kararından sonra bizim Merkez Bankası’nın ‘koşa koşa’ yaptığı ilk iş ne oldu dersiniz?

Haberin Devamı

Kendisinde tutulan dolarların faizini yukarı çekmek oldu. Zorunlu karşılıklar için bankalar Merkez Bankası’nda dolar tutuyorlar; bu, Merkez Bankası’nın toplam döviz rezervlerinin yarısı ediyor. 116 milyar dolarlık altın ve döviz rezervinin kabaca 60 milyarı, dolar cinsi karşılıklardan oluşuyor. Bu dövizlere Merkez Bankası faiz ödüyor. FED kararı ertesinde dün sabah, ödenen faizi yüzde 0.24’den yüzde 0.49’a yükseltti. Amaç ne derseniz oldukça basit; faiz farkı ortaya çıktığından eldeki dolarların kaçmaması. Peki ya TL ile açılan faiz farkı ne oluyor?


İlk iş olarak ‘koşa koşa’ dolar faizini yükseltmek, ilk ağızda içeriye ‘dolarlarıma sahip çıkıyorum’ mesajı vermekten başka bir sinyal etkisi vermez.


Merkez Bankası kendi evine kira rayici belirlemek yerine, komşu eve kira rayici tayin ederek nemalanmak isteyen ev sahibine benziyor.

Haberin Devamı


Bir merkez bankasının, ‘koşa koşa’ yapacağı iş kendi bastığı paranın değeri ile ilgili konular olmalıydı. FED kendi bastığı paranın faizini ayarlıyor. Dün faiz artırım kararından sonra herhalde bizim merkez bankasından başka bir merkez bankası örneği yok; kendi parasından önce, başkalarının bastığı paranın faizini kendi ülkesinde ayarlayan.


İşin dramatik tarafı şu; içeride yıllık çekirdek enflasyonun ana eğilimi yüzde 9’ların üzerinde seyrediyor, Merkez Bankası’nın uyguladığı resmi faiz yüzde 7.50, piyasaya sürdüğü paranın ortalama faizi yüzde 8.75 civarında. Ağustos ayından bu yana, ‘para politikasını normalleşeceğiz’ denilen şey de; resmi faizi yüzde 7.50’den ortalama faiz yüzde 8.75’e getirmek.


Merkez Bankası’nın ima ettiği bu ‘normalleşme’, cari enflasyon koşullarında hala normalden uzakta. Ayrıca, FED’in ‘davul-zurnayla’ gelen faiz artırımını, ‘önce FED yapsın da biz de öyle normalleşelim’ tarzında beklemek, hala araya 5 gün koymak kadar anlamsız bir rahatlık ‘normalleşmenin’ ruhuna uygun olabilir mi?


Resmi faizi efektif fonlama faizine getirecek iseniz; FED açıklamasından sonra Perşembe sabahı bunu ilan eder geçer giderdiniz. Çok belli ki; faizi, fiili olarak bulunduğu seviyeden tabelaya taşımak bile ciddi biçimde ‘sendrom’ yaratıyor.

Haberin Devamı


Türkiye’nin ekonomi politikası hala bir faiz takıntısına tutsak kaldı. Kimse kusura bakmasın, AB ile açılan 17. Fasıl’da Merkez Bankası’nın bağımsızlığının güçlendirilmesi için atılması beklenen adımların fiili bir bağımsızlık sağlamayacağını masanın AB tarafında oturanlar da farkında.


İşte bu yüzden ‘kulağı tersten gösterme’ hali olabildiğince baskın biçimde varlığını sürdürüyor. Merkez Bankası kendi bastığı paranın faizini ayarlayamadığı için, ayarlamak için elini bile hareket ettiremediği için, başkalarının bastığı paranın faizine el atıyor.


Sorarsanız gayet dolambaçlı bir açıklamayla şöyle ‘ikna edilmeye’ çalışılmanız olası; ‘biz doların faizini yükselterek bu dolarların Merkez Bankası’nda kalmasını sağlıyoruz. Bu da rezervlerimizin yüksek gösterilmesine ve döviz kuru konusunda kaygıların kötüleşmesini engelliyor. Bunun sonucu da, TL’nin değerinin aşırı düşmesine fren koyuyoruz.’

Haberin Devamı


FED bu ay yumuşak bir biçimde başladığı sıkılaştırmayı, ilerleyen zaman içinde olası bir güçlenen enflasyon görünümünde daha da sıkılaştırırsa bizim gibi buna ayak uydurmada geride kalanlar etkilenecek. Sorun şu ki; uzun vadeli sermaye girişi yerine kısa vadeli sermayeye dayalı bir finansman modeline kaldık, bunu kırmak için gereken reform gayretlerini de temenni bulutuna gömdük. Kısa vadeliye kaldık ama bunun asgari gereklerini bile faiz takıntısına heba ediyoruz.


Sonuç yine aynı ‘dersi’ tekrarlamaya gelecek, iniş çıkışlı bir ekonomik büyüme ve çalkantılı bir mali piyasayı konuşmaya devam edeceğiz. Bedeli, reel kesim şirketlerine ve girişimcilerin başına patlayacak.

 

 

Haberin Devamı

ugurses@hurriyet.com.tr

Yazarın Tüm Yazıları