Bahar esintisi

Sanırım bu yıl bahar geçmiş yıllara göre biraz daha geç geldi.

Haberin Devamı

Gerçi merhum Alparslan Türkeş’in 4 Nisan 1997 yılındaki cenaze töreninde yağan tipi halindeki kar, Ankara’da o dönem gazetecilik yapan birçok meslektaşın aklından çıkmaz. Ancak 10 Nisan’da kar yağdığına ben ilk kez bu yıl şahit oldum. Elbette yaşı ilerlemiş olanlar hep anlatırlar, “Ankara’ya ocak ve şubatta inen kar mayısın sonuna kadar kalkmazdı” diye. Ama son birkaç gündür yaşadığımız güneşli havalar baharın artık geldiğinin müjdecisi. Madem bahar havası yaşıyoruz, madem başımızda bahar esintisi var, istedim ki sizi de dışarıya çıkarıp küçük çaplı bir sanat turu yaşatayım.

“VARLIK”IN KAPAĞI


Biliyorum şimdi bazıları hemen başlayacaktır, “Yine Gökçebağ’ı yazıyor” diye. Onların ağzına bakarsanız, her hafta bu köşede Yalçın Gökçebağ var. Allahtan günümüzün dijital dünyasında arşivler ortada. Bilgisayara bir dokunuşla her şey ortaya dökülüyor. Bu nedenle birazcık insaf. Yalçın hoca, kendisiyle ilgili önemli bir etkinlik için çalışmalarına hız vermiş durumda. Bunun ne olduğunu zamanı geldiğinde yine burada duyuracağım. Armoni Sanat Galerisi’ne gittiğimde, Gökçebağ, “Bak sana ne göstereceğim” dedi ve elinde Şubat 1968 yılına ait Varlık dergisiyle geldi. Derginin kapağını hocanın o zaman yaptığı harika bir baskı çalışması süslüyor. Gökçebağ, “Eserlerim birkaç kez daha Varlık’a kapak olmuştu. Ama alışveriş yapılan bir internet sitesinde bunu görünce hemen aldım” dedi.

YURDANUR SÜRPRİZİ

Şahsi fikrim olarak belirteyim, sergileriyle ilgili en iyi duyuruyu yapan galeri, Soyut. Gelecek davetiyeyi beklemeden ne olup bitiğini web sitesinde görebiliyorsunuz. Galeri Soyut’ta ne var ne yok diye bakarken, 25 Nisan’da Türkiye’nin en önemli heykeltraşlarından Metin Yurdanur’un sergisinin açılacağını öğrendim. Yurdanur’un ne kadar önemli bir heykeltraş olduğunu anlatmak için Soyut’un web sitesinde yer alan tanıtımdan bir bölümü buraya aktarıyorum:
“Metin Yurdanur, 1951 yılında Sivrihisar’da doğdu. Çocukluk ve gençlik yıllarını burada, üç bin yıllık Frigya, Roma ve Selçuklu uygarlıklarının kalıntıları arasında geçirdi. Babasının demir atölyesinin bahçesinde bulunan 19. ve 20. yüzyıllara ait antika niteliğindeki materyallerle oyunlar oynadı. Binlerce yıllık tarihi eser ve antikaların etkisiyle üç boyutlu formlara ilgi ve sevgi duymaya başladı. Üniversite aşamasında, sanatla ilgili bir bölümü seçmesi bu temele dayandırılabilir. Yurdanur, 1972 yılında Gazi Eğitim Enstitüsü Resim-İş Bölümü’nden mezun oldu. 1972-1978 yılları arasında öğretmen okulu ve liselerde öğretmenlik, 1978-1981 yıllarında Gazi Eğitim Enstitüsü Resim-İş Bölümü’nde modelaj öğretmenliği yaptı. 1979 yılında Ankara Belediyesi’nin ‘Kentin plastik unsurlarla donatılması projesi’ kapsamında, gelen talep üzerine çeşitli heykel tasarımları hazırladı. Bunlar bugün Abdi İpekçi Parkı’ndaki ‘Eller’, Gar Meydanı’ndaki ‘Miras’, Batıkent’teki ‘Dayanışma’dır. 1981 yılında serbest çalışmaya başlayan sanatçının dünya çapında 100’den fazla heykeli bulunmaktadır. Bunlardan bir kısmı Almanya, Japonya, Macaristan, Libya, Türkmenistan, Moğolistan ve Küba’da bulunmaktadır. 2005 yılında Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi yerleşkesinde 50’den fazla heykelden oluşan ‘Ben Anadoluyum, Ben Cumhuriyetim, Ben Halkım’ adlı bir yıl süreli sergiyi açtı. Geleceğe yönelik projeleri arasında, Sivrihisar’da eserlerinin sergileneceği bir heykel müzesi açmak bulunmaktadır. Amaçlanan; eski parlak günlerinin anısına, ilçeyi ve tarihini tekrar canlandırmak, tanıtmak ve sanata olan ilgiyi arttırmaktır. Sanatçıya ait olan bu konak, tescilli kültür varlıkları listesindedir ve restorasyonu tamamlanmak üzere olan Surp Yerrortutyun Kilisesi’nin yanında bulunmaktadır.” Yurdanur’un yanısıra Peruze Hamurcu’nu resimleri de aynı tarihten itibaren Soyut’ta sergilenecek.

CENNET VE GÜNAHLAR

Peker Sanat Evi’nin nisan ayı konuğu ressam Mehmet Ali Doğan. Aynı zamanda Birleşmiş Ressamlar ve Heykeltraşlar Derneği Başkanlığını da yapan Doğan’ın 4 Mayıs’a kadar sürecek olan 23. kişisel sergisi “Cennet ve Günahlar” adını taşıyor. Sanatçı, sergisinde insanın doğayı hor kullanmasını ve tahrip ederek yeryüzünü her şeyden önce kendisi için yaşanılmaz bir hale getirmesini sorguluyor. Sanatçı bu sorgulamayı tuvale yansıtırken ağaç formlarını bir metafor olarak kullanıp, şehir görüntüleri ve siluetleri tercih etmiş. Resimlerinde yamuk, kare, dikdörtgen gibi, kendisi için temiz ve saflığın göstergesi olan alanlara, hayallerini işlemiş. Kıvrımlar halinde ve kimi yerde düz çizgi biçiminde kullandığı ve kendisi için “hayat çizgisi” olarak tanımladığı renkli konturlar; insanın dünyadaki hayat mücadelesini, iyilik ve kötülük kavramlarının yanı sıra insanlığın var olma ve yok olma sürecindeki samimiyetini, insanın doğa ile paylaşımını sorguluyor.

HİPERREALİST RESİMLER


Arda Sanat’ta ise Türkiye’nin önemli hiperrealist ressamlarından Hikmet Karabulut’un eserlerini görmek mümkün. 12 Mayıs’a kadar sürecek sergide özellikle natürmort çalışmalar öne çıkıyor. Portre ve peyzaj çalışmaları da sergide yer alıyor.

KENTTE NE VAR?

Haberin Devamı

Zafer Gençaydın-25 Nisan’a kadar (Galeri Akdeniz/Yıydızevler), Zeki Serbest-25 Nisan’a kadar (Sevgi Sanat/Çankaya), S. Mehmet Buçukoğlu-4 Mayıs’a kadar (Platform A/Taurus AVM), Neşe Üçer-10 Mayıs’a kadar (RC Art/Bilkent), Erkan Geniş-25 Nisan’a kadar (Medya Sanat/Çankaya), Abdurrahman Kaplan-30 Nisan’a kadar (Krişna Sanat/Çankaya), Bedri Karayağmurlar-27 Nisan’a kadar (Sepa Sanat/Ümitköy), Derya Yıldız-31 Nisan’a kadar (Turkuvaz Sanat/Çankaya).

Yazarın Tüm Yazıları