Neyi konuşuyoruz?

EKONOMİDEN Sorumlu Başbakan Yardımcı Mehmet Şimşek öteden beri güven veren bir ekonomisttir. Ali Babacan tasfiye edildikten sonra güven sarsılmasın diye ekonomi yönetimine onun getirilmesi de bu sebeptendir.

Haberin Devamı

Böyle bir güvene sahip olan Mehmet Şimşek’in şu sözlerini adeta bir alarm gibi önemsemek gerekir:

 

“Türkiye için de dünya için de çok temel sorunlar var. Biz geçici bir bahar havası yaşıyoruz, bu geçici bahar havasına aldanmamak lazım. Aslolan yapısal sorunlara çözüm üretmemizdir.”

 

Şimşek, hükümetin “uzun zamandır” bu konuda çalışmalar yaptığını da söylüyor.

 

Evvela “hükümet” kurumu önümüzdeki dönemde siyasi etkinliğini sürdürebilecek mi? İkincisi, madem ekonomi böyle kritik bir süreçten geçiyor, niye ekonomi konuşmuyoruz da bildik siyasi kavgaları sürdürüyoruz?

 

Haberin Devamı

Üçüncüsü Şimşek’in dediği “uzun zamandır” sözünün anlamı nedir?

 

NE ZAMANDAN BERİ

 

Ali Babacan da yapısal ve hukuki sorunlara dikkat çekerek şöyle konuşmuştu:

 

“Bakın, 2007-2008 yılından bu yana kişi başı gelirde 10 bin doları geçtik ama bir türlü 11 diyemedik... İşte o orta gelir tuzağı dediğimiz riskli bölgeye düşmemek ve büyümeyi yılda 3-4’lük bir alana hapsetmemek için daha çok koşturmamız, reformları kararlılıkla götürmemiz gerekiyor.” (22 Nisan 2014)

 

Sayın Şimşek’in “uzun zamandır” sözü nerelere kadar uzanıyor, görüyor musunuz?

 

Evet, uzun zamandır iktidar reform düşüncesini ihmal etti. Aşırı dozda bir politik güç duygusu yön verici oldu.

 

Davutoğlu’nun tasfiye edilmesinin sebeplerinden biri daha kavramsal ve programlı davranmak istemesi olsa gerek. “Restorasyon, liyakat, nepotizmle mücadele, yönetişim, rasyonel hukuki bürokrasi” falan diyordu!

 

Şimşek, “AB sürecinin hızlanması ekonomideki çıpalarımızdan biridir” diye de vurgulamıştı. Ali Babacan’ın “Tek umudumuz AB hukukudur” sözünü unutmak mümkün mü?

 

Haberin Devamı

Peki, “AB hukukuna” bakışımız bugün nasıl?

 

GELİŞME EKSİKLİĞİ

 

Türkiye yönetilmesi zor bir ülkedir. Farklı ve gergin hassasiyetlerimiz vardır. Zenginlik olan hassasiyetlerimizin çok gergin olması yüzünden kolayca hamasete kapılırız, kutuplaşırız, öfkeleniriz...

 

Ve sorunlarımızı rasyonel olarak sıralamak, rasyonel çözümler araştırmak, ortak aklı üretmek yerine, coşkulu kavgalara kapılırız.

 

Bu hal bizim “yerli ve milli” bir özelliğimiz değildir, yeterince gelişmiş olamamaktan kaynaklanan bir zaafımızdır: Eğitim yetersizliği, girişimci orta sınıf yetersizliği, kurumsallaşma yetersizliği, rasyonelleşme yetersizliği, hoşgörü yetersizliği...

 

Aynı otoyollar, aynı marka arabalar, fakat bizde trafik kazaları daha fazla; aynı sebepten.

 

Haberin Devamı

ORTA GELİR TUZAĞI

 

Mehmet Şimşek’in sözlerinden uzaklaşmış değilim. Ekonominin sırf teknik bir bilim, ekonomi yönetiminin de sırf teknik bir kurum olmadığını belirtmek için yazıyorum bunları.

 

“Orta gelir tuzağı” kavramı pek çok şeyi izah ediyor: “Orta gelir”e kadar tırmanabilirsiniz, fakat ondan sonra daha kurumlaşmış yönetimler, daha sağlam kamu kurumları, daha özgür bir toplum, daha yaratıcı bir düşünce dinamizmi gerekiyor.

 

Bunları yapamazsanız “orta”da kalırsınız.

 

Çağımız gösteriyor ki, “orta düzey”de kalmış, zihniyeti, kurumlaşması, hukuk düzeni yüksek düzeylere çıkamamış bir ülke, hele de bu coğrafyada rahat edemez. Çünkü sorunlarla başa çıkabilmek için “orta düzey” yetmez.

 

Haberin Devamı

Siyasi kültürün ve siyasi davranışların ekonomi için gereken kurumlaşmayı ve rasyonelleşmeyi desteklemesi gerekir. Bu olmazsa, hele de siyasi enerji toplumda rasyonelliği ve hukuki kurumları örselerse ülkenin işi daha da zorlaşır.

Yazarın Tüm Yazıları