Nereye Sarraf

SOMA’nın acıları sürerken açıklandı biliyorsunuz. Rıza Sarraf’ın yurtdışı çıkış yasağı kalktı.

Haberin Devamı

Amerikan Hazine Bakanlığı’ndan üst bir yetkiliyle geçen ay görüştüğümüzde söylemişti. İran Hükümeti’nin uluslararası yaptırımları delen Babek Zencani’yi halen hapiste tutuyor olmasını sorduğumda, “Yaptırımların bu çapta sonuç verdiğini görmek bizim için de sürpriz oldu” dedi.
Kim bekliyordu ki! İran’da geçen ağustos Ruhani Cumhurbaşkanlığını devralınca, ülkenin Amerika’yla masaya oturacağını kim tahmin edebilirdi!
Sarraf serbest dolaşırken, yeni İran’ın bugün Washington’dan nasıl gözüktüğünü bölgedeki ülkelerden birinin temsilcisi görüştüğümüzde çok güzel özetledi: “Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda mart ayında yapılan oylamaya bakın. Kırım’daki Rusya yanlısı referandumun tanınmasını reddeden o tasarıya normalde evet demesi beklenen İsrail’le normalde sırf ABD istiyor diye hayır diyeceği düşünülen İran’ın ikisi de çekimser kaldılar. İsrail Washington’dan uzaklaşıyor, İran Washington’a yaklaşıyor.”

*

SÜRECİN Türkiye’yi de ilgilendiren iki boyutu var. Birincisi yaptırım meselesi. İran’dan sonra Ukrayna’dan Sudan’a artık hemen her krizde gördüğümüz, yaptırımlar artık uluslararası ilişkilerin en önemli araçlarından biri haline geldi. Silah yok. Asker yok. Ama sadece karaliste kararlarıyla bir ülkeyi sıkıştırmak Amerika için artık zor değil.
Peki uygulamada Türkiye nerede? En son üst düzey bir Türk Dışişleri yetkilisinden öğrendiğim, Türkiye’de ne akademi dünyasında ne de Dışişleri kadrosunda yeterli yaptırım uzmanı var. Yaptırım rejimi nasıl tasarlanır, nasıl uygulanır, Ankara bunlara halen uzak.
Ki yaptırımlara gelinceye kadar en son Suriye’ye uygulanan tek taraflı silah ambargosuna bakın. Ambargo var. Ama 9303 ihracat kodlu av silahları, 9304 kodlu kurusıklar, 9306 kodlu bombalar serbest. Soran olursa da, “Silah ambargosu uyguluyoruz!”

*

İKİNCİ ve daha önemli konu... Normalleşme süreci devam ederken, İran’la Batı ülkeleri arasında özellikle yolsuzlukla mücadelede güçlü bir işbirliği yaşanıyor.
Bunu iki hafta önce katıldığım, karaparayla mücadele için dünyanın her yerinden gazeteciler, avukatlar ve devlet görevlilerinin bulunduğu üç günlük bir offshore konferansında fark ettim. Batı ülkelerinden bir uzmanla konuştuk. Sarraf’ın İran’la yaptığı ticarette kullandığı iki bankanın tespit edildiğini söyledi. “Belge var mı” dedim. “Hiçbir şüphe yok” dedi. Bankaların ise Rusya’daki Tempbank ve Azerbaycan’da çok bilinen bir banka olduğunu söyledi.
Konuşmamızdan üç gün sonra da, Amerikan Hazine Bakanlığı, 8 Mayıs’ta Tempbank’ı Esad Rejimi’ne destek olduğu gerekçesiyle karalisteye aldı. Azeri bankası için henüz resmi bir karar olmadığından adını yazmıyorum.

*

BUNDA İran’la yürütülen işbirliğinin nerede olduğuna gelince... Onu da Hazine Bakanlığı’nın duyurusunu yaptığı karaliste kararıyla aynı gün görüştüğüm, üst düzey bir kaynağım açıkladı.
“İran geçmişte yaşanan yolsuzlukları araştırmada uluslararası toplumla işbirliğine çok açık” dedi. “İran, Türkiye’de Rıza Sarraf’ın faaliyetlerini de inceliyor mu” dedim. “Zencani’nin Türkiye’de beraber çalıştığı kişiler araştırılıyor. Bu konuda hangi seviyede bir işbirliği olacağı Türk-İran ilişkilerine bağlı” dedi. Ve şimdi sıkı durun. Sonra da, “İran, soruşturma neticesinde Türkiye’den Sarraf’ın iadesini de isteyebilir” dedi.
Gerçi iki gün önce İran’ın Ankara Büyükelçisi, Sarraf-Zencani ilişkisine dair henüz bir kanıt görmediğini söylemiş ama... Azeri bağlantısı çıkar. Reisin (Zencani) eski karısı Soraya Asadi konuşur.
Daha dur. Nereye?

Yazarın Tüm Yazıları