Almanya’nın ‘baş ağrısı’: Deutsche Bank

ALMAN bankacılık devi Deutsche Bank’ın başı belada.

Haberin Devamı

 

Hisseleri hızla düşüyor. Oysa 2008 krizi öncesinde en önde gelen bankalardan biriydi. “Deutsche Bank Avrupa bankacılığının ‘Mercedes S’iydi; şimdi Volkswagen Polo’dan biraz fazlası”. Bir uzman Euromoney’e böyle özetliyor durumu.

 

Bundan çeyrek yüzyıl önce Alman bankacılığının amiral gemisi Deutsche Bank’ın Frankfurt’taki ikiz kulelerindeki ‘karargahına’ girerken çok heyecanlıydım. Orada olma amacım, Merkez Bankası’nın rezerv yönetimi açısından Alman tahvil piyasasını daha fazla öğrenmekti. Burası Avrupa finansal piyasalarının ‘imparatorluğu’ idi. 90’lı yılların başlarında klasik bankacılığı geride bırakıp, daha çok yatırım bankacılığına, yani menkul değer ve türev piyasasına dalmıştı. Bu alanlarda uzun süre Kıta Avrupası’nın lideri oldu. Bende kalan; çok profesyonel kadroları ve geniş bir dağıtım sistemleri vardı. Ama piyasa lideri olmanın getirdiği bir de aşırı güven.

 

Haberin Devamı

Aynı kulvarda olan Lehman Brothers da, kuralları, aklı ve matematiği aşan güven ve hırsla 2008’de battı;  küresel krizin pimini çekti.

 

Deutsche Bank’ın başının belada olmasının nedeni, küresel kriz ve özellikle 2011 Yunanistan krizi sonrasında derinleşen sermaye yetersizliği ve sonrasındaki gelişmeler; bankaya kesilen para cezaları ve de Alman hükümetinin bankayı kurtarma konusundaki isteksizliğinin kamuoyuna sızması. Son olarak da, aynı zamanda büyük bir saklama ve takas bankası olması nedeniyle; bazı büyük fonların, varlıklarını ve nakit paralarını bankadan çekme kararı bu düşüşü hızlandırdı. Banka, saklamada kalan müşterilerin sayısının hala 800’ü aşkın olduğunu açıklasa da, hisse fiyatları hızla geriledi.  

 

Bankanın hisse fiyatı 10 Euro civarına düştü; bu, bankanın borsa değerinin 14 milyar Euro olduğunu söylüyor. Türkiye’nin büyük bankalarının borsa değerinin kabaca 10 milyar Euro olduğunu anımsatalım.

 

Haberin Devamı

Deutsche Bank’ın hikayesi, klasik bankacılıktan 1990’lı yıllarda hızla yatırım bankacılığına kaymasıyla başlar.

 

Her ‘hızla yükselirken başı dönen’ kurumun başına gelendir Deutsche Bank’ın başına gelen de. Mart ayında Euromoney’de yayımlanan kapsamlı dosyada yer alıyordu; 90’lı yıllarda banka hızla büyürken, riskler hızla bilançoya konulup, dağıtım kanalına yayılırken operasyonel taraf aynı hıza erişememiş. Örneğin, maliyet sorunu varsa buna banka yönetimince verilen yanıt her zaman; ‘hasılatı büyüt’ şeklinde olmuş.

 

HIRS ALMAN DİSİPLİNİNİ AŞTI

Peki neden bu duruma geldi? Nedeni, aşırı kaldıraçlı piyasalarda olağanüstü bilanço yükü biriktirmiş olması; hisse senedinde, türev piyasasındaki kaldıraçlı varlıklarda fazlasıyla risk taşıyordu. 2008 krizinda Lehman Brothers’ı batıran nedenlerin çoğu Deutsche’de de var. Sorun, 2008 krizi ile çöken kaldıraçlı finansal yapı, yatırım bankacılığını hızla küçülttü. Deutsche’nin derdi de bu. Gelirler düşerken, maliyetlerini aynı hızla küçültemedi. Bankanın sermayesi eridi.

 

Haberin Devamı

Deutsche Bank, küresel krizle birlikte düşüşe geçti. Bankanın hisse fiyatı, en yüksek küresel kriz öncesinde 2007’de bugünkünün 8 katı; 80 Euro idi. Kriz sonrası 2-3 yıl boyunca 40 Euro, Yunanistan krizi sonrasında ise 30 Euro civarında seyretmişti.

 

Sadece küresel kriz değil, bu krizin devamında finansal sistemdeki ‘bağırsakların ortaya dökülmesiyle’ de başı belada. Hem dünyada birçok sözleşmede referans alınan libor faizlerinin ‘ayarlanması’ skandalından 2.5 milyar dolar ceza aldı,  hem de ABD’de ipoteğe dayalı menkul değer piyasasındaki işlemleri ve müşterilerine pazarladığı ürünlerle ilgili 14 milyar dolarlık ceza. Bunun düşürülmesi için pazarlıklar yapılıyor. Ancak, sonuçta sermayesini eritecek.

 

Haberin Devamı

Son haklı bir açı da Almanlardan; negatif faiz ortamının bankaları zayıflatacağını başından beri savunuyorlardı, Deutsche’nin hikayesini zorlaştıran bir unsur da bu oldu. 

 

DEUTSCHE’Yİ MERKEL KURTARMAZ

 

Deutsche Bank Avrupa’nın Lehman Brothers’ı olur mu? Şimdilik görünen olmayacağı yönünde; hem 2008 likidite koşullarının çok çok üzerinde bir likidite var, hem de son 8 yılda çokça karşılaşılan batış hikayeleri ile riskler daha yönetilebilir hale geldi. Kaldı ki; bankanın kendisi açıklıyor ki likiditesi 215 milyar Euro seviyesinde.

 

Peki bankanın batması konusunda potansiyel olarak hala olasılık varsa Merkel’in Almanya’nın bankacılıkta amiral gemisi olan Deutsche Bank’ı kurtarma niyeti var mı?

 

Haberin Devamı

En yakın örnek Güney Kıbrıs bankaları battığında yapılanda saklı. Merkel o dönemde katı biçimde, bankaların zararının karşılanmasında; tahvil borçlanması ve mevduat olarak bu bankalara borç verenlerin de üstlenmesi konusunu savunmuş, sonuç da öyle olmuştu. Mevduatlar iskonto ile ödendi. Deutsche Bank meselesinde de aynısını yapacaktır.

 

2008 krizinin sadece ertesindeki yılda tüm dünyaya getireceği ekonomik durgunlukla atlatılacağını düşünenler yanıldı. Deutsche Bank sorunu bize krizin bitmediğini  hatırlatıyor. Avrupa’da politikacılar çözüm getirecek kararları alamadığından, merkez bankaları ile zaman kazanılmaya çalışılıyor. Ama bunun da sonuna yaklaşılıyor. 

 

 

Yazarın Tüm Yazıları