Parmak göstermek

KİZİROĞLU türküsünü AK Parti seçim şarkısı yapmış. Eskiden MHP’nin seçim şarkısıymış...

Haberin Devamı

“Ahmet Hoca” vurgulu seçim türküsü, bakanların “Sayın Başkanımız” vurgulu konuşmaları, parti kongrelerinde sergilenen dev “Ahmet Hoca” posterleri, bütün bunların amacı bir “lider” ve “başbakan” kimliği inşa etmektir.
Bu, normalden öteye siyaseten gereklidir de.
Konu aslında sistem meselesidir; Cumhurbaşkanı ile hükümet arasındaki yetki ve sorumluluk dengesi meselesi!
Parlamanter sistemde yetki de sorumluluk da hükümete aittir. Fakat siyasi uygulama nasıl gelişecek? Bunu zaman içinde daha net göreceğiz.


PARMAK VE TEBESSÜM


Müjde Ar’ın Ahmet Hakan’a söyledikleri bence de doğru:
“Davutoğlu da tıpkı Tayyip Bey gibi parmak göstererek azarlamaya çalışıyor, fakat bir farkı var, parmak sallayarak azarlarken gülümsemeyi ihmal etmiyor.”
Tanıdığım Davutoğlu iddialı bir kişiliktir, ‘edilgen’ kalmayı içine sindiremez. Fakat “parmak sallamak”tan ziyade “gülümsemek”, ilişkileri geliştirmek, köprüleri atmamak, insanlarda aşağılanma duygusu yaratmaktan sakınmak onun mizacına daha uygundur.
Akademisyen olarak da liyakat, bilgi, yetenek gibi değerlere önem verir.
Bunları ne ölçüde hayata geçirebileceği, ne kadar etkili olabileceğine bağlıdır.
Davutoğlu’nun davranış tarzına bir örnek, Dışişleri Bakanı olduğu sırada, Ermeni asıllı vatandaşımız Daron Acemoğlu’na Türkiye’nin OECD nezdindeki daimi temsilciğini teklif etmesidir. Acemoğlu akademik hayatı tercih etmişti.

Haberin Devamı


ACEMOĞLU HAKKINDA


Davutoğlu’nun o sırada söylediği şu sözler önemlidir:
“Acemoğlu, sadece Türkiye’nin değil, dünyanın da gelecekte ekonomi teorisine en büyük katkıda bulunabilecek ekonomistler arasında bulunmaktadır. Dolayısıyla Türkiye’nin başarılarıyla gurur duyduğu bir vatandaşıdır. Bir akademisyen olarak, ben de kendisinin başarılarını uzun zamandır takip ediyordum... Bu derece başarılı olması bizim için gurur verici bir olaydır.” (29 Mart 2011)
Daron Acemoğlu elbete bu övgülere layıktır.
Acemoğlu “Ulusların Düşüşü” adlı kitabında, devletin ve kurumların otoriter olması ve kendinden olmayanlara karşı dışlayıcı davranması halinde uzun vadede toplumsal dinamizmin ve yaratıcılığın kaybolduğunu ispat etmiş bir bilimadamıdır.
Acemoğlu’nun aşağıdaki sözlerini Sayın Başbakan’ın dikkatine sunmak istiyorum.

Haberin Devamı


DIŞLANMA DUYGUSU


Sayın Acemoğlu, 28 Ekim 2013’te Elif Arslan’a verdiği uzun mülakatta, iktidarın ilk yıllarda herkesi kapsamaya çalışan icraatını ve reformlarını övdükten sonra diyor ki:
“AKP özellikle 2007-2008’den itibaren pekişen gücünü demokrasi veya kapsayıcı kurumları sağlamlaştırmak yerine, kendisini ve kendi güç tekelini kuvvetlendirmek için kullandığından; ilk 5-6 senede yapılan gelişmelerden geri adımlar da atıldı ne yazık ki.”
Özellikle 2014’te bu dışlayıcı davranışlar daha da keskinleşti. “Bizden” hale getirilmeyen kaç kurum kaldı? İhale Yasası niye 30 defa değişti? AB İlerleme Raporları niye artık eleştirilerle dolu?
Başbakan Davutoğlu, muhalefetin Cumhurbaşkanı’nın değil kendisinin hedef alınmasını ifade ederek “Muhatabınız benim” diye açıklama yapmıştı. (15 Eylül)
TÜSİAD Başkanı’nın “Muhatabamız Başbakan’dır” demesini bu kadar büyütmenin ne manası var?
Medyadan STK’lara, iş dünyasına, böyle “parmak gösteren” ya da “dışlayıcı” davranışlar, son yıllarda birike
birike bir tablo oluşturdu; Acemoğlu’nun resmettiği de bu tablodur.
Evet, “Ahmet Hoca” kişiliğine uygun bir tavırla “gülümsüyor” ama toplumun öbür yarısında birikmiş dışlanma duygularını giderip rahatlama sağlamak için fazlasına ihtiyaç var.

Yazarın Tüm Yazıları