İstenen ne?

İKTİDAR, daha doğrusu Cumhurbaşkanı Erdoğan klasik başkanlık sisteminden farklı, özel türde bir başkanlık sistemi istiyor.

Haberin Devamı

Bu otoriterleşme eğilimi midir?
Başbakan Başdanışmanı Etyen Mahçupyan, şu cevabı veriyor:
“Niçin öyle olsun? Şu anda AK Parti’nin isteyip de yapamadığı ne var? Daha fazla otoriteyi kimin için isteyecek? Bu endişeyi taşıyanların Türkiye’yi tanımadıklarını düşünüyorum.” (Haber Türk, 2 Şubat)
Türkiye’yi tanımamak deyince Mahçupyan halkın ezici çoğunluğunun başkanlık sistemini istemediğini kastediyorsa bu doğrudur. Fakat anlaşılan başkanlık sistemini isteyenler propaganda ve teşkilat gücüne güveniyorlar, halkı ikna edeceklerine inanıyorlar.
Mahçupyan’ın sözlerinde, sistem açısından daha önemli olan, “şu anda AK Parti’nin isteyip de yapamadığı ne var?” sorusudur. Gerçekten iktidar gerekli her yetkiye sahiptir. Öyleyse istenen nedir?

Haberin Devamı

DAHA FAZLA GÜÇ

Daha fazla yetki, daha fazla güç isteniyor, çünkü “daha fazla güç” eğilimi rasyonel bir sonuç değildir, beşeri bir tutkudur. Benim okuduğum kitaplardan bu tutkuyu en iyi anlatan, büyük Fransız yazarı muhafazakâr Chateaubriand’ın “Napoleon Bonaparte” adlı eseridir, dilimizde de yayınlandı. Bu tutku, sahibine hem muazzam bir enerji veriyor; Napolyon’un akıl almaz enerjisini düşünün... Hem gittikçe artan yetki, yani otorite arzusu...
Bugün iktidarın normal demokratik kurallar bakımından hiçbir yetki eksiği yoktur. İstenen, daha fazla yetki ve otorite getirecek bir başkanlık türüdür.
Bu, benim yorumum değil. Sayın Erdoğan’ın yargıdan ve kuvvetler ayrılığından yakınan konuşmaları açıktır. “Farklı cumhurbaşkanı” kavramı da daha fazla yetki kullanan bir cumhurbaşkanını ifade ediyor.
Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na verilmiş olan AK Parti’nin anayasa taslağında da bu görülüyor.

BAŞKANLIK TASLAĞI

AKP’nin bu taslağına göre, Anayasa Mahkemesi üyelerinin yarısını Başkan, öteki yarısını Meclis çoğunluğu, yani Başkan’ın partisi atayacaktır. Danıştay üyelerinin yarısını da Başkan atayacak.
Bugün HSYK’daki 22 üyenin 16’sı yargı içinden seçilir. AKP’nin taslağında bu 6’ya indiriliyor! Kalan üyelerin yarısını Başkan, öbür yarısını çoğunluk partisi seçecek; iki üye de zaten Adalet Bakanı ve Müsteşarı...
Klasik başkanlık sistemindeki “denetim ve denge” mekanizmalarının birçoğunu almadan Başkan’a çok daha fazla yetki veren taslakta, Başkan bir kanunu veto ederse, o kanunu tekrar çıkarmak için Meclis’te 330 oy gerekecek! Başkan’ın istemediği kanun çıkamaz demektir bu. Ama yasama organının bunu dengeleyecek yetkileri yok taslakta. Teknik ayrıntılara girmiyorum.

Haberin Devamı

RASYONEL OLAN

Evet, Mahçupyan’ın dediği gibi, parlamenter sistem içinde iktidarın “isteyip de yapamayacağı” bir şey yok, gerekli bütün yetkilere sahip. Fakat Mahçupyan’ın gözünden kaçan şu: Bu yetkilerin daha fazlasını elde etmek için sistem değişikliği isteniyor.
Tartışılması gereken husus, istenen yetkilerin demokratik olup olmadığıdır.
Sayın Mahçupyan AKP’de farklı eğilimler bulunduğunu söylüyor, doğrudur bu. Kabine içinde de başkanlık sistemine karşı isimler var, fakat ifade etmekten sakınıyorlar. Parti tabanının çoğulcu olduğu da doğrudur, lakin adayların tepeden belirlendiği bir yapıda çoğulculuk Meclis’e ne kadar yansıyacak?
Bence “rasyonel” olan, parlamenter sistemin verdiği yetkileri rasyonel kullanmak ve mevcut sistemin kurumlarını çatışmasız çalıştırarak kamu yönetiminde sinerji yaratabilmektir. Asıl o zaman “Türkiye uçar”.
Sistem çatışmalarının yaratabileceği sıkıntılardan sakınmak gerekir.

Yazarın Tüm Yazıları