İki Türkiye

Haberin Devamı

TAKSİM Meydanı’nın 1 Mayıs gösterilerine açık olması mı, yasaklanması mı doğrudur?
Gündemde göze çarpan iki türlü cevap var:
-İktidar ne yaparsa o doğrudur. Taksim üzerindeki yasağı kaldırınca iktidarı özgürlük adına alkışlamak gerekir; yasaklayınca kamu düzeni adına alkışlamak gerekir.
Bizzat iktidarın böyle düşünmesini anlamak mümkün de, böyle yazan, çizen, manşet atan kalemleri anlamak mümkün değildir.
-İkinci cevap şöyle olabilir: Somut ve inkâr edilemez şekilde sabotaj falan gibi bir tehlike yoksa, her zaman doğru olan ilke özgürlüktür. İktidar Taksim üzerindeki yasağı kaldırdığı zaman doğru, yasakladığı zaman yanlış yapmıştır!
Bu cevapta felsefi bir tutarlılık olduğu açıktır.

İKTİDARIN SÖYLEMİ

Haberin Devamı

Önce iktidara bakalım. 2010’da Taksim yasağını kaldırdığı zaman Başbakan Erdoğan partisinin 2 Mayıs’taki grup toplantısında şunları söyledi:
“32 yıl aradan sonra dün Taksim Meydanı 100 bini aşkın işçiyi, memuru ağırladı. Taksim’de tarihi bir gün yaşandı... Milletvekili arkadaşlarımız orada bizi temsilen bulundu...
Bugünün emek ve dayanışma günü olarak ilan edilmesi, bunlar AK Parti iktidarına nasip olmuştur. Taksim Meydanı’yla ilgili verilen karar AK Parti iktidarına nasip olmuştur.”
Yasağın kaldırılmasıyla böyle haklı olarak övünen iktidar sonra niye yasakladı?
Gerekçe olarak güvenlikten, turizmden, Taksim’in tarihi dokusundan bahsediliyor. Fakat yasak kaldırıldığında kutlamaların bayram havasında yapılması asıl güvenliğin özgürlükle sağlanabileceğinin ispatıdır.
Turizm ise, asıl yasak yüzünden zarar gördü. Taksim’e çıkan caddeler bile kapatıldı! Dünya TV’lerinde bütün büyük şehirlerde tarihi meydanlardaki kutlamalar görülürken bizim tarihi meydanımızdaki yasağı bütün dünya gördü!

TUTARLI OLMAK

Ben ne yazmışım diye baktım. Taksim yasağının kaldırılmasını övmüşüm. Hatta ülkedeki gerilim ve kutuplaşmanın mutlu sonlanması için, 32 yıldır kavgalara konu olan Taksim’de yasak kaldırılınca ortaya çıkan bayram havasını örnek göstermişim. Liberal felsefenin bir özdeyişinden esinlenerek “Bırakınız konuşsunlar” diye yazmışım.
Geçen yıl yasaklanınca eleştirmiş, şunları yazmışım:
“1 Mayıs yasağını kaldırmak ve bayram ilan etmekle haklı olarak övünen iktidar, nasıl oldu da tekrar bu yasağa döndü?
Sanırım ‘Gezi şoku’nun etkisi... Herhangi bir toplumsal gerilimde hemen Gezi Parkı’nı ve Taksim Meydanı’nı TOMA’lar doldurmuyor mu?
Fakat Taksim’i yeniden yasaklamanın ‘tedbir’ değil, ‘tahrik’ etkisi yapmasından endişe ediyorum. Çatışmacı kültürün harekete geçmesinden kaygı duyuyorum.”
(1 Mayıs 2014)
Bugün ülkedeki gerilim ve kutuplaşmadan kaygı duymayan var mı?

Haberin Devamı

HANGİSİ İYİ?

İktidar en azından kendi tecrübesiyle görmelidir ki, otoriterleştikçe gerilimler artıyor, özgürlükçü davranıp yasak ve baskıyı kaldırırsa gerilimlerin yerini ferahlama alıyor.
Zaten liberal felsefenin temelinde, özgürlüğün rahatlama ve yaratıcılık getireceğini, baskının ise gerilim ve radikalleşmeye yol açacağını gösteren tarihi tecrübeler vardır.
Türkiye’de 2010 yılına kadarki süreçte, sadece Taksim yasağının kaldırılması değil, AB uyum sürecinde yapılan reformlarla, AB İlerleme Raporlarında ve Batı basınında yer alan övgülerle, yoğun sermaye girişiyle gerçekleşmiş bir Türkiye var...
O Türkiye 152 oyla BM Güvenlik Konseyi’ne seçilmişti.
Şimdi ise AB İlerleme Raporlarında eleştirilen, otoriterleşmeyle anılan, BM seçimlerinde 60 oyda kalan, Taksim’i yasaklayan bir Türkiye var!
Vicdanını kaybetmemiş AK Partililer cevap versin, hangisi iyi?

Yazarın Tüm Yazıları