Perinçek davası

Haberin Devamı

AİHM Büyük Dairesi, Ermeni meselesi konusunda “Soykırım yapılmadı” demenin suç sayılamayacağını onayladı.
İsviçre 2005 yılında “Ermeni soykırımını inkâr etmek suçtur” diye bir kanun çıkarmış, Doğu Perinçek ve arkadaşları aynı yıl Lozan’da ve başka İsviçre şehirlerinde bir dizi toplantılar yaparak bu kanunu bilinçli olarak çiğnemişler, soykırım iddiasının “uluslararası yalan” olduğunu ifade etmişlerdi.
Lozan Mahkemesi 9 Mart 2007’de Perinçek’i mahkûm etti, mahkûmiyeti paraya çevirdi. Perinçek AİHM’ye başvurdu...
Sonuç olarak AİHM’de 2. Daire ve Büyük Daire, “Soykırım değildir” demeyi cezalandırmanın ifade özgürlüğüne aykırı olduğuna karar verdi.
Karar iki açıdan son derece önemlidir.


ERMENİ MESELESİ AÇISINDAN

Haberin Devamı

AİHM’nin Büyük Daire tarafından da onaylanan kararı, çok kuvvetli bir “üst hukuk normu” meydana getirdi. Avrupa Konseyi’ne üye 47 devletten hiçbiri artık “Soykırım değildir demek suçtur” diye bir düzenleme yapamayacaktır.
Büyük tarihçi Bernard Lewis, 1993 yılında Le Monde gazetesine “1915 olayları soykırım değildi” diye açıklama yaptığı için Ermenilerin açtığı davada Paris mahkemesince tazminata mahkûm edilmişti!
Bugün ise AİHM gibi yüksek bir yargı organı “Suç değildir” diyor!
Hukuk ne yönde gelişiyor, görüyor musunuz?
AİHM kararı çok özetle diyor ki:
-‘Soykırım’ hukukta çok kesin ve dar tanımı olan bir kavramdır, genişletilemez.
-Soykırım suçu için ‘özel kast’ olmalı, bunun ispatı çok zordur.
-1915 olayları, Nazilerin yaptığı soykırıma benzetilemez.
-1915 olayları tarihçiler arasında tartışılan bir konudur.
-1915 olaylarının niteliği konusunda ceza kanunu çıkarmak, fikir ve ifade hürriyetinin ihlalidir.
AİHM’nin bu bağlayıcı kararı, Türkiye’nin elini hukuken çok güçlendirdi.


ULUSLARARASI HUKUK

Bu kararın önemli ikinci yönü, uluslararası hukukun çağımızda kazandığı güç ve ulaştığı boyutlardır. Çağımızın üst hukuk normları artık Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi gibi uluslararası belgeler ve bu belgeleri yargısal olarak yorumlayan AİHM tarafından inşa ediliyor.
Kararlarında elbette eleştirilecek yönler olabilir fakat içtihatlarla gelişen bir evrensel hukuku yansıtıyor bu kararlar: Perinçek davasındaki AİHM kararlarının da dayanakları İspanya ve Fransa anayasa mahkemelerinin emsal kararlarıdır; Lahey Adalet Divanı, Ruanda Uluslararası Ceza Mahkemesi gibi yargı kurullarının içtihatlarıdır.
Çağımızda “hak ve özgürlükler” kavramına ilişkin üst hukuk normlarını artık iktidarlar değil, AİHM içtihatları belirliyor!
Hak ve özgürlükler konusunda “çağımızın ruhu” budur.

Haberin Devamı


TÜRKİYE’DE HUKUK

Türkiye 2004 yılında yaptığı anayasa değişikliği ile uluslararası hukukun üstünlüğünü kabul etti. (Mad. 90)
2010’daki “yetmez ama evet” referandumuyla Anayasa Mahkemesi bu yönde yapılandırıldı ve “bireysel başvuru” ile aynı zamanda bir “insan hakları mahkemesi” haline geldi.
Bunlar son derece olumlu gelişmelerdir.
Artık hem yüksek yargıçlarımızın hem Türkiye’nin onuru, Anayasa Mahkememizin tıpkı İspanya, Fransa, Almanya anayasa mahkemeleri gibi AİHM tarafından “içtihat mahkemesi” olarak kabul edilmesi olacaktır.
AYM kararlarının bir süredir bu yönde büyük gelişme gösterdiğini de iftiharla belirtmeliyim.
Fakat güç sahiplerinin işlerine geldiğinde AYM’yi göklere çıkarması, işlerine gelmeyince “darbe mahkemesi, gayrimilli, saygı duymuyoruz” gibi sözlerle aşağılamaları, hele de 2014’te “yapboz kanunları”nı çıkarmaları “çağımızın ruhu”na ters davranışlardır.
Hukuk artık zihnimizde ve kalbimizde üstün bir değer olarak yer almalıdır.

Yazarın Tüm Yazıları