Okumak

ASKERİ tarihçi Edward Erickson yeni nesil tarihçilerden biridir, özellikle Ermeni meselesinde, soykırım iddialarına karşı yeni tezler geliştirmiştir.

Haberin Devamı

Eserleri modern dönem Türk askeri tarihi üzerinedir. Balkan Harbi’ndeki yenilgimizin en ayrıntılı askeri tarihini o yazdı. Ayrıca “Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı Ordusu” (İş Bankası Yayınları) ve “Size Ölmeyi Emrediyorum” (Kitap Yayınevi) adlı eserleri dilimizde de yayınlandı.
Bir de Muzaffer Albayrak’la birlikte yazdığı “Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı” adlı resimli bir kitabı daha vardır. (Timaş Yayınları)
Konuya ilgi duyanlara tavsiye etmek için yazıyorum bunları. Çünkü bizde maalesef okumadan ahkâm kesme alışkanlığı yaygındır. Siyasi ve ideolojik önyargılarımıza kulaktan dolma bilgileri ekleyince kendimizi allame sanıyoruz. Okumadan bilme şeklindeki zihin hastalığımızdır bu.

SAVAŞTAN İKTİSAT TARİHİNE

Erickson, Çanakkale’de Türk topçusunun 1915 Mayıs başından Haziran başına kadar olan bir ay içinde kullandığı top mermisi sayısının yaklaşık 18 bin olduğunu belirtir ve hemen ekler:
“Bu, oldukça azdır, cephane sıkıntısı giderek artmıştır. Bunu hafifletmek için 5. Ordu’ya 105 adet obüs mermisi, 1320 adet top mermisi gönderildi...”
Bunların bile ne kadar az olduğu bellidir.
Cephane sıkıntısı giderek artmıştı, çünkü büyük kısmı Almanya’dan geliyordu.
Öbür yanda, tarihçi İsmet Görgülü’nün “On Yıllık Harbin Kadrosu” adlı değerli eserinden öğreniyoruz ki, 18 Mart günü düşman donanmasının yedi saaat içinde Türk mevzilerine yağdırdığı top mermisinin sayısı 3340’tır. Evet, yedi saatte 3340 top mermisi!
Bu olay bizi, iktisat ve sanayileşme tarihine götürmelidir. Neden Çarlık Rusya’sındaki demiryolu ağı 67 bin km iken, Osmanlı’nınki 1914’te 5 bin km idi?!
Önemini bilmiyorlar mıydı? Bilmiyorlarsa neden Sultan Aziz, “Demiryolu geçsin de beni çiğneyip geçsin” demişti?
Kapitülasyonların nasıl bir engel olduğunu iktisat tarihlerinde okumadan bu konuda ahkâm kesebilir miyiz?
Cumhuriyet’in “Demir ağlar” heyecanını küçümsemek hangi aklın kârıdır?!
Lozan’ın en büyük başarısının kapitülasyonları kaldırmak olduğunu öğrenmeden Lozan hakkında ahkâm kesilebilir mi?

Haberin Devamı

MUKAYESELİ TARİH

Atatürk’ün “Nutuk” kitabını okuyan, sadece dilini değil konularını da anlayacak kaç aydınımız vardır?
Hele de mukayeseli okuma gereğinin farkında mıyız? Hem Nutuk hem onun yanında İnönü, Karabekir, Ali Fuat Cebesoy, Rauf Orbay gibi Milli Mücadele liderlerinin yazdıklarını okuyup mukayese etmekten bahsediyorum.
Nutuk’ta Atatürk’ün öfkeli bir dille anlattığı olayları, İnönü çok daha sakin, hatta muhalifleri anlayışla karşılayan bir dille anlatır. Bunda mizaçları kadar, dönemlerin de etkisi önemlidir. 1927’nin sıcak ortamıyla, 1971’in mesafeli ortamı farklıdır.
Hele de Karabekir, Rauf Orbay ve Ali Fuat Cebesoy gibi muhalifler, aynı olayları Gazi’den çok farklı yorumlarla anlatırlar.
Bunların hepsi milli kahramanlarımızdır. Zaferden sonra siyasi yollarının ayrılmasına bakarak bir bölümünü tutup öteki bölümünü küçümsemek tarihe saygısızlıktır.
Herkesin kendini bu kadar araştırmaya vermesi beklenemez tabii. Ama hiç olmazsa çağımızda “okuyan toplum” düzeyinde okumamız gerekir. Daha önemlisi, ideolojik ve siyasi önyargılara zihnimizi hapsetmekten kurtarmamızdır.
Halbuki önyargılarımıza uygun düşen her lafı kabule, uymayan her bilgiyi redde hazır, ama önyargılarımızı sorgulamaya, yeni bilgileri araştırmaya kapalı olan zihinlerle bu çağda “dünyanın en büyük ekonomileri” arasına giremeyiz.

Yazarın Tüm Yazıları