İdam sorunu

CUMHURBAŞKANI Erdoğan, konu her gündeme geldiğinde idam cezasının geri getirilmesini destekliyor.

Haberin Devamı

Önceki akşam Beştepe’de kalabalıklar idam istediğinde, Cumhurbaşkanı bir adım daha attı, ileride getirilecek idam cezasının 15 Temmuz darbesinin faillerini kapsayacak şekilde yasalaştırılabileceğini söyledi.

 

Bunun anlamı, ileride idam cezası getirilirse geçmişe doğru uygulanmasıdır. Cumhurbaşkanı bu görüşte fakat hükümet hayli mesafeli duruyor.

 

Tespitlerimde bir yanlış yoksa, hükümetten sadece Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak dün CNN Türk’te “şahsi görüşüm” diyerek idam cezasının getirilmesini savundu, geriye yürüyüp yürümemesi sorununa değinmedi.

 

HÜKÜMET VE PARTİ

 

Haberin Devamı

AK Parti’de siyasi ağırlığa sahip ve hukukçu bazı isimlerin bu konuda rüzgâra kapılmayan ciddi açıklamaları oldu.

 

Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı, idamı geri getirmenin yanlış olacağını söyledi, “İdam getirilse bile geçmiş suçları kapsamaz” diye de vurguladı. (30 Temmuz)

 

Adalet Bakanlığı yapmış hukukçu Mehmet Ali Şahin, dün Karabük’te “idam” isteyen kalabalıklara “Ben hukukçuyum” diyerek cevap verdi. Ergenekon ve Balyoz davalarını hatırlattı, “İdam çok hassas bir konudur” dedi, “aleyhe hükümlerin” geçmişe yürümeyeceğini belirtti. Asıl yetkili Adalet Bakanı bu konuda henüz konuşmadı, AA’daki basın toplantısında gazeteciler de bu konuyu sormadı.

 

Başbakan Binali Yıldırım hiç “idam” kavramını ağzına almıyor. Partisinin grup toplantısında seyirciler “idam” diye bağırdığında “hainlerin en ağır şekilde cezalandırılacağını” söyledi; malum bizde en ağır ceza “ağırlaştırılmış müebbet”tir.

 

CEVDET PAŞA

 

Tanzimat devrinde modern ceza kanunu hazırlanıyor. Devlet başkanına, padişaha suikast girişiminin cezası o zaman bütün dünyada idamdır. Büyük hukukçu Cevdet Paşa bizim kanun taslağına da bunu yazıyor.

 

Haberin Devamı

Şevket Paşa “Padişahımıza suikast kimsenin aklına gelmemelidir, kanunda bile yazılmamalıdır” diyerek itiraz ediyor ve madde çıkarılıyor. Kanun 9 Ağustos 1858’de bu haliyle yürürlüğe giriyor. Fakat 14 Eylül’de “Kuleli vakası” patlak veriyor, Abdülmecid’e suikast hazırlayan çete suçüstü yakalanıyor.

 

Asalım bu adamları...

 

Cevdet Paşa itiraz ediyor: Kanunda yok!

 

Geriye yürüyen idam cezası da getirilmiyor. Suikastçılara adi suçlardan “öldürmeye teşebbüs” mahkûmiyeti veriliyor.

 

Bugün kanunumuzda “ağırlaştırılmış müebbet” hapis var.

 

Cevdet Paşa “devlet-i muntazama” (düzenli devlet) derken hukuka bağlı devleti savunuyordu. Bunu sadece bir hukukçu olarak değil, Osmanlı devletinin diplomasisi için de zorunlu görüyordu.

 

Haberin Devamı

‘DOSTLARI ARTIRMAK’

 

İdam cezası Türkiye’de bugün de hem hukuki hem diplomatik bir sorundur. Kitle psikolojisindeki heyecanların ötesinde hem hukuki uzmanlık sorunu hem “dostlarımızı artırmak” ihtiyacı duyduğumuz bir dış politika sorunudur.

 

İdam cezası getirilmeyecek de kitlelerin duygularını dikkate alarak söylemi yapılıyorsa, bu, dış politikada aleyhimize oluyor. Danimarka iktidar partisi, bu “idam” söylemi sebebiyle “Türkiye’nin AB ile üyelik müzakerelerinin sonlandırılmasını” istedi!

 

Ülkenin imajı böyle çıkışlardan yıpranmaya devam ederse sonunda zarar gören biz oluruz. Gülen’in iadesi bile hayli zorlaşır. Adalet ve Dışişleri Bakanlığı uzmanları, saygın hukuk profesörlerini de alarak bilimsel bir rapor hazırlamalı. Sayın Cumhurbaşkanı ve Sayın Başbakan da bu konuyu görüşüp bir sonuca bağlamalılar.

 

Haberin Devamı

Türkiye “devlet-i muntazama” olmak, yani temel hukuk kuralları konusunda istikrarına güvenilen bir ülke olmak zorundadır. Hukukumuzun temel prensiplerinde savrulma görüntüleri vermekten sakınmalıyız.

Yazarın Tüm Yazıları