Uzlaşmak?

Haberin Devamı

ESKİ Sağlık Bakanı Recep Akdağ ile ilgili bir anekdot dinledim, size de anlatayım. Sayın Akdağ memleketi Erzurum’da seçim çalışmaları yapıyor, bir muhtar diyor ki:
Sayın Bakanım halk bu seçimde iktidarın kulağını çekecek!”
Akdağ’ın cevabı şöyle olmuş:
“İyi de çekeceğim derken kulağı koparırsanız elinizde kalır sonra!”
Evet, böyle de oldu. İktidar gerçekten kulağının çekilmesini hak eden yanlışlar yapmıştı; kibirli, otoriter tavırlar, siyasi ayrımcılık... Halk iktidarın kulağını çekti kopardı.
Ortada iktidar yok, Türkiye koalisyon arayışında.

TARAFSIZ CUMHURBAŞKANI

Parlamenter sistemde cumhurbaşkanının neden partiler üstü, hakem ve saygın bir konumda bulunmasının gerekli olduğunu bir kere daha yaşayarak öğreneceğiz. Partiler bu kadar kavgacı olmasaydı, cumhurbaşkanı kavgaya girmeyip partiler üstü kalsaydı, bugün yeni bir hükümetin kurulması için daha iyimser olabilirdik.
Parlamenter sistemde uzlaşma kültürü ve cumhurbaşkanının partiler arasında tarafsız olması neden önemli, görüyor musunuz?
Bugün, seçimlerde muhalefet partilerine karşı savaş yürütmüş bir cumhurbaşkanımız var.
Öyle bir noktadayız ki, Cumhurbaşkanı muhalefetle kavgalıdır. Bütün muhalefet partileri “Cumhurbaşkanı’nın parlamenter sistem sınırlarına çekilmesini” şart koşuyor. Sistemin gereği de budur.

Haberin Devamı

İKİ SEÇENEK

Sayın Erdoğan’ın seçim akşamı yaptığı açıklama tam parlamenter sistem cumhurbaşkanına yakışan bir açıklamaydı. “Gönlünde yatan aslan”a değil “bütün partiler”e sesleniyordu. Sayın Erdoğan’ın önünde iki davranış türü vardır:
-Ya kendisinin siyasi tutumu yüzünden Türkiye’nin koalisyon kuramaması, ülkenin hükümetsiz kalması gibi ağır bir sorumluluk altına girecek...
-Yahut siyasi olgunluğa sahip, makamın gerektirdiği siyasi tarafsızlığa uygun, hakem rolü oynayarak partileri uzlaştırmaya çalışan bir parlamenter sistem cumhurbaşkanı gibi davranacak. Kamuoyundaki imajı da buna göre etkilenecek.
Hemen hatırlatayım, Metropoll’e göre “Cumhurbaşkanı’nın görevini yapış tarzına onay” verenlerin oranı Kasım 2014’te yüzde 47 iken, Mayıs 2015’te yüzde 38’e inmiştir.

Haberin Devamı

ÇATIŞMACI KÜLTÜR

Siyasi hayatımızın gerilimlerle geçmesinin temel sebebi, siyasi kültürümüzün çok çatışmacı olmasıdır. Son yüzyıllık tarihimize bir bakın isterseniz!
Sosyolog Raymon Aron Fransa’nın aynı kavgaları yaşadığı yüzyıllık dönemi analiz ederken, temeldeki çatışmayı çok özetle, şöyle tanımlamıştı:
“Milli irade kavramı özgürlüğe de despotizme de götürebilir. Önemli olan hukukun, milli iradeden üstün olduğunu benimsemekti.” (The Dawn of Universal History, s. 175)
Biz bugün hukuku, medeni üslubu, uzlaşmayı siyasi ideolojimizden, “biz”den üstün görüyor muyuz, görmüyor muyuz? Sorun bu!
Bakın, koalisyon deyince herkesin “kırmızı çizgiler”i ortaya çıkıyor!
Türkiye gibi çatışmacı siyasi kültürün güçlü olduğu toplumlarda başkanlık sisteminin uzlaşma değil, aksine daha sert çatışma ve otoriterleşme getireceğini siyaset bilimci Juan Linz bilimsel bulgularla göstermiştir.

Haberin Devamı

‘YÖNETEN DEMOKRASİ’

Parlamenter sistemin bir “yöneten demokrasi” modeli olduğunu göstermeye mecburuz. Heyecan veren çatışmalardan çok, soğukkanlı uzlaşmaları içimize sindirmeye, kültür haline getirmeye mecburuz.
Belirli öncelikleri olan süreli bir koalisyon hükümeti daha mümkün gibi görünüyor. Yine de böylesine çatışmacı siyaset geleneğinde herhangi bir tahminde bulunmak için vakit erken.
Sadece şunu diyebilirim, “yönetemeyen demokrasi”ye sürüklenirsek, faturası çok ağır olur. Siyasetteki herkes için ve hepimizin ekmeği için!

Yazarın Tüm Yazıları