İlle de hukuk

KANUN çıkararak yargı kurumlarını sıfırlamanın tarihimizde görülmediğini, 27 Mayıs’ta darbecilerin Yargıtay ve Danıştay’da siyasi tasfiyeler yaptığını yazmıştım.

Haberin Devamı

Dün hukukçu bir okurumun gönderdiği mesajdan öğrendim ki, darbeciler Yargıtay’da değil ama Danıştay’da “sıfırlama” yapmışlar.

 

27 Mayıs darbecileri 20 Eylül 1960 günü çıkardıkları “Danıştay Kanunu’nun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun”la Danıştay kadrosunu sıfırlamışlar. İlgili madde aynen şöyle:

 

“Bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihte Danıştay Başkanlığı, Daire Başkanlığı ve üyeliği kadrolarını işgal edenlerin vazifeleri nihayete ermiş ve bu kadrolara, ilişik cetvelde gösterilenler seçilmişlerdir.”

 

İsteyenler bu kanunun yayınlandığı 22 Eylül 1960 günlü Resmi Gazete’ye bakabilir.

 

Haberin Devamı

SIFIRLAMA AYNI

 

Bazı farklar var; o zaman sıfırlanan üyeler yerine yeni isimleri de kendileri “kanun”la atamış! Şimdi aynı şekilde kanunla sıfırlama yapılıyor fakat yeni atamaları HSYK yapacak.

 

Bir fark da şu: 27 Mayısçılar Danıştay’ı tamamen sıfırlamıştı. Bugün Meclis’teki tasarıda Yargıtay ve Danıştay başkanları ile başsavcı ve daire başkanlarına dokunulmuyor, üyeler sıfırlanıyor.

 

Fakat ayrıntılardaki bu fark “sıfırlama”nın ayniyetini değiştirmiyor.

 

27 Mayıs konusunda bazı eleştiriler aldım, 27 Mayıs’ı savunuyorlar.

 

Hem Demokrat Parti’nin basın ve yargı üzerindeki baskılarını hem 27 Mayıs darbesinin yaptığı hukuk katliamını “Türkiye’nin Hukuk Serüveni” adlı kitabımda anlattım. Özeti bile buraya sığmaz.

 

Sadece 27 Mayıs dönemindeki onurlu bir hukukçudan bahsedeceğim.

 

TARİHİN HÜKMÜNDEN KORKMAK

 

27 Mayıs günleri... Menderes Kars ve Ardahan’ı Ruslara satmış! Gençleri öldürtüp cesetlerini kıyma makinelerine göndermiş! Harbiye öğrencilerini toptan öldürteceklermiş!...

 

Haberin Devamı

Müthiş bir totaliter propaganda yürüyor...

 

Hukuk profesörleri de DP’lileri cezalandırmak için geçmişe yürüyen ceza kanunu çıkarılabilir, tabii hâkim ilkesine aykırı ihtilal mahkemesi kurulabilir diye fetva veriyor!

 

Prof. Tahir Taner bunu imzalamayı reddediyor ve diyor ki:

 

“Ben tarihin hükmünden korkarım!”

 

Merhum Taner imzalayarak alkışlar alabilirdi. Ama “tarihin hükmünden korkmak” gibi asil bir şuura sahipti, reddetti. Adını tarihe onurla yazdırdı.

 

Böyle Prof. Ali Fuat Başgil gibi, o zamanki Yargıtay Başkanı Recai Seçkin ve Yargıtay üyesi Vedat Ardahan gibi onurlu davranan hukukçular da olmuştu.

 

PROF. TAHİR TANER

 

Aşağıda merhum Tahir Taner’in iki fotoğrafı var; Lozan’da İsmet Paşa’nın hukuk danışmanı ve sonra İstanbul Hukuk Fakültesi dekanı:

 

Haberin Devamı

İlle de hukuk

 

Lozan’da kapitülasyonlar tartışmasının özü hukuk ve yargı konularıydı. Genç Tahir Bey engin bilgisiyle Osmanlı’daki hukuki modernleşmeyi anlattı. Din ve ırk ayrımı yapmayan “eşit vatandaşlık” ilkesini ve uluslararası hukukun “egemenliklerin eşitliği” ilkesini anlatarak kapitülasyonların kaldırılmasında çok büyük rol oynadı.

 

Sonra, İstanbul Hukuk Fakültesi’nde profesör ve dekan olarak binlerce hukukçu yetiştirdi. Ülkemize hizmetleri için kendisine şükran borcumuz vardır.

 

Fakat manen en büyük hizmeti bir hukukçu olarak ortaya koyduğu onurlu duruş olsa gerek.

 

MHP KONGRESİ

 

Çok soruluyor, hukuki durum şudur: Yarın toplanması beklenen MHP Kongresi kesinleşmiş yargı kararına uygundur.

 

Haberin Devamı

Evvela, bu konuda Anayasa Mahkemesi yetkisizdi. Anaya Mahkemesi’nin ‘Kuruluş Kanunu’na göre, AYM sadece “siyasi partilerin kapatılmasına, dağılma durumlarının tespitine, devlet yardımından yoksun bırakılmasına, ihtar başvuruları ile siyasi partilerin mal edinmeleri ile gelir ve giderlerinin kanuna uygunluğunun denetlenmesine” yetkilidir.

 

Parti kongreleriyle ilgili ihtilaflarda yetkili olan sulh hukuk mahkemesi dolgun bir gerekçeyle çağrı heyeti atamış ve bu heyetin kongreyi icra etmesine karar vermiştir. Yargıtay’ca onaylanarak kesinleşmiştir.

 

Kongrenin toplanması, bu adli kararın uygulanmasıdır, meşrudur.

Yazarın Tüm Yazıları