Yüce Divan

Evvela bugünkü Anayasa Mahkemesi 2010 referandumuyla oluşturuldu. Anayasa Mahkemesi’nin mevcut 17 üyesinden 13’ü bu iktidar döneminde atandı. 10’unu 11. Cumhurbaşkanı Gül, 1’ini Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2’sini Meclis atadı.
10. Cumhurbaşkanı Sezer’in atadığı sadece 4 üye var.
Bir başka husus: AK Parti iktidara geldiğinde Hüsamettin Özkan, Mesut Yılmaz, Koray Aydın, Cumhur Ersümer gibi isimleri Yüce Dİvan’a sevk etmişti. Özkan ve Aydın beraat etmiş, Ersümer hakkındaki ceza, Yılmaz hakkındaki karar da ertelenmişti.
O zaman Yüce Divan niye güvenilirdi de büyük çoğunluğunu AKP kökenli cumhurbaşkanlarının atadığı bugünkü Yüce Divan neden “güvenilmez”dir?!

KILIÇ EMEKLİ OLUYOR

AYM Başkanı Haşim Kılıç’tan bahsediliyor. Hiçbir mahkeme başkanı üyelere talimat veremeyeceği gibi Kılıç da mart ayında emekli oluyor. İlk duruşmaya bile katılamaz.
Kılıç’ın yerine Cumhurbaşkanı Erdoğan yeni bir üye atayacaktır üstelik.
Dahası, iktidar partisinin 2001 tarihli programında “yolsuzluk soruşturmalarının önünü açmak” ve “vekillerin dokunulmazlığını Meclis çalışmalarıyla sınırlandırmak” taahhüdü vardır.
Başkalarını Yüce Dİvan’a gönderirken AYM’ye güvenen ve parti programını uygulayan iktidar, şimdi neden AYM’ye güvenmiyor? Ve neden programındaki hükmü bile yok sayıyor?
Besbelli, tamamen siyasi.

TAKİPSİZLİK KARARI

17 Aralık dosyası hakkında savcının verdiği takipsizlik kararı Yüce Divan’ı bağlar mı? Bağlamaz.
Evvela “şüpheliler” farklıdır.
Ayrıca, Yüce Divan içtihat yetkisine sahiptir, AİHM kararlarını uygular.
17 ve 25 Aralık soruşturmaları başlayınca HSYK, ilgili savcılar ve arama emrini yerine getirmeyen emniyet görevlileri hakkında soruşturma kararı vermişti. Adalet Bakanı, savcılar hakkındaki soruşturmayı onayladı, bu savcılar görevden alındı, biliyorsunuz...
Fakat aynı HSYK, arama emrini yerine getirmeyen emniyet görevlisinin ve savcıları değiştiren yetkilinin de soruşturulmasına karar vermişti; aynı Adalet Bakanı bu soruşturmaları engelledi!
Böylece HSYK’nın yaptığı soruşturma “eksik” ve yanlı yapıldı.
AİHM içtihatlarına göre, “etkin soruşturma” zorunludur. Soruşturmalar eksik ve yanlı olmamalıdır. (Emsal, Başvuru No:33097/96)
Yüce Divan bu gerekçeyle de soruşturmayı genişletebilirdi...

AİHM İÇTİHADI

Bundan başka, AİHM’nin “usulsüz dinleme ile ele geçirilen deliller”in geçersiz olduğu fakat bu yolla bir yolsuzluk tespit edilmişse bunu kamuya açıklamanın yasaklanamayacağı yolunda çok önemli bir içtihadı vardır.(Case of Radio Twist, No. 62202/00)
Yüce Divan, savcının takipsizlik kararıyla bu bakımdan da kendini bağlı saymayabilir, kanıt araştırma ihtiyacını duyabilirdi.
Yüce Divan’da açık duruşma yapılır, iddia da savunma da kamunun gözü önünde cereyan eder; şek şüphe kalmazdı.
Komisyon’un bütün bunlardan çekinerek siyasi karar verdiği anlaşılıyor. Bakalım Meclis’teki gizli oylama nasıl olacak?
Yargılama olsa beraat de edebilirler. Fakat siyaset hukukun normal yolunu yine kapatırsa, Cemil Çiçek’in dediği gibi “Yüce Divan’a gitmezlerse bu konu hiç durmadan tartışılır, tartışmalar sürer durur.”
Hukuka güven daha da sarsılır.

YÜZDE 10 BARAJI

AYM dün yüzde 10 barajının indirilmesi için yapılan başvuruyu reddetti. Hukuken doğrudur. Çünkü AİHM’nin de AYM’nin de bu yönde daha önce verdiği kararlar var. Barajı indirmek yargının değil yasamanın görevidir.
2 Aralık’ta bu sütunda böyle olacağını yazmıştım; kâhin olduğumdan değil, hukukun “öngörülebilir” olmasından...
Hukuku siyasete ezdirirseniz, yarınları öngörülemeyen güvensiz bir ülkeye dönüşürüz. Herkesten çok iktidar bunun endişesini taşımalıdır.