Kurumlara güvenmek

YARGITAY Ergenekon davasını bozdu.

Haberin Devamı

Bu davada da Balyoz davasında da kuruların yanı sıra birçok yaş da yakılmış, adil yargılama yapılmamıştı.

Yargıtay’ın bozma kararında bir konu üzerinde bilhassa durmak istiyorum. Bu, Genelkurmay Başkanı’nı yargılamada “özel yetkili mahkemelerin”, bugün ağır ceza mahkemelerinin yetkisiz olduğu, yargılamanın ancak Yüce Divan’da ve Başbakan’ın izniyle yapılabileceği hususudur.

Sayın İlker Başbuğ tutuklanınca ben şöyle yazmıştım:

Kurumlara güvenmek


Yazımda Anayasa’nın 148. maddesine göre yetkili yargı mercinin Yüce Divan olduğunu, bunun sadece Genelkurmay Başkanı için değil, kuvvet komutanları için de böyle olduğunu yazmıştım. Tutuklamaları yetkisiz mahkemenin yaptığını belirtmiştim.



ÖRGÜT TANIMI

Haberin Devamı


Bu iki dava boyunca yazılarımda, TV programlarımda önemle üzerinde durduğum bir konu da “örgüt” kavramının savcılar ve mahkemeler tarafından çok geniş tanımlanmasıydı. Dayanışma gruplarını, meslek icabı birlikte çalışanları, hatta bir fiili birlikte yapanları Ceza Kanunu anlamında hemencecik “terör örgütü, darbe örgütü” diye nitelemenin yanlış olduğunu anlatmıştım.

O zaman muhafazakâr medyada Ergenekon, PKK’yı bile yöneten “üst akıl” idi!

Bugün de “örgüt” kavramı aşırı tanımlanmakta, yine kuruların yanında yaşlar da yakılmaktadır.

Bu konuda Prof. İzzet Özgenç’in “Suç Örgütleri” adlı kitabını dün tavsiye etmiştim, bugün de tavsiye ediyorum.


ÖLÇÜ İHTİYACI


Terör örgütü PKK gibi uluslararası hukukça tescil edilmiş bir örgüt de olsa, tanımı geniş tutmak onunla mücadeleyi kolaylaştırmaz, aksine zorlaştırır.
İşte, Başbakan Davutoğlu, HDP’lilerin dokunulmazlığı kaldırıldığında mahkemelerin tutuksuz yargılama yapacağını umduğunu, ülkenin itibarını mahkemelerin de gözeteceğini söyledi.

Anlamı çok açık; dokunulmazlığı kaldıralım ama tutuklanmasınlar...

Demek ki ölçüyü kaçırmamak lazım.

“Aşırı doz” ters etki yapar.

Evet, “ölçü” hukuki bir kavramdır fakat sağduyu siyasetin de ölçülü olmasını gerektirir.

Onun için ben dokunulmazlıkların nasıl kaldırılacağı konusunda kaygılıyım.


GÜVEN FAKTÖRÜ

Haberin Devamı


Kurumlara güven deyince elbette öncelikle yargının bağımsız ve tarafsız olması, daha önemlisi bu konuda güven vermesi gerekir. Bu AİHM içtihatlarında vurgulanan evrensel bir hukuk kuralıdır. Bizim büyük hukukçularımızdan Cevdet Paşa’nın yüz elli yıl önce “Tezakir”de yazdığı gibi, mahkemelerin tarafsız ve bağımsız olduğuna halkı inandırmaları gerekir.

Bizde yargı dönemlere göre el değiştirerek hayli güven kaybetti, maalesef.

Merkez Bankası gibi “araçsal bağımsız” bir kurumda güven örneğini gördük. Yeni Başkan Murat Çetinkaya, faiz oranını siyasi taleplere göre değil teknik verilere göre belirledi, “piyasalar güvendi” ve döviz geriledi...

Netice: iyi işleyen devlet, kurumların “hukuki ve rasyonel” işlevlerini müdahalesiz fakat tabii denetimli biçimde düzgün yapabildiği devlettir.

Yazarın Tüm Yazıları