Mezhep taassubu

FELAKET gittikçe büyüyor, Irak’ta IŞİD’in saldırıları önce Şiiler ve Hıristiyanlar, ardından Türkmenler ve Kürtler için bela oldu.

Haberin Devamı

Irak’taki büyük Hıristiyan kenti Karakuş ve çevresini ele geçiren IŞİD ya da yeni adıyla İD, Irak Kürdistanı’nın başkenti Erbil’e 45 km yaklaşmış oldu. IŞİD saldırıları yüzünden Mahmur Kampı boşaltılıyor. Peşmergelerden başka PKK ve PYD de IŞİD’le çarpışma halinde.
Dün NTV’de Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, hükümetin Türkmenlere yaptığı yardımları anlatırken, Türkmenlerin de Sünni-Şii diye maalesef bölündüğünü, aralarında “IŞİD’in de devreye girdiği çatışmalar” yaşandığını açıkladı. Evet, maalesef böyle.
Türkmenler daha 2005 seçimlerinde mezheplere bölünmüşlerdi. Şimdi IŞİD canavarı Türkmen Şii kardeşlerimize kan kusturuyor.
Türkmen’in Sünni’si de Şii’si de mazlumdur.

ASIL PROBLEM NEDİR?

IŞİD’in katliamından kaçan Ezidilerin (Yezidiler) yaşadıkları zulmü, Irak meclisinde Ezidi Milletvekili Bayan Feyyan Dahil, ağlayarak anlattı. Bu feryatları duyup vicdanı isyan etmeyen dünyada bir insan var mıdır?! Fakat taassup öyle bir illet ki, IŞİD gözünü kırpmadan bu zulümleri yapıyor. Mezhep farkından insanları yere yatırıp makineli tüfeklerle tarıyor, aç ve perişan dağlara, çöllere sürüyor, kızları cariye yapıyor, Hıristiyanları “zimmi” sayıyor!
Devletlerin siyasetleri bir tarafa, İslam dünyasında ulemadan, İslamcı aydınlardan, dini kurumlardan mezhep taassubuna karşı gür bir ses çıkıyor mu, sokaklarda protestolar görüyor musunuz?!
Mezhep taassubunun varlığı ile demokratik bilinç yokluğu, böyle bir insaniyetsizlik yaratıyor.
Ortadoğu’da asıl problem budur.

Haberin Devamı

SİYASETİN ROLÜ

IŞİD canavarının ortaya çıkmasında elbette Bağdat’taki Şii Maliki rejiminin Sünnilere yaptığı baskı ve dışlama politikalarının rolü önemlidir. Türkiye’nin bu konuda Maliki’yi uyardığı, hiçbir kesimi dışlamadan birleştirici davranmasını tavsiye ettiği doğrudur. Fakat IŞİD belasını sırf Şii Maliki’nin baskılarına bağlamak eksik ve yanıltıcı bir yorumdur. Zira asıl sorun olan mezhep taassubu gözden kaçıyor.
Halbuki Şii Maliki’nin Sünnilere yaptıkları da Sünnilerin tepkisinin IŞİD halinde ortaya çıkması da aynı vahim gerçeğin fotoğraflarıdır: Mezhep taassubu!
Talibanlar, El Kaideler, IŞİD’ler, Boko Haramlar ve benzerleri, siyasi faktörler ne olursa olsun, taassup felaketinin örnekleridir. Siyasi olayların rolü, dipteki bu taassupları ateşlemek oluyor.

Haberin Devamı

İNANÇ VE SİYASET

Ortadoğu kültürel ve ekonomik entegrasyonunu tamamlayamamış bir bölgedir. Toplumda ihtilafları çözecek kökleşmiş hukuk kurumları da yoktur. İktisat tarihçisi Mısırlı Charles Issawi, elli yıl önceki kitabında anlatır bu gerçekleri. Modern eğitim de Ortadoğu’da zihniyet değişikliği yapacak çapta gelişmemiş olunca, işte “ortaçağ”, 21. yüzyılda taassup canavarları halinde bu coğrafyada hortluyor!
Dün Büyükelçi Oğuz Çelikkol Sünni, Şii, Ezidi, Hıristiyan vb. unsurların Abbasi ve Osmanlı dönemlerinde genelde barış içinde yaşadıklarını, 21. yüzyılda ise kanlı çatışmalara sürüklendiklerini anlattı.
Çünkü, çağımız kimliklerin politize olduğu bir çağdır. Siyasi kavga, neye bulaşırsa onu militanlaştırıyor.
Bakın İslam tarihine, Cemel Vakası’ndan beri büyük kanlı kavgalar, inanç farklarından değil, bunların politikada kılıç gibi kullanılmasından kaynaklanmıştır. Dünya tarihinde de böyle.
Bugün Türkiye’de de tarihten gelen mezhep ve kimlik duygularını kaşımaktan, toplumu kutuplaştırmaktan dikkatle sakınmak gerekir. Bu, öncelikle iktidarın hem milli hem insani mesuliyetidir.

Yazarın Tüm Yazıları