Taraflı yargı

YARGI sorunu en önemli dertlerimizden biri; hiçbir dönemde yüksek oranda güvenilir bir yargı oluşmadı.

Haberin Devamı

Tarihe girmeyelim, yaşanmakta olan sorun HSYK ile başladı. AB kurumlarının tavsiyesiyle Türkiye’de HSYK reformu 2010’da gündeme geldi; fakat maalesef “cemaat yargısı”yla noktalandı!

Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in hazırladığı taslakta, “bir adaya bir oy” ilkesi vardı. Böylece hiçbir ideolojik, dini, siyasi grup “liste” halinde seçim kazanıp
HSYK’ya hâkim olamayacaktı.

Fakat Anayasa Mahkemesi yetkisini de aşarak maalesef bunu iptal etti. HSYK seçimlerinde “liste” usulü uygulandı. Adalet Bakanlığı elemanlarıyla cemaatin birlikte hazırladığını sonradan öğrendiğimiz “liste” kazandı; “cemaat yargısı” dönemi böyle başladı.


BENİM İTİRAZLARIM
HSYK üyelerinin “liste” usulü seçimlerle belirlenmesi halinde organize grupların egemen olabileceği, yargının hizipleşeceği endişesini taşıyordum. “Gül devreye girmeli” başlığıyla bir yazı yayınladım, şunu savundum:

“Benim önerim, HSYK’ya tabandan seçilecek üyelerin kıdem, liyakat, performans, akademik kariyer gibi kıstaslara göre bilgisayarla belirlenmesidir!” (Milliyet, 25 Mart 2010)

Sonra, üç gün üst üste “AKP’li komisyon üyelerine” açık mektup yayınlayarak liste usulü uygulanırsa liyakat yerine “başka faktörler”in devreye girerek “yargıyı tahribata uğratmasından” endişe ettiğimi yazdım. “Kıdem, master, doktora, bilimsel, hukuki yayın ve performans gibi kıstaslara göre yapılacak bir sıralama” usulünün getirilmesini önerdim. (Milliyet 9 Nisan 2010)

Bu kabul edilseydi cemaat yargıda hâkimiyet kuramazdı.

Fakat bu önerilerim kabul görmedi.


KIDEM VE LİYAKAT
Sonradan cemaatin etkisini kırmak için Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in hazırladığı 27 Haziran 2013 tarihli kanunla, Yargıtay’a üye seçilmek için gereken “15 yıllık hizmet” şartı “20 yıla” çıkarıldı. Çünkü cemaat yargıda o kadar kıdemli değildi.

Önerdiğim “kıdem, liyakat” sisteminin önemine bu da bir örnektir.

Yargıda cemaatin etkinliği Ergenekon ve Balyoz davalarıyla ortaya çıktı. Bu davalarda gördüğüm adil yargılanma hakkı ihlallerini eleştirdim. CNN Türk’te programlar yaptım.

Sayın İlker Başbuğ “Suçlamalara Karşı Gerçekler” adlı kitabında bu yazılarımdan alıntılar yapmıştır.


KONFERANS VE SEMPOZYUM
2013’ten itibaren HSYK ve Adalet Akademisi AİHM içtihatlarını yerleştirme ve tarafsızlık fikrini güçlendirme yolunda çeşitli uluslararası ve ulusal sempozyumlar düzenledi.

Konuşmacı olarak davet ettikleri isimlerden biri Sedat Ergin’di. Özel yetkili hâkim ve savcılara hitaben ve ayrıca uluslararası bir sempozyumda konuşması için Ahmet Hamsici ve İbrahim Okur tarafından davet edilmişti. Türkiye’de Balyoz davasını en iyi bilen ve vahim haksızlıkları ortaya koyan gazeteci olarak Sedat Ergin iki konuşmasında da bu davalarda hukukun nasıl çiğnendiğini anlattı.

Davaların hâkim ve savcılarının yüzüne karşı!

Ben de uluslararası sempozyumda ve Afyon’da HSYK müfettişlerine hitaben konuşmam için yine Okur ve Hamsici tarafından davet edildim. Bu davalarda benim gördüğüm ağır haksızlıkları anlattım. Adaletin ağır yara aldığını söyledim.

Şimdi HSYK Başkanvekili olan Sayın Mehmet Yılmaz, dinleyiciler arasındaymış, sonradan bana “sizin konuşmanızı ayakta alkışladım” deme nezaketini gösterdi. Tarafsızlık konusundaki hassasiyetimi takdir eden mesajları da var.

Sayın Yılmaz, yargının FETÖ’den ayıklanmasında en aktif HSYK yetkilisidir.


İLLE DE HUKUK
Sedat Ergin de ben de eleştirilerimiz bilinerek ve bunları “özel yetkili” yargı mensuplarına ve müfettişlere söylememiz için davet edilmiştik.

Bu, hükümetle cemaatin arası açıldıktan sonra olabilir ama bizim gözlemlediğimiz, cemaatin yargıdaki gücünden ciddi surette rahatsız olduklarıydı.

17-25 Aralık operasyonlarını takiben daha yasa değişmeden HSYK’nın yargıda yaptığı temizlik de aynı dönemde oldu.

İktidarın “yapboz kanunları”nı da eleştirdim elbette. Yargı bir elden öbür ele geçmemeli, bağımsız ve tarafsız olmalıdır.

Bu dönemdeki eleştirilerimin hukuki gerekçesi için mesela Anayasa Mahkemesi’nin yeni HSYK Yasası’nda iptaller yapan 2014/81 sayılı kararına bakılabilir; iktidar yargıya bu kadar müdahale etmemelidir diyor özetle.

Netice: İdealimiz bağımsız ve tarafsız yargı olmalı, bunun kültürünü geliştirmek, mekanizmasının kurulmasını sağlamak için çaba göstermeliyiz. Hukuk siyasetten de ideolojilerden de üstündür zira.

Yazarın Tüm Yazıları