Hangi rejim?

Haberin Devamı

HAYRETTİN Karaman hocamız bir süredir “İslami demokrasi”yi savunuyor.
Böyle bir kavram, sırf başındaki “İslami” ekinden dolayı dindar insanlara cazip gelebilir. Halbuki bir rejimin, bir uygulamanın, bir hareketin başına “İslami” eki konulunca otomatikman iyi sonuç verir diye bir kural yoktur. Pakistanlı âlim Fazlur Rahman’ın söylediği gibi, “İslami” denilince haşa Allah gelip yönetmez, yine insanlar yönetir; beceri ve zaaflarıyla.
Nitekim çağımızda “İslami” denilen rejim ve hareketlerin sorunları bir tarafa... Peygamber Efendimizin manevi mertebeleri yüksek arkadaşları Cemel ve Sıffin savaşlarında karşı karşıya gelmiş, 70 bin Müslüman yine Müslümanlar tarafından öldürülmüştü. İmanları mı eksikti? Asla...
Tarihin o çağlarında bütün toplumlarda böyle şeyler oluyordu. Kurumlar ve hukuk gelişmemişti.

Haberin Devamı

KARAMAN’A GÖRE BAŞKAN

Sayın Hayrettin Karaman kitaplarında, yazılarında ve dünkü Yeni Şafak’ta çıkan “Bu ülkeyi yazısında, ülkeyi “Devlet Başkanı”ın yönetmesini savunuyor. Tarihte buna “halife” denildiğini de hatırlatıyor. “Saltanatta istibdat, otoriterlik, zulüm vardır ve İslam bunları tasvip etmez” diyerek savunduğu “Başkan”ın böyle olmayacağını söylüyor.
Peki, Osmanlı tarihi “istibdat, otoriterlik, zulüm” tarihi miydi? Tarih ilmi böyle genellemeleri kabul edemez.
Prof. Karaman “Başkan”ın diktatör olmayacağını söylüyor, çünkü Başkan, Kuran ve sünnete uymak zorundadır. Bu vasfını kaybedip zulme ve günaha saparsa onu seçen ümmet temsilcileri onu görevden alacaktır. Tek başına yönetmeyecektir, “danışma meclisi”ne danışarak, “istişare” yaparak yönetecektir.


‘DENETİM VE DENGE’

Prof. Karaman, İslam’daki “İstişare” (danışma) hükmünü bir devlet sistemi gibi düşünüyor. Fakat Sıffin’de Müslümanlar birbirini öldürürken “istişare” yapmamışlar mıydı?!
Karaman, Başkan’ın “danışmanlarını” kendisinin atayacağını da söylüyor. Bu “danışmanlar” Başkan’ı denetleyebilir mi? Görevden alabilir mi?!
Ülkede muhalefet olmadan Başkan’ın “saptığını” kim söyleyebilir?!
Cevdet Paşa, Kısas-ı Enbiya adlı eserinde Muaviye’nin kendi emrindeki adamlarla “istişare” ettiğini, onun hoşuna gitmeyecek görüşleri söylemede kimsenin “korkudan ağzını açamadığını” anlatır! Yezid’i böyle “istişare”lerle halef yaptığını belirtir!
Karaman hocanın redaktörlüğünü yaptığı Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi’nde de “istişare”nin bağlayıcı olmadığı, sadece fikir alışverişi olduğu yazılıdır.
Dolayısıyla Karaman’ın sisteminde yasama, yürütme ve yargı erklerini elinde toplayacak olan Devlet Başkanı’nın diktatörleşmesini “istişare” önleyemez.
Liberal demokrasilerdeki “denetim ve denge, kuvvetler ayrılığı” gibi ilkelerin kültürü ve bağımsız kurumları bulunmayan her sistem çağımızda diktatörleşir.

Haberin Devamı

SİYASİ REJİM KONULARI

Sayın Karaman İslam Hukukunda İçtihat adlı değerli eserinde, “insanoğlunun asırları kapsayacak çalışmalarıyla tedricen ulaşacağı medeni seviyeyi, sosyal ve istikadi şartları” bin dört yüz yıl önce hükme bağlayıp o zamanın insanlarına emretmenin mümkün olamayacağını, onun için yeni içtihatlar gerektiğini çok iyi anlatır. (s.27, 30)
Aynı sebepten, Pakistanlı âlim Muhammed Hamidullah’ın dediği gibi, değişik çağların hukuk ve kurumlar ihtiyacına cevap verebilecek değişik rejimlerin neler olabileceğini Allah, insanlara bırakmıştır. Adalet, iyilik, kötülükten sakınma gibi genel prensipler koymuştur. (İslam Peygamberi, cilt 2, s. 1114)
Bu konuda Ali Bardakoğlu hocamızın 21. Yüzyıl Türkiye’sinde Din ve Diyanet adlı adlı eserini önemli tavsiye ederim.

Haberin Devamı

ÖZGÜRLÜKÇÜ DEMOKRASİ

İslam tarihinde ve dünya tarihinde yaşanan tecrübeler, insanlığı modern hukuka ve modern kurumlara getirmiştir; özetle liberal demokrasi.
Bizde de 19. yüzyılda fıkıhtan modern hukuka ve modern devlet kurumlarına yönelişin temel sebebi, ortaya çıkan esaslı ihtiyaçlara başka bir çözüm üretilememiş olmasıdır. Benim Türkiye’nin Hukuk Serüveni adlı kitabımda bu konular ayrıntılı olarak ele alınmıştır.
Liberal demokrasiden başka çıkar yolumuz yoktur.
Sonuçsuz bir şekilde insanları demokrasiden soğutmak yerine, onun iyi işlemesi ve insanımızın demokratik ülkelerdeki hürriyetlere, adalet ve refaha ulaşması için klasik demokrasinin değerini anlatmak daha doğru olsa gerek.

Yazarın Tüm Yazıları