Okumak...

CUMARTESİ günleri eşim Tülin’le dışarıda kahvaltı yaparız, yürürüz, sinemaya gideriz ve mutlaka kitapçıları dolaşırız.

Haberin Devamı

Memnun olduğum iki olaydan bahsedeceğim size.
Bir, “Unutursam Fısılda” filmine gittik...
İki, Atatürk’ün “Nutuk” adlı kitabının Prof. Zeynep Korkmaz tarafından yapılan sadeleştirilmiş metninin yeni baskısı yayınlanmış, D&R’da gördük.
“Unutursam Fısılda”, hayatımızda unutmayacağımız filmlerden biridir.
Eleştirmen Atilla Dorsay film için “Bir Çağan Irmak mucizesi” demiş, elhak öyle. Dorsay’dan sonra bana laf düşmez; okurlarıma, sakın bu filmi kaçırmayın diyebilirim ancak.


‘NUTUK’ YAYINLARI


Atatürk’ün 1927’de partisinin kurultayında okuduğu Nutuk, her şeyden önce bir hitabet ve belagat harikasıdır. Sadeleştirme deyince, çoğu defa kuru, yavan bir metin ortaya çıkıyor.
İçeriği ayrı mesele, belagat bakımından bir örnek:
“Gereksindiğin güç damarlarındaki soylu kanda vardır!”
Bir orijinalindeki belagati, bir de bu yavanlığı, kuruluğu düşünün.
Böyle kuru sadeleştirme yapanlardan biri, benim medeni hukuk hocam olan Hıfzı Veldet Velidedeoğlu’dur. Belagati bozduğu gibi, Nutuk’taki “hukuku esasiye” kavramını, “temel haklar” diye çevirerek büyük hatalar da yapmıştır. Halbuki “hukuku esasiye”, anayasa hukuku demektir!
Kaynak Yayınları’nın değerli bir yayını olan Atatürk’ün Bütün Eserleri’nde de aynı hata tekrarlanmıştır.
Velidedeoğlu, “Atatürkçü düşünce açısından önem taşımayan” diyerek Nutuk’tan bazı bölümleri de makaslamış, mesela Celal Bayar’ı öven paragrafı çıkarmıştır!
Onun için, “sadeleştirilmiş” metinler konusunda dikkatli olmak gerekir.

Haberin Devamı

DÜZGÜN SADELEŞTİRME

Prof. Zeynep Korkmaz’ın, Atatürk Araştırma Merkezi tarafından yeni baskısı yayınlanan sadeleştirilmiş Nutuk metni ise güvenilir, başarılı bir çalışmanın eseridir. Belagatine de özen göstermiştir.
Türkçe uzmanı olan Prof. Korkmaz Hocamız da “hukuku esasiye”yi tam dil tercümesiyle “temel haklar” diye çevirmiştir; edebiyatçı olduğu için bu anlaşılabilir bir hatadır.
Bu yazıyı yazmamın bir sebebi, Nutuk veya tarihle ilgili metinleri “sadeleştiren” kişi ve kurumların dikkatini çekmektir.
‘Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’ni, siz tutup ‘Hakları Koruma Derneği’ yaparsanız... Ve de ‘Kuvayı Milliye’yi ‘Ulusal Güçler’e çevirirseniz, tarihi katletmiş olursunuz!
Nutuk için de böyle, Namık Kemal’in Cevdet Paşa’nın veya herhangi bir fermanın sadeleştirmesini yaparken de böyle.

Haberin Devamı

OKUMAK AMA NASIL?

Mesele sadece belagat ve terimlerden ibaret değil... Nutuk veya başka herhangi bir tarihi metni “okumak” da belli bir birikim ve metot gerektirir: Bilhassa farklı kaynaklara bakmak önemlidir.
1927’nin gergin siyasi ortamında Atatürk Nutuk’ta, muhalif Karabekir ve Rauf Orbay gibi isimler hakkında çok ağır suçlamalarda bulunur. Nutuk aynı zamanda muhaliflere karşı bir polemiktir. Bugün kimsenin hatırlamadığı Celalettin Arif Bey’e yönelttiği ağır eleştirilere 43 paragraf ayırmıştır.
Peki, aynı olayları kırk yıl sonra İnönü nasıl anlatmıştır? Muhalifler Karabekir, Rauf Bey, Ali Fuat Paşa gibi isimler nasıl anlatmışlardır?
Atatürk’ün Nutuk’taki dili çok çatışmacıdır.
İnönü, Abdi İpekçi’ye, 1927’de Atatürk’ün çok öfkeli olduğu için böyle bir dil kullandığını söyler. Doğrudur.
Yakın tarihimizi anlamak için Nutuk, Karabekir’in İstiklal Harbimiz, İsmet Paşa’nın Hatıralar gibi eserleriyle birlikte ve mukayeseli olarak okunması gereken önemli bir eserdir.
Evet okumak, okumak... Okumadan önyargılarımız olur, fakat bilgimiz olmaz.

Yazarın Tüm Yazıları