Paralel yargı

YARGI üzerine peş peşe yapılan tasarruflar, ortaya güvenilir ve tarafsız bir yargı mı çıkarır, yoksa “iktidar yanlısı” bir yargı izlenimi yaratarak adalete güveni büsbütün tahrip mi eder?

Haberin Devamı

Meselenin ne kadar hayati derecede önemli olduğu belli.
İktidarın amacı “paralel” dediği unsurları temizleyip tarafsız ve bağımsız bir yargı oluşturmak mı? Evet böyle söylüyor. HSYK’ya kendi yönetmeliğini çiğneyerek yaptırtılan yıldırım hâkim ve savcı atamaları, miting meydanlarında hâkim ve savcıların yuhalattırılması, peş peşe çıkarılan kanunlar hep “paralel”i temizlemek için...
Keşke böyle olsaydı... Elbette kanun ve içtihatlar yerine başka düşüncelerle hareket eden bir yargı kabul edilemez.


FARKLI SEÇİM USULLERİ

Fakat iktidarın yargı üzerindeki uygulamalarını masa üzerine koyduğumuzda ortaya çıkan tablo, Cemaat’i ayıklamaktan çok, “yürütmeyle uyumlu” bir yargı yaratılmak istendiğini gösteriyor.
Sadece “yargı seçimleri” konusundaki tabloya bakalım.
Hükümet 15 Şubat 2014’te bir kanun çıkardı. Buna göre:
- Yargıtay ve Danıştay’da HSYK için seçim yapılırken tek kişi, adaylardan sadece bir kişiye oy verecekti. Bir kişiye bir oy.
- Fakat mahkemelerdeki 14 bin hâkim ve savcının katılacağı seçimlerde, tek kişi, adaylardan birine değil, “liste”ye oy verecekti!
Neden Yargıtay ve Danıştay’daki bir hâkim ancak bir kişiye oy verebilecekti de mahkemelerdeki bir hâkim neden “liste”deki bütün isimlere oy verebilecekti?!


İKTİDAR ‘LİSTE’ DİYOR

Çünkü iktidar yüksek yargıda “liste”sini seçtiremeyeceğini biliyor, “tek adaya tek oy” uygulamasıyla oyların dağılmasını istiyordu... Mahkemelerdeki seçimlerde ise “liste”nin full kazanacağına inanıyordu, onun için “liste” usulünü kabul etmişti.
Objektif değil, hesabi bir yaklaşım olduğu belli.
AYM 10 Nisan günlü kararıyla bunu iptal etti. Yüksek yargıdaki bir üyenin oyu “tek aday” seçecek değerde, fakat mahkemelerdeki hâkim ve savcıların oyu ise “liste”deki bütün isimleri seçecek değerde olabilir miydi?!
AYM bunun “eşitlik” ilkesine aykırı olduğunu belirterek iptal etti: HSYK için yapılan bütün seçimlerde tek usulün uygulanması gerekirdi. Ya hepsinde liste usulü ya da hepsiyle tek oy usulü. (Karar No: 2014/81)
Bunun üzerine iktidar 6 Mart’ta bir kanun daha çıkardı ve hem yüksek yargıda hem mahkemelerde yapılacak seçimlerde “liste usulü”nü kabul etti.
Niye ”tek adaya tek oy” usulünü kabul etmemişti?...


HSYK’DA ÇOĞULCULUK?

AYM’nin kararında da açıkça belirtildiği gibi, HSYK seçimlerinde “tek adaya tek oy usulü çoğulculuk sağlayacak” bir usuldür. Ne Cemaat’in ne iktidarın ne de başka bir organize gücün HSYK’ya hakimiyeti mümkün olmayacaktı.
Hatta iktidarın kendisi de 2010 referandumundaki metninde, “tek adaya tek oy” usulünü Anayasa’ya koymuş, fakat eski AYM, sakat bir içtihatla bunu iptal etmişti!
O zaman “liste olursa YARSAV kazanır” sanılıyordu! Eski AYM bunu sağlamak istiyor, hükümet ise “tek adaya tek oy” usulü ile HSYK’da çoğulculuk olmasını istiyordu.
Gerçekten “tek adaya tek oy” usulünün çoğulculuk, dolayasıyla tarafsızlık sağlayacağı bilimsel bir gerçektir!
Fakat 2014 yılında, iktidar kendi listesini seçtireceğini öngörerek “liste usulü”nü yasalaştırdı! 2010 sözleri unutuldu!
Şimdi, bu tabloda “paralelle mücadele” mi, yoksa “yürütmeyle uyumlu yargı” yaratma politikası mı görünüyor?!
Evet, parlamento çoğunluğu ile yargı kurumlarını siyasi anlayışına göre düzenleyen kanunlar çıkabilir. Fakat adalete güven sarsıldıkça toplumda gerginliğin artacağını, ülkenin dünyadaki hukuki itibarının da gölgeleneceğini unutmamak gerekir.
Böyle olmuyor mu zaten?!

Yazarın Tüm Yazıları