Suç ve şiddet

ADALET ve Kalkınma Partisi iktidarı 2004 ve 2007 yıllarında Polis Vazife ve Selahiyetleri Kanunu’nda AB normları yönünde değişiklikler yapmıştı.

Haberin Devamı

2004 yılında çıkarılan CMK ve 2005 yılında yürürlüğe giren TCK da AB standartlarına göre düzenlenmiş temel kanunlardı.
O yıllar AKP’nin reformist yanının Batı’da da alkışlandığı, hatta İslam dünyasına örnek gösterildiği bir dönemdi.
Fakat son yıllarda AKP’nin bu alanlarda çıkardığı kanunların hepsi ters yöndedir. Bu yüzden Batı’daki eski alkışlar bitti, artık otoriterleşmekle eleştiriliyor. Gündemdeki İç Güvenlik Kanunu’nun bazı maddeleri de bunun bir örneğidir. CMK’da yargıya siyasi yön vermek için bir yılda üç defa esaslı değişiklikler yapılması da “yapboz kanunları” olarak tarihe geçti.

ALARM RAKAMLARI

Sayın Başbakan Prof. Ahmet Davutoğlu’nun zorluklarını bilmiyor değilim; yine de dikkatine sunmak istiyorum: Toplumsal barış bozulma işaretleri veriyor!
Aşağıdaki grafik TUİK’in rakamlarına göre yıllar itibariyle “cezaevine giren hükümlü ve tutuklu sayıları”nı gösteriyor:

Suç ve şiddet

2000 yılında cezaevine giren tutuklu ve hükümlü sayısı, yaklaşık 51 bin kişidir. Daha önce 67 bin civarındayken “Rahşan Affı”yla 51 bine inmiş.
Kanunlardaki değişikliklerden “lehe olanın geçmişe uygulanması” sebebiyle 2004 ve 2005’te de bir azalma var. Ondan sonraki hızlı tırmanış şiddet ve suç eğiliminin nasıl arttığını gösteren alarm rakamlarıdır!

TIRMANIŞIN SEBEPLERİ

Bu hızlı tırmanışta infazla ilgili düzenlemelerin elbette rolü vardır, mesela şartlı tahliye zorlaştırılmış, bu, tutuklu ve hükümlü sayısını artırmıştır. Fakat tutuklamayı zorlaştıran, tahliyeyi kolaylaştıran düzenlemeler de yapıldı. Grafikteki hızlı tırmanış, bu gibi ‘teknik’ sebeplerin yanında esas itibariyle sosyal dokunun çözülmesi ve siyasi kutuplaşma gibi faktörler yüzündendir.
Şehirleşmenin ilk birkaç kuşağında sosyal dokunun çözülüp suç ve şiddet eğiliminin artması, sosyolojik bir gerçektir.
İşte, kadına karşı korkunç boyutlara varan şiddet!... İşte “güvenlik birimlerine getirilen veya gelen” çocuk sayısının 2009’da 51 bin iken, 2013’te 122 bine çıkmış olması!...
Bunun infaz kanunlarıyla falan ilgisi yok.

TOPLUMSAL OLAYLAR

Siyasetin bir alarm gibi dikkate alması gereken sorun, “toplumsal olayların” artmasıdır; toplumdaki siyasi gerilimin dışavurumudur bunlar. Biber gazı kullanımında yıllara göre artış açıklanırsa, aynı gerçek görülecektir.
TV’lerde toplumsal olay haberi dinlemediğimiz bir gün var mı?... Cumhurbaşkanı’na hakaretten soruşturma ve tutuklamalar tarihimizin hiçbir döneminde olmadığı kadar şu altı ay içinde görüldü.
Parti gözlüğünü çıkarıp bakıldığında, bütün bu tırmanmalar siyasi gerilimin ne boyutlara ulaştığını göstermektedir. Sorun böyle tırmanarak devam ederse, siyaset bilimcilerin “yönetilemezlik” dediği vahim aşamaya sürüklenebiliriz.

GÜL VE ARINÇ

Bu uyarıyı Sayın Bülent Arınç da yaptı. Eminim iktidarda bunu hisseden ve politika değişikliğinin gerekli olduğunu gören çok kimse vardır fakat Arınç gibi konuşamıyorlar.
Bu gidiş böyle devam ederse, hangi cezai tedbirlerle ülkede huzur sağlanabilir?! Bunun cevabını iktidarda herkesten iyi Prof. Davutoğlu bilir; hiçbir cezai tedbir...
11. Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül gibi olgun bir devlet adamı da paketin “gözden geçirilmesi” için uyarıda bulundu. Bu, muhalefetle diyalog için iyi bir vesile olurdu ama iktidar dolu dizgin gidiyor.
Daha kötü ortamlara sürüklenmemek için, siyasetimizde öfke dilinin ve
siyaseten ayrımcı davranışların yerine, medeni bir dilin ve kapsayıcı davranışların hâkim kılınması şart.

Yazarın Tüm Yazıları