Süleyman Şah kim?

TARİHÇİ Erhan Afyoncu’nun Süleyman Şah Türbesi adlı kitabı yayınlandı.

Haberin Devamı

Üsküdar Belediyesi tarafından yayınlanan kitabın tanıtımı dün yapıldı.
Değerli tarihçi Erhan Afyoncu, kitabında Süleyman Şah hakkındaki tarihi kaynakları aktardığı gibi, türbenin de Osmanlı ve Cumhuriyet dönemindeki tarihine ışık tutuyor.
Ülkede tekke ve türbeleri kapatan Kemalist rejimin 1930’larda Süleyman Şah Türbesi için gösterdiği hassasiyet ve çabayı da ayrıntılarıyla anlatıyor.

OSMANLI İLE İLGİSİ

Evvela, Caber Kalesi’ndeki türbede yatan, geçen ay sınırımıza yakın Eşme köyüne nakledilen cenaze, milli tarihimizdeki Süleyman Şah’lardan hangisine ait?
Prof. Afyoncu, Süleyman Şah’ı Osman Gazi’nin dedesi, yani Ertuğrul Gazi’nin babası olarak kaydeden kaynakları gösteriyor; başta Âşıkpaşazade olmak üzere.
Sonra diğer kaynaklar, mesela II. Murat’ın talebi üzerine Yazıcı Zade Ali’nin kaleme aldığı “Oğuzname” adlı eserde Osman Gazi’nin dedesinin Gündüz Alp olduğu yazılıdır. Fakat Osman Gazi’nin büyük dedeleri içinde bir de Süleyman Alp vardır.
Herhalde, Süleyman Şah’ın unvanının “Kut-almış” olması, Oğuz-Selçuklu kültürüne yakınlığının bir kanıtıdır.
Erhan Afyoncu kitabında, türbedeki Süleyman Şah’ın hangisi olduğunun kesin olarak tespit edilemediğini fakat Osman Gazi’nin cetlerinden biri olması ihtimalinin çok kuvvetli olduğunu belirtiyor.

Haberin Devamı

‘TÜRBE’ KÜLTÜRÜ

Süleyman Şah Türbesi Osmanlı’nın ilk asırlarında çoktan “ziyaretgâh” haline gelmişti. Afyoncu, 1480’lerde Cem Sultan’a sunulan “Oğuzname” adlı başka bir eserde burası için “ziyaretgâh” kaydının yer aldığını belirtiyor.
17. yüzyılda Evliya Çelebi de Süleyman Şah türbesinin çevre halkınca kutsal mekân olarak “ziyaret” edildiğini yazıyor.
Burada “türbe, ziyaret, kutsal mekân” kavramlarını gerek katı fıkıhçı medrese zihniyetiyle, gerek katı pozitivizm zihniyetiyle küçümsemek yanlış olur.
Coğrafya tarih boyunca böyle olaylarla “anlam” kazanarak vatanlaşıyor. Bu konuda Yahya Kemal’in, fıkıhçı bakış açısını savunan Ahmed Naim Bey’e yönelttiği eleştiriler çok öğreticidir.
Remzi Oğuz Arık’ın “Coğrafyadan Vatana” adlı lirik eseri de önemlidir.
Prof. Afyoncu, ihmal edilen türbeyi II. Abdülhamid’in nasıl büyük önem vererek tamir ettirdiğini de benim bugüne kadar görmediğim ayrıntılarıyla anlatıyor. O zamanın Avrupa’sında da görülen “hanedan milliyetçiliği”nin bir örneğidir bu. Hanedan sembolizmi etrafında tarih ve ulus (Osmanlı) şuuru yaratma çabası...

Haberin Devamı

CUMHURİYET VE TÜRBE

Kitabın çok ilginç bölümü de Atatürk döneminde “türbe” için gösterilen hassasiyettir. İşte 24 Eylül 1936’da Cumhuriyet gazetesinin yazdıkları:
“Süleyman Şah Türbesi tamir edilecek. Milli hudutlarımızın haricinde kalan fakat Lozan Antlaşması gereğince üzerinde Türk bayrağı dalgalanan Süleyman Şah Türbesi son günlerde biraz harabeye yüz tutmuştu. Hükümetimiz bu tarihi mezarı Milli Şefimize yakışır bir güzelliğe getirmek için Urfa Bayındırlık müdürünü mahalline kadar göndererek keşfini yaptırmıştır...”
İkinci Cihan Harbi sırasında da Türkiye 30 Mart 1940’ta Süleyman Şah Türbesi için Fransa ile bir anlaşma daha yapmış.
Afyoncu, 1951 ve 1963 yıllarında Türkiye’nin türbe için yaptıklarını, baraj suları sebebiyle 1974 yılında türbenin nakledilmesini anlatıyor. Nakil kararındaki “Süleyman Şah felsefesine uygun bir mekân” vurgusu önemlidir.
Değişen rejimler ve hükümetler, fakat devam eden duyarlılık... Milli şuur budur.
Afyoncu, 2015 Şubat’ındaki “geçici” nakli de anlatıyor.
Temenni edelim, Suriye istikrara kavuşsun, türbe 1974’teki yerine nakledilsin.

Yazarın Tüm Yazıları