Yeni dönem

BÖYLE bir kongrede bu kadar yoğun duygu ve hamaset olması normal. Fakat seçilmiş Cumhurbaşkanı Erdoğan da, Başbakan adayı Ahmet Davutoğlu da, gerek devletin yetki kurullarıyla görüşürken, gerek diplomasi masalarında böyle konuşmayacaklar tabii.

Haberin Devamı

Somut sorunlara somut çözümler arayacaklar, soğukkanlı davranacaklardır.
Kongre ateşli havası, teşkilatı ve kitleleri yoğurmak içindir.
Kongre’de şu kesin olarak görüldü ki, AK Parti ve iktidar hücrelerine varıncaya kadar Tayyip Erdoğan’la yoğurulmuştur. “İstişare” mekanizması, onun kararlarına katılım anlamında işlemektedir. Çankaya’ya çıktığında da partisini ve hükümeti yönetmeyecek ama yönlendirecektir.

DAVUTOĞLU ‘GÖLGE’ OLMAZ

Peki Davutoğlu, Nihat Zeybekci’nin deyişiyle “Bakanlar Kurulu Başkanı” düzeyinde kalır mı? Hayır! Davutoğlu görüşleri, siyasi hırsı, iddiası olan bir şahsiyettir. Bu enerjisiyle partiyi ve hükümeti çekip çevirir, bu konuda bir zaaf göstermez.
Fakat Erdoğan’la da ihtilafa düşmez. Kongre konuşmasında Davutoğlu’nun Erdoğan’a defalarca vefa ve sadakat ifade etmesi, “iki başlılık” olmayacağının beyanıdır. Hatta Davutoğlu’nun parti sandık kurulu müşahitlerine bile teşekkür ederken, on iki yıl süreyle çeşitli devlet görevlerinde danışmanı ve bakanı olarak çalıştığı Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün adını anmaması da önemli bir veridir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’la Başbakan Davutoğlu arasında görüş ayrılıkları olacaktır fakat çatışma olmayacaktır. Davutoğlu bazen Erdoğan’ı ikna edecek, bazen onun direktifine uyacaktır.
Çatışma bekleyenler boşuna beklemesin.

GİDİŞ NEREYE?

Haberin Devamı

Erdoğan, AK Parti hareketinin siyasi lideri olduğu gibi, yürütme ve yasama erkleri üzerindeki gücü de bellidir. Parlamenter cumhurbaşkanı gibi hareket etmeyeceğini, “teamüllere uymayacağını, yeni teamüller yaratacağını” kendisi de söyledi. Bu nereye kadar gider? Sistemi zorlar mı? Kutuplaşmaya bir de sistem gerilimi eklenir mi?
Başkanlık sistemine geçmek için ihtiyaç duyacağı oyları ve siyasi ittifakı 2015 seçimlerinde sağlayabilir mi?
Bunların cevabını vermek için vakit erken. Dileğim, güçlülük duygusunun itidali ve siyasi rasyonalizmi kaybettirmemesidir.

EKONOMİ OLUMLU

Bütün kongre akışında en olumlu bulduğum yön, Davutoğlu’nun “Ekonomide yeni bir atılım, ekonomi için yetişmiş insan eğitimi, hukuk devleti ve tam demokrasi olmazsa ekonomik gelişme olmaz” şeklindeki sözleridir. Bunlar, Babacan’ın nice zamandır çırpınırcasına anlatmak istediği prensiplerdir; bu sütunda defalarca yazdım bunu.
Davutoğlu’nun bu vurgusu gösteriyor ki, ekonominin patronluğunu Babacan’a vermiştir. Merkez Bankası bağımsız kalacaktır. Çok isabetli bir karardır.
Çok temenni ederim ki hükümet, basın özgürlüğü, kuvvetler ayrılığı, kutuplaşmanın giderilmesi gibi hayati konularda da aynı siyasi rasyonalizmi benimser.

HÂKİM PARTİ

Haberin Devamı

Dün TV’de Kültür Bakanı Ömer Çelik, siyaset bilimci vasfına uygun bir yorum yaptı. Japonya’daki “hâkim parti” modelini hatırlatarak, mealen şöyle dedi: ”AK Parti ‘hâkim parti’ durumundadır. Bu modelde değişimler partinin içinde olur, değişimin sağlıklı olması ülke istikrarı için önemlidir, bu kongrede bunu yapıyoruz. Hâkim parti modelinde iktidarın denetlenmesi için etkili muhalefete daha çok ihtiyaç vardır. Türkiye’de maalesef böyle bir muhalefet yok...”
Şunu da ben eklemeliyim: Japonya’da yaklaşık kırk yıldır iktidarda bulunan Liberal Demokrat Parti’den farklı olarak, Türkiye’de iktidar uzadıkça otoriterleşiyor. Türkiye’nin gerçekten geniş kitlelerle kucaklaşabilecek güçlü bir muhalefete ihtiyacı var. Malum, demokrasi “denge ve denetim” rejimidir.
Türkiye yeni bir döneme giriyor, inşallah memleket için hayırlı olur.

Yazarın Tüm Yazıları