Profesör Başbakan

Haberin Devamı

EVVELA HDP binalarına yapılan alçakça saldırıları kınıyorum. Evet, bu seçimlerde ve önceki seçimlerde öbür partilerin binalarına da saldırılar oldu. HDP’liler de başka partilerin binalarına saldırdı.
Hepsi alçakça saldırılardır.
Fakat HDP’ye Adana ve Mersin’de yapılan saldırılar, kızgın kitlelerin taşkınlığı değil, profesyonelce düzenlenmiş saldırılar olarak görünüyor.
Türkiye, kırk bin cana mal olmuş yüzyıllık bir sorunu demokrasi ve parlamento içine çekerek çözmeye çalışıyor. Böyle bir süreçte her şiddet, her bomba, her silah içsavaş kundakçılığı etkisi yapar.
Vatanı ve barışı sevenler bombaya, silaha, şiddete karşı dik durmalıdır.

AKADEMİK VASIF

Haberin Devamı

Prof. Üstün Ergüder Türkiye’de “siyaset bilimi”nin öncü isimlerindendir. Liberaldir. Prof. Davutoğlu’nun da Boğaziçi’nde hocası... Arkadaşımız İzzet Çapa’ya verdiği mülakatta “Ahmet çok çalışkan ve parlak bir öğrenciydi” diyerek akademik vasfını övüyor.
Prof. Ergüder, Davutoğlu’nun Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın verdiği destekle başbakan olduğunu hatırlatarak “Başbakanlığı istediği gibi yapabildiğine inanmıyorum” diyor.
Ergüder’in bu sözleri, Ahmet Davutoğlu’nu tanıyanların ondan bekledikleriyle uygulama arasındaki farkları işaret ediyor.
Prof. Davutoğlu, siyaset bilimindeki “yönetilemezlik” kavramını çok iyi bilir. Toplumlarda baskı duygusunun ve kutuplaşmanın artmasından sakınmak gerektiği konusunda kitap da yazabilir.
Fakat toplumda kutuplaşma da baskı duygusu da artıyor.

NİYET VE UYGULAMA

Sayın Davutoğlu’nun ortamı yumuşatmak ve yolsuzlukların üzerine gitmek istediğini bazı bakanlardan da dinledim.
Dört bakanı Yüce Divan’a göndermek istediğini anlattılar.
Hatta basında çıkan haberlere göre, “Yüce Divan’a giderse ortaya çok şey dökülür” denildiğinde, “İyi ya, dökülsün!” diye tepki göstermiş. Fakat dört bakanı Yüce Divan’a göndermek mümkün olmadı.
Yolsuzluk, nepotizm, şeffaflık, rant gibi konulardaki doğru konuşmalarını da biliyoruz. Hasan Cemal’in Milliyet’te yazamaz hale gelmesinden duyduğu üzüntünün tanığıyım.
Fakat toplumda ağır atmosfer devam ediyor.

Haberin Devamı

LİNÇ KAMPANYASI

Sayın Başbakan’ın Hürriyet’e gösterdiği tepkiyi akademik mantıkla anlamak imkânsızdır. Hürriyet, “yüzde 52 oyla seçilen” Mursi hakkındaki idam talebini “Dünya Şokta!” yorumuyla vererek tepkisini göstermiştir.
Bu manşetle Hürriyet’in Tayyip Erdoğan’ın da yüzde 52 ile seçildiğini hatırlatarak darbe iması yaptığını çıkarmak ancak koyu bir önyargıyla izah edilebilir.
Tanıdığım Davutoğlu değişmediyse, bu sözlerinin ‘kastını aştığını’ düşünüyor olmalıdır.
Fakat ardından hemen bir “linç kampanyası” başladı. Sayın Başbakan, Türkiye’nin gittikçe ağırlaşan “kan damlayan kalemler” sorununu hukukçu Başbakan Yardımcısı Sayın Bülent Arınç’la bir görüşmelidir. Eminim ekranlarda söylediğinden çok daha fazlasını anlatır.
Daha hazini, Sayın Cumhurbaşkanı’nın Doğan Grubu için söyledikleridir. Herhangi bir yayın grubunun “korku içindeler” diye tanımlanmasını hukuk devleti kavramıyla telif etmek mümkün mü?

Haberin Devamı

SAĞDUYU İHTİYACI

İç politikada siyasi kutuplaşma bu kadar tırmanmışken seçim meydanlarında coşkulu kitlelere “kefen, ölüm, Azrail, şehitlik” vurgularıyla seslenmek doğru mu?
Demokratik bir seçim kampanyasında mıyız, harpte cepheye asker mi gönderiyoruz?
Muhalefetin hataları mı? Fakat devlet gücü iktidarın elindedir.
Türkiye’nin sakinleşmeye, normalleşmeye, sağduyuya, saygılı ve medeni bir dile, herkesin “hukuk güvencesi”ni hissedebilmesine ihtiyaç var; ekmek ve su gibi.
Seçimlerden sonra da bu ülke yönetilecek, yönetilebilir olmalıdır. Bu kadar germek
doğru değil.

Yazarın Tüm Yazıları