İslam algısı

Haberin Devamı

CUMHURBAŞKANI Erdoğan Diyanet camiasının önce gelen isimlerine sarayda iftar daveti verdi. Diyanet İşleri Başkanı Sayın Mehmet Görmez’in lüks Mercedes’le gelmesini yadırgadığımı belirtmekle yetineceğim.
Yemekte eski Diyanet İşleri başkanları Tayyar Altıkulaç, Sait Yazıcıoğlu ve Ali Bardakoğlu din eğitimi ve toplumdaki din algılarına ilişkin sorunlar üzerine konuşmuşlar.
Keşke kayda alınıp yayınlansaydı.
Ben çok kısa özetler vereceğim.

RADİKALİZM TEHLİKESİ

Tayyar Altıkulaç: Hakkâri Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde tefsir doktorası olan bir öğretim görevlisi, hemen bütün derslere giriyor, çünkü öğretim görevlisi yok. İlahiyat tahsili bu kadar yaygınlaştırılıp da öğretim kadrosu yetersiz kalınca kalite düşüyor. Lisansüstü öğretim, İstanbul, Marmara, Ankara ve Bursa gibi köklü geleneği ve yetkin akademik kadrosu bulunan İlahiyat fakülteleriyle sınırlandırılmalıdır. Din öğretiminde kalite kaybı ciddi zihniyet sorunlarına yol açıyor.
Sait Yazıcıoğlu: IŞİD gibi hareketlerden bile etkilenen gençlerimiz var! Radikal akımlar İslam’ın geleceği için büyük tehlikedir. Daha büyük sorunlar patlak vermeden şimdiden tedbir almak gerekir. İslam’dan bahseden herkes şefkat ve merhameti, toleransı ön plana çıkarmalıdır. Öfkeli ve ötekileştirici dil bırakılmalıdır. Özellikle iktidarlar kucaklayıcı olmalıdır. 13 yıllık iktidar döneminde en zayıf kalan saha, eğitimdir. Yüzde 5’i oluşturan imam hatiplerde de kalan yüzde 95’te de kalite sorunu vardır...
AK Parti’nin reformist döneminde milletvekilliği de yapmış olan Prof. Yazıcıoğlu, seçim sonuçlarının iyi okunmasını, uzlaştırıcı bir dil geliştirilmesini önermiş.

Haberin Devamı

SORUNLU ALGILAR

Ali Bardakoğlu: Elli küsur İslam ülkesiyiz, insanlığın önüne düzgün, güven veren bir Müslüman profili koyamadık. İslam dünyasında yeni nesillerin radikal dini akımlara kapılmasında ya da dine daha bir mesafeli duruşunda biz İslam bilginlerinin din olarak topluma aktardıklarının da payı var. Geçmiş asırların kaynaklarından alıp, olduğu gibi topluma sunduğumuz dini bilginin bu dünyada karşılığı ciddi ölçüde zayıfladı.
Dini bilgi olarak insanımıza ne vereceğimizi iyi belirlemezsek, toplumda din eğitiminin artması sorunu çözmez, hatta ağırlaştırabilir. Afganistan, Pakistan, Bangladeş din eğitiminin en yoğun verildiği ülkeler ve sorunlar devasa... Bugün çeşitli TV kanallarındaki din programları melankoli/hüzün, gözyaşı, aslı-esası olmayan menkıbe ve hurafeler, dini değerler üzerinden ticaret ya da öfke ve ötekileştirme ekseninde yoğunlaşmış durumda. Günümüzde dini cemaatler hizmet yarışını bıraktı çıkar, güç devşirme ve sektör olma sürecine girdi. Dahası İslam’ın tevhit esasını ve akidesini sarsan bir dizi inanış ve kutsallıklar da üretir oldu.

Haberin Devamı

SİSTEM SORUNU

Bu değerli din âlimlerimiz bu eleştirilerini ve İslami tezlerini kitap olarak yazmalıdırlar.
Ben bir hukukçu olarak başka bir soruna değineceğim: “Geçmiş asırların kaynaklarından” halife-hilafet tanımlarının bugün “Başkanlık sistemi” propagandası için kullanılması!
Büyük İbn Haldun, 14. yüzyılda yazmıştı: Peygamberimizin nazarında hilafet ve halifenin hiç önemi yoktu. Onun için bir halef bırakmadı, bir tavsiyede dahi bulunmadı. Halife ve hilafet sonraki yüzyıllarda yaşanan savaşlar, siyasi hareketler, devlet kurumunun güçlendirilmesi gibi dünyevi sebeplerle önemli hale geldi. (İbni Haldun, Mukaddime, Uludağ tercümesi, cilt 1, s. 586)
21. yüzyılda din bilginleri “devlet nasıl iyi yönetilebilir?” diye modern siyaset ve anayasa bilimleri açısından araştırma yapmayıp “geçmiş asırların kaynaklarından” hilafet tanımlarını, üstelik dinin esaslarından biriymiş gibi aktarırlarsa... İşte IŞİD’ler falan ortaya çıkıyor.
Düşünceye yön veren “bilgi”nin niteliği ne kadar önemli, görüyor musunuz?

Yazarın Tüm Yazıları